bugün

sevgilisi olan bir kızı yatağa atmak

arkasında okkalı bir/birkaç küfür, bolca ah alan bir kız ve adamlığını ücra bir köşede unutmuş bir erkek barındıran başlıktır.
hiç unutmam, bir kız vardı, hoştu da ne yalan söyleyeyim. daha deli doluyuz o dönemler, bir ayrılıyor bir barışıyoruz ama gerektiğinden maçoyuz ya çok alttan da almıyoruz. bir gece vakti konuştuk ettik, iyi geceler dilendik. nat geo'da ultimate survival'ın döndüğü zamanlar. bear gyrlls abimiz böcek yiyor, o dağa tırmanıyor, bu patikayı arşınlıyor. ben ise evde bunlardan bir haber, maden suyu içiyorum. aklıma bir anda üç elma düştü. aldım birini, girdim kızın facebook'a. şifreyi de tahmin ediyorum, hanımefendi değiştiriyor sürekli. sevgiliyiz ama aramızda şifreli konuşmalar dönüyor tabii. neyse, ben elmayı yiyeyim derken ayvayı yemiş oldum. bizimki, benim de tanıdığım bir çocukla beraber çıkmış, yemiş içmiş, evine de gitmiş. ama sevişmemişler. nerden biliyorsun diye sorduğunuz duyar gibiyim. çünkü demiş ki arkadaşına bizimki, 'neden benimle sevişmedi de sadece sarılıp uyudu?' bak bak, soruya bak. ben üzüldüm tabii. kendime de ona da. ama ona daha fazla. sonuçta bir risk alıp, yapmıştı ama becerememişti. yani attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmemişti. hep derim, hayatta ne yaparsan yap ama adam gibi, kaliteli yap diye. sonuçta ayrıldık biz. pişman oldu galiba ama beni çok enterese etmedi sanıyorum. kısaca, sevgilisi olan bir kıza dokunmayın arkadaş. bırakın, başkasıyla yapar eder, siz yapmayın. sizin mutluluğunuz, bir başkasının hüsranı olacaksa, o işten hayır gelmez. hem hayatta her zaman elmalar vermez. (bkz: ayva)