bugün

yalnız olmak

oyle bi kaç gunden olunacak şey değil yalnızlık..

evime oda arkadaşı almadan evvel 1,5 sene kadar yalnızdım. kendimi zamanında arkadaş ortamından soyutlamak zorunda kaldığım için gune gun vakit geçireceğim insanlar da yoktu. unıversıteye de gidip derse girip çıkıyodum. bazen haftalarca derslere bile gitmiyordum. evden sadece market alışverişi ve faturaları ödemek için çıkıyordum. ve tabii 2 ayda bi ailemin yanına gitmek için. neyse ön bilgiler bunlar.

asıl durum ise butun gun evde hiç kimsenin konuşmaması bir insan nefesi dahi duymamak zamanla psikolojini bozmaya başlıyor. evden çıkarken tv yada pc yi açık bırakıyordum ki döndüğümde evde birilerinin sesi olsun. bazen konuşacak insan olmadıgı için kendı kendıme notlar yazıp oralarda tartışmalara giriyordum. kendimle!

bir sure sonra yazmaktan vazgeçtim. bu sefer pc den video gunlukleri oluşturdum. 1-2-3-4 derken artık gunde 3-4 kere video yapar olmuştum. hayatımda açıklayamadığım birçok durumu o videolarda açıklıyordum. tabii kimseye. sadece o ekrana bakarken tek oldugumu gördükçe sıkıldım. bir arkadaş edindim. artık bişiler anlattıkça yanımdaki arkadaşıma sorular sorup esprilerine gülüyordum. arkadaşımın adı bende kalsın ama benı gerçekten anlıyordu. yorum yapmaktan çekinmeyen ama her zaman dinleyen birisiydi.

aylık alışveriş yaptıgım için sadece sigara almaya bufeye ınıyordum. bir sure sonra sigaraları toplu alarak gunlerce evden çıkmamaya başladım. ne de olsa kimse görmücek diye adam akıllı kişisel bakımlarımı da yapmıyordum. ancak kendimden tiksinmeye başlayacak kadar oldugunda duş alıyordum. evimi topluyordum yahut küllüğümü boşaltıyordum. tiksinmeyin ama zamanla her şeye alışıyorsunuz.

zaten popüler kulture karşıyken tv artık midemi bulandırıyordu. yabancı dizilere sarmıştım. gunumun 16 saatini dizilere harcayıp yatıyordum. oturdugum yerden kalkmadıkça yatağımda çökuntu oluşmuştu.

ha bi de işin en kotu yanı var. yalnızlıga adım atmadan evvel çok sevdiğim bir kız vardı. hala seviyorum. aşırı inişli çıkışlıı bir ilişkimiz vardı. normal bi insan tartışınca ya da kavga edince sağa anlatır sola anlatır ya da içine atar rahatlmak için. içine atanlar arkadaşlarıyla takılıp o hissi absorbe edebilirler. ben ise içime atmak zorundaydım.

uzaktan ilişki oldugu için kimse halimi göremezdi.

birkaç ay sonra artık dayanamıyordum. kimseye anlatamıyordum. bırak onu kendi kendime bağıramıyordum bile. çunku delirmiş gibi olmak istemiyordum. artık sınırlerımı sağı solu dağıtarak gideriyordum. sadece kız meselesi değil. dışarda bırısıyle tartışmış yahut kavga etmişsem evde tekrar sinirimi çıkarıyordum. bir gun elime bardak geldi. fırlattım. toplarken elimi kesti. hoşuma gitmişti.

yalnızlıkta çektiğim acıdan dolayı mutlu gorunmeye çalışan ben artık her kesikte mutlu olan ben olmuştum. avucum zaten çizgilerle dolu oldugu için başka yerlerime yapmıyordum. ailem gorurse diye. abartı olmasın ama beyaz bornozumdan krem duvarlara kadar her yerde kanımın izi vardı.

bir sure sonra onu da bıraktım. okul ise artık onemli değildi. diziler bitti filmler başladı. onlar bitti tv ye dondum. kitaplara daldım bi ara onlar da bitti. zaten gunde 2 paket sigara yuzunden gıdım gıdım yiyip faturaları zar zor oduyordum.

baya uzattım ama yalnızlığı anlatmak o kadar kısa olamazdı. umarım anlamışsınızdır. yalnızlık ilk zamanlar çok güzel olan sonra ise insanın kendisine olan saygısı ile beslenen bir canavar gibidir.