bugün

doğru

doğruların çoğu yanlışlar yapıldıktan sonra yanlış olduğunun farkedilmesi ile oluşur, ve doğrular yanlışların yanlış olduğunun doğrulanması sonucu ortaya çıkar.

mesela yere tükürmek yanlış bir davranıştır ama daha önce yere kimse tükürmeseydi bunun yanlış bir davranış olduğu doğrulanamamış olacaktı, sadece mantık yürüterek doğru veya yanlış olduğuna yaklaşabilirdik.. yere tükürmenin yanlış bir davranış olduğunu yerdeki o iğrenç görüntüsünü gördükten sonra karar verebildik. yani sonuç olarak yanlış yapılmadan doğruya ulaşamayız. (tükürme eylemi sadece bir örnektir, takılı kalınmaması rica olunur, yere tükürme eylemi yerine her hangi bir X örneği de koyulabilir)

birde yanlışlar yapıldıktan sonra yanlış olduğunun farkedilmesi ile oluşan doğrular değil de; direk yanlışlardan oluşan doğrular vardır. ama aslında bu doğrular gerçek doğru değildir. bir çok örneğini görebiliriz;

bir çok insanın direk yanlışlardan oluşan doğruları vardır.
mesela; bir çok insan arkadaşının ya da tanıdığı birinin güzel bir şeyler yapabileceğine ve güzel bir şeyler yapabilecek yetenekte olduğuna inanmaz.

örnek;
kendi yazdığım kısa bir hikayeyi bir arkadaşıma kendi yazdığımı söyleyerek okuttum, ehh işte idare eder diyerek burun kıvırdı.
4 yıl sonra aynı kısa hikayeyi aynı arkadaşıma franz kafka'nın bir hikayesi diyerek tekrar okuttum. 'ooo harika franz kafka süper bir yazar zaten, ondan beklenilir bir hikaye bu' dedi.
(franz kafka'da takılı kalınmaması rica olunur. yerine her hangi Z adlı bir yazar da koyulabilir)

bu örnekten çıkan sonuç; bu arkadaşımın kafasında kendine göre direk yanlışlardan oluşmuş bir doğrusu var.
yanlışı: benim tanıdığım biri asla güzel bir hikaye yazamaz.
doğrusu: tanımadığım Z adlı bir yazar güzel bir hikaye yazabilir.
doğrusunun yanlış olduğunun ispatı: o kısa hikaye bana aittir.

(kısa hikaye olayı yaşadığım bir olaydır, ama burda sadece örnek olarak kullanılmıştır, takılı kalınmaması rica olunur. yerine her hangi bir Y örneği koyulabilir)

(bkz: #3164446)