bugün

hayat ve hatiratim 2

rıza nur'un 3 kitaptan oluşan serisinin, inönü ile olan kavgasını ve lozan görüşmelerini anlattığı 2. kitabı. yer yer mustafa kemal hakkındaki yorumları da var. ve işte bu yorumlarladır ki kitap, ismet inönü ve özellikle mustafa kemal hakkındaki tüm bildiklerimizi sorgulatır cinsten. aşağıda kitaptan yaptığım bazı alıntıları okuyunca bunu anlayacaksınız.

ismet inönü'nün mevki hırsında olduğunu, sorumluluk almaktan kaçındığını, insanın yüzüne gülerken, arkasından işler çevirdiğini, düşman kazanmak istemediği için tüm pis işleri kendisine yaptırdığını söyleyen rıza nur, şunu da ekliyor :''...ismet, m.kemal'den allah gibi korkar. m.kemal'in izni olmadan abdesthaneye gidemez...''

kitapta uzun uzun lozan görüşmeleri anlatılmış. bu görüşmelerde nelerin yaşandığı, nasıl binbir güçlükle bağımsızlığa kavuşulduğu anlatılıyor.

lozan'a ismet inönü, rıza nur ve hasan bey gönderiliyor.

ancak lozan görüşmelerine bilindiği üzere türkiye'den hem istanbul, hem ankara heyeti davet edilmişti. bu çirkin durumu engellemek için rıza nur,- kitapta yazdığına göre- padişahlığı lağvetme fikrini ortaya atıyor. yani padişahlığı kaldırma fikri rıza nur'dan çıkmış. rıza nur'un bu fikri çok taraftar toplamış ve oy çokluğu ile kabul edilmiş. seksen vekil bunu mutlulukla imzalamış. en son m.kemal'in haberi olmuş. o da okuyup imzalamış.

yani aslında padişahlığı kaldıran , bu iddiaya göre m.kemal değil, rıza nur.

hatta mecliste padişahlığın kaldırılması celsesini izleyen fransız mümessili rıza nur'u tebrik etmiş ve demiş ki:''m. kemal izmir'e girdi, büyük zafer kazandı. evet, fakat bu senin yaptığın ondan çok büyüktür. bu millet m.kemal'i unutabilir, fakat seni unutamaz.''

işte rıza nur, padişahlığı kaldırmanın aslında kendi fikri olduğunu söylüyor ve diyor ki:

'' m.kemal'in nutukta söyledikleri yalandır. hem de kuyruklu yalan. bunun şerefini kendine alıyor. benim adımı bile takrir sahibi diye zikretmiyor. bu kadar sarih(açık) yalan söylemek için çok (...)*olmalıdır. bu ne hırs, ne şeref(...) , ne(...) !fakat bir yerde de'o takrirde benim de imzam var'diye kendisine şeref veriyor. hakikaten bu işte onun şerefi sade diğer seksen mebus gibi bir imzası olmaktan ibarettir. padişahlığın lağvından hele din ve devlet ayrılmasından hiçbir haberi bile yoktur.''
*haya ve şerefle ilgili hakaret anlamı taşıyan üç kelime metinden çıkarılmıştır

''...hilafet için de m. kemal'ben laik hükümet yaptım'diyor. o laik ne demek manasını bile bilmezdi. kelimeyi bile işitmemişti. diyor ki:'hilafet sarih bir hukuka malik olmaksızın bir müddet daha bırakıldı.öyle değil. sarih hukuk ile onu ben ipka ettim. isteseydim o galeyan içinde hilafet de giderdi. ben hilafetin şiddetle taraftarıydım. hala da öyleyim. halbuki hilafeti ilga etmek cinayet olmuştur. işte sade hilafetin ilgasıdır ki, sırf m.kemal'in işidir. şimdi roma'daki vatikan'a, mussolini'nin ona verdiği kuvvete baksın da m.kemal ibret alsın. hristyanlığın papalığı olsun da müslümanlığın buna mukabil olan halifeliği neden lağvedilsin. bu çılgınlıktır. m.kemal, hilafetin kuvvet olmadığını iddia ediyor. fakat bu iddiası yanlıştır. bu sayede bu harpte hintlilerden maddi ve manevi çok yardım gördük. bunu nasıl inkar ediyor. hilafet sade dini bir müessese değil. devlet ve vatan için maddi ve manevi mühim bir kuvvettir...''

