bugün
- maca sekiz12
- sözlükten hatun kaldırmak8
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması14
- acun ılıcalı8
- ankarayı sel aldı27
- osmanlı torunu9
- iskilipli atıf hoca9
- akp nin iktidardan düştüğü gün10
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi9
- irem derici'nin erkek sevdası11
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu30
- gideon reid morgan jj10
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- meral akşener21
- giden gider9
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- gerdek gecesi ilişkiye girmek istemeyen kadın8
- anın görüntüsü14
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi15
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho25
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- icardi190540
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel13
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- albay kemal14
okulların isimlerine aldanmayın. son yıllarda o kadar çok şey değişti ki türkiyede... eskinin marka okulları, marka bölümleri artık resmen boşaldı, anlamlarını kaybetti. bir okula gitmeye karar vermeden önce mutlaka hakkında bilgi alın. istediğiniz bölümdeki hocaların cvlerini tarayın. anadolu üniversitelerini seyyah gibi gezerek profluk alan hocalara pek aldanmayın. artık türkiyede arkası sağlam olan adamlar rahatlıkla prof oluyorlar. özellikle sosyal bilimlerde okuyacak olanlar buna çok dikkat etsinler. iyi hocaların olmadığı bir okulda iisbf okumak, hukuk okumak, tarih falan okumak size pek bir şey kazandırmaz.
seveceğiniz bölümlere gitmeye çalışın. ama tutup da "haa ben tarih okumayı seviyorum, ilber hocanın hastasıyım, o zaman tarih okuyayım" demeyin sakın. iyi bir tarihçi olabilmek için ilber ortaylı okumak yetmez. kadim dilleri (özellikle üzerine yoğunlaşacağın alanda sana yardımcı olacak dilleri) iyi öğrenmen gerekir. bunu örnek olarak söylüyorum, tarihçi arkadaşlar bu konuda daha ayrıntılı bilgiler verebilirler tabi. siyaset bilimi için konuşacak olursam, sakın ola ki "aa ben bu kılıçdaroğlu, erdoğan kavgalarını çok seviyorum. parti muhabbetlerini seviyorum, o zaman kesin bu bölüme gitmeliyim" demeyin. allah aşkına şu bölümün kalitesini de düşürmeyin! bu bölümde kılıçdaroğlu-erdoğan tartışması yapmıyoruz arkadaşlar. felsefe okuyoruz, sosyal psikoloji okuyoruz, sosyoloji, hukuk, iktisat dersleri alıyoruz falan ama "kılıçdaroğlu vs erdoğan" tarzı derslerimiz yok. gelecekseniz ona göre gelin.
okul okuyoruz diye kendinizi kandırmayın. türkiyede bırakın üniversiteyi, meslek yüksek okulu bile olamayacak kalibredeki yerlere üniversite belgesi veriliyor. ondan sonra da sürüsüyle diplomalı işsiz mezun oluyor oralardan. üniversite, lise gibi bir yer değil. belli bir müfredat var, onu ister evinde öğren, ister okulda diye bir şey yok. gaziosmanpaşa üniversitesinde mekatronik mühendisliği okunmaz arkadaş. boşuna kendinizi kandırmayın. onun yerine ya adam gibi bir okul tutturmaya bakın, ya başka bir bölümü hedefleyin, ya da başka seçenekleri aklınızda bulundurun. illa herkes üniversite okumak zorunda diye bir şey de yok. askeri okula gidip çok güzel maaşla çalışıp, çok da prestijli yerlere gelen arkadaşlarım var, hayatlarından da gayet memnunlar. kıytırık bir üniversiteye gidip, orada çevre edinip, kendi işini (cafe restaurant olur, başka şeyler olur) kuranlar da var. kendinizi iki üç seçenekle sınırlandırmayın. ama şunu bilin ki türkiyede gerçekten üniversite adını hak eden okulların sayısı onu,on beşi pek geçmez. onların da her bölümü iyidir diye bir şey yok. tekrar söylüyorum, okul çok önemli.
gideceğiniz okulun sizin istediğiniz alanlarda size bir şeyler katacağından emin olun. kütüphane önemli, spor salonları vs önemli, bulunduğu şehir çok ama çok önemli. yozgatta siyaset okumanın fazla bir anlamı yok. çünkü her şeyden önce yozgat vs gibi şehirlerde siyaset öğretmenin, çalışmanın bir anlamı yok. gerçekten bir şeyler yapmak, ciddi araştırmalar yapmak isteyen iyi bir hocanın yozgatta ne işi olur? ne çalışacaksın yozgatta? göç mü çalışacaksın? gender politics mi çalışacaksın? globalleşme mi çalışacaksın? öte yandan üniversiteden arta kalan zamanlarında ne yapacaksın? yozgattaki seminerlere mi katılacaksın? tiyatroya mı gideceksin? falanca ülkenin büyük eliçiliğinde verilen bir yemeğe mi davet ettireceksin kendini? yoksa kahvehaneye gidip tavla mı atacaksın, okey mi oynayacaksın?
