bugün

david gilmour

kendisini ,12 eylülde hırvatistan'ın küçük sahil kenti pula'nın 1.yy'dan beri neredeyse hiç bozulmamış antik roma tiyatrosunda izleme fırsatım oldu. konser gününden bir gün önce pula'ya vardım ve otele yerleşir yerleşmez soundcheck yaptığını öğrenip antik tiyatroya yol aldım. yıllardır sevdiğim sanatçı ve grupların konserlerini kaçırmamaya özen gösteriyorum, 2013teki roger waters'ın the wall turnesi dahil ama sanırım hayatımda - konser öncesi soundcheckinde bile-bu kadar heyecanlandığım bir sanatçı hatırlamıyorum. alana vardığımda yeni şarkıları seslendiriyordu ve sesini ilk duyduğumdaki an kendimi en ayrıcalıklı hissettiğim anlardan biriydi. bir insanın sesini duyunca bile bu kadar heyecanlı olacağımı hiç düşünmezdim.
konser günü alan etrafında, bahreynden isveçe slovenyadan italyaya katardan abdye kadar sayamadığım kadar insanla tanıştım ve bir insanın bunu dünya üzerinde başarabilmesi, işini ne denli saygı duyulacak bir seviyede icra etmesi ve hissettiklerimizin, yaşadıklarımızın bir anına tanıklık etmesi içimizden bir parça bulundurması sanırım müziğin ve gilmourun yaşadığımız "o an"ların ne kadar unutulmaz olacağının habercisi gibiydi.

bazı anlar vardır, kelimelere dökemezsin. gilmourun sahneye çıkışı, inişi de o anlardan biriydi. hayatımdaki tüm negatif olayları 3 saatliğine de olsa durdurdu, unutturdu.,kutsadı, büyüledi. yaşadığım o ayrıcalıklı anların kutsallığını eğer bir gün evlenirsem çocuklarıma büyük bir gururla anlatacağımı bilesin sevgili gilmour, çok büyüksün, her zaman büyük kalacaksın ve evet ben david gilmour dinledim,izledim ve büyülendim.