''...m. kemal nutkunda 'muhalifler, benim saltanatı lağvedeceğim hakkında telaşlı ve heyecanlı propoganda yapıyorlardı.'diyor. tamamiyle yalandır. hiç de öyle şey yoktur. padişahlığın ılgası kimsenin aklında olan şey değildi. benim de yoktu. kimseden de işittiğim yoktu. bunu böyle demesinin şerefi bunu kendisine maletmek içindir...''

''...nutkunda'hilafetten ayırmaya ve evvela saltanatı lağva karar verdiğim zaman'diyor. bu adam hiç utanmaz. böyle bir şey hiç aklına gelmemişti. haberi bile yoktu...''

''...nutuk'ta'teşkilatı esasiye kanunuyla hukuku hükümraninin millete ait bulunduğunu ifade eden bir takrir hazırlandı. sekseni mütecaviz arkadaşa imza ettirildi. bu takrirde benim de imzam vardır'diyor.
'takrir hazırlandı' diyor. rıza nur düşünmüş, hazırlamış demiyor. 'sekseni mütecaviz arkadaşa imza ettirildi'diyor. güya kendisi imza ettirmiş. canım bunlar imzaya koşarken senin daha haberin yoktu. şükür ki kendi namına kaş yapayım derken göz çıkarmış.'bu takrirde benim de imzam var' diyor. bu cümleyi gafletle yazmış. çok iyi olmuş. bu cümle meseleyi izah ve itiraf ediyor. yok bunun da üstüne yatmaya çalışıyor. yatmaya çalşıyor ya, kendinin olsaydı imzası başta olurdu. hem'benim de imzam var'demek lüzumunu görmezdi. demek hiç olmazsa bunu kendi lehine bir kar saymış. mecliste celsede resmen buna rıza nur takriri adı verildi. bu nedenle üstüne tamamiyle yatmak imkanını bulamamış...''

''...lozan'a giderken bizde ne hazırlık var, ne dosya var, hiçbirşey yok. m. kemal, ismet ile beni bir tarafa çekti, dedi ki:'esaslarınız budur, baktınız ki, trakya'yı alamıyorsunuz, sözlerinden dönüyorlar, uğraşmayın, terk edip sulhu yapın, hatta icap ederse, istanbul'dan vazgeçmek lazımdır. musul için hiç uğraşmayın' herife hayret ettim. trakya ile istanbul'un bizi terki meselesi olmuş bitmiş bir mesele halindeydi...''

''...ismet, lozan'da musul için daima bana:'canım gel şunu bırakalım da sulh yapalım'der beni zorlardı. ben'olmaz, bütün mukavemetleri yapalım'derdim. 'canım sonra boca ederiz, sulhü kaçırırız. verelim'derdi...''

''...nutku'nda''lozan'da behemehal sulhün yapılacağından emindim''diyor. bu adam daima ve her şeyde peygamber ve evliya gibi her şeyi evvelden bildiğini söyler. bunları işler bitmeden evvel söyleseydi ya...''

''...halk fırkasının adından bahsediyor. sonradan cumhuriyet kelimesini de ilave ettiğini söylüyor. sebebini söylemiyor. bu kelimenin ilavesi şöyle olmuştur: ikinci mecliste kazım karabekir'ler fırka yapıp, fırkalarının adına cumhuriyet kelimesini ilave etmiş olarak meydana çıkınca, mustafa kemal müthiş telaş etti. işte odan sonradır ki, kendi de bu kelimeyi kendi fırkasına ilave etti...''

''...mustafa kemal gazi ünvanını meclisten kendi istedi. meclis vermek istemedi. günlerce uğraştı. ve zorla aldı...''

''...m. kemal paşa (...),(...),(...),(.....)*zevk safaları, dahilik hevesleri ve emsaliyle cumhuriyetten beri millet ve devleti öyle berbat etmiş ki, türk anane ve harsını öyle yıkmıştır ki milleti ve devleti harsça, ilimce, ziraatça, sanatça, teşkilatça, yeni baştan tensik etmek zarureti hasıl olmuştur.
*cahillik ve baskı anlamı ifade eden dört kelime metinden çıkarılmıştır...''

kitabın etkisi hala üzerimde. zaten kitapta bu satırları okurken şok içinde kalmıştım. doğru okuyup okumadığımdan şüphe etmiş, tekrar tekrar okumuştum. eğr bu yazılanlar doğruysa...bize bunca zaman öğretilenler...yani....bilemiyorum....kafam karışık...