bugün

körlük

Bazen romanın konusundan tamamen bağımsız bir konuya dalıp yazarın kendi kendine bir şeylere kızışına ya da alakasız bir konuyu uzun uzadıya irdelediğine şahit olduğunuz kitap. Bu durum romana kısa esler verip kafanızı dağıtmanıza ve eğlenmenize sebep oluyor.

Örnek verecek olursak "elinizin altında yiyecek var mı, hayır hepsini bitirdim dedi yaşlı kadın kör gözlerinde beliren kuşku ifadesiyle . Bu gibi durumları anlatmak için kullandığımız değişmez bir deyiş bu tabii ki, yoksa gerçekle ilgisi yok. Çünkü gözler yani sözcük anlamıyla aldığınızda göz denen organ hiçbir ifade taşımaz. Oyulup alınsa bile gözler cansız iki bilyeden başka bir şey değildir. Çeşitli görsel güzellikleri ve incelikleri taşıyan insanları gözler hakkında güzel sözler söylemeye çağıran yalnızca kaşlar ve kirpiklerdir. BÖyle olduğu halde parsayı her zaman gözler toplar."

Ayrıca Roman için her ne kadar yoğun liberalizm eleştirisi dense de ben ideolojik bir kaygıdan çok insanın hayvanileşmeye ne kadar meyilli olduğunu gördüm . Hele ki gözyaşı yalayan köpek imgesi insanların bazen hayvandan bile daha aşağı inebileceğini bas bas bağırıyordu. Çünkü doktorun karısını Roman boyunca ilk kez avutan ve hatta kollayan köpekti. Kocası doktor ise genel itibari ile kayıtsız soğuk bir hava çiziyordu karısının özverisine karşı. Kısacası romanda hayvan çiftliği vb. Lerindeki gibi yoğun bir ideolojik eleştiri yoktu bana göre. Zaten romanda geçen körlüğü salt bir metafor , imge olarak ele alırsak bu durumda romanın yaklaşık yüzde doksanını açıklayamaz hale geliriz ki romanın yüzde doksanında bahsedilen gerçek manada bir körlüktü.