öss yorucu bir maratondu, artık bir an önce tercihimi yapıp tatile çıkmak istiyorum demeyin. şunu unutmayın ki öss, bundan sonra hayatınızda çok da önemli bir yer kaplamayacak olan, çok fazla anlamı da olmayan, saçma sapan bir sınav. iki defa össye girip ikisinde de ilk 5 bine girmiş birisi olarak söylüyorum bunu. ilk yüze giren arkadaşlarım da aynı şeyi söylüyorlar. össnin tüm amacı, öğrencileri kapasitelerine göre sıralandırıp adil bir şekilde tercih yapmalarını sağlamak. yani asıl önemli kısım şimdi başlıyor sizin için. isterseniz ilk yüze girmiş olun. doğru tercih yapamazsanız, 10 bininci sıradaki arkadaşlarınızdan daha verimli bir üniversite hayatı geçireceğinizin garantisi yoktur. sevmediğiniz bir bölümde, okulu uzata uzata hayattan bıkabilirsiniz. ya da iki sene sonra başka bir okula/bölüme geçmek zorunda kalabilirsiniz. neyse ki artık bu geçişleri yapmak eskiye oranla daha kolay. ama siz işinizi şansa bırakmayın. istediğiniz veya seveceğiniz bir okulu ve bölümü yazmaya gayret edin. sevmeyeceğiniz yerleri kesinlikle yazmayın.
son olarak, genelleme yapmak istemem ama tercih yaparken birinci sınıf öğrencilerinden pek fazla tüyo almaya kalkışmayın. üniversite hayatına yeni adım atmış olmanın verdiği heyecanla fazla uçuk bilgiler verebiliyorlar. ya da okulda istediği ortamı bulamıyor ve bu sefer de başlıyor bok atmaya. yani verdikleri bilgiler çok doğru olmayabiliyor. elbette herkes için geçerli değil bu, ama yine de böyle bir evre var üniversite hayatında ve çoğumuz bu evreden geçiyoruz. dikkatli olun sadece.
ben dahil hiç kimsenin verdiği bilgiyi kesin doğru olarak almayın. uzmanlarınkini bile. herkesin kendi doğruları yanlışları var. sen çok paragöz birisisindir ve hiç sevmediğin halde tıp okuyup güzel para kazanıp mutlu olabilirsin. ya da bütün amacın karı kız düşürmektir, ya da uygun bir koca bulmaktır. gidersin sütçü imama, hayatının aşkını bulursun, iyi kötü de iş bulursun ve acayip mutlu olursun. kim bilir? biraz da kısmet yani.
seveceğiniz bölümlere gitmeye çalışın. ama tutup da "haa ben tarih okumayı seviyorum, ilber hocanın hastasıyım, o zaman tarih okuyayım" demeyin sakın. iyi bir tarihçi olabilmek için ilber ortaylı okumak yetmez. kadim dilleri (özellikle üzerine yoğunlaşacağın alanda sana yardımcı olacak dilleri) iyi öğrenmen gerekir. bunu örnek olarak söylüyorum, tarihçi arkadaşlar bu konuda daha ayrıntılı bilgiler verebilirler tabi. siyaset bilimi için konuşacak olursam, sakın ola ki "aa ben bu kılıçdaroğlu, erdoğan kavgalarını çok seviyorum. parti muhabbetlerini seviyorum, o zaman kesin bu bölüme gitmeliyim" demeyin. allah aşkına şu bölümün kalitesini de düşürmeyin! bu bölümde kılıçdaroğlu-erdoğan tartışması yapmıyoruz arkadaşlar. felsefe okuyoruz, sosyal psikoloji okuyoruz, sosyoloji, hukuk, iktisat dersleri alıyoruz falan ama "kılıçdaroğlu vs erdoğan" tarzı derslerimiz yok. gelecekseniz ona göre gelin.
okul okuyoruz diye kendinizi kandırmayın. türkiyede bırakın üniversiteyi, meslek yüksek okulu bile olamayacak kalibredeki yerlere üniversite belgesi veriliyor. ondan sonra da sürüsüyle diplomalı işsiz mezun oluyor oralardan. üniversite, lise gibi bir yer değil. belli bir müfredat var, onu ister evinde öğren, ister okulda diye bir şey yok. gaziosmanpaşa üniversitesinde mekatronik mühendisliği okunmaz arkadaş. boşuna kendinizi kandırmayın. onun yerine ya adam gibi bir okul tutturmaya bakın, ya başka bir bölümü hedefleyin, ya da başka seçenekleri aklınızda bulundurun. illa herkes üniversite okumak zorunda diye bir şey de yok. askeri okula gidip çok güzel maaşla çalışıp, çok da prestijli yerlere gelen arkadaşlarım var, hayatlarından da gayet memnunlar. kıytırık bir üniversiteye gidip, orada çevre edinip, kendi işini (cafe restaurant olur, başka şeyler olur) kuranlar da var. kendinizi iki üç seçenekle sınırlandırmayın. ama şunu bilin ki türkiyede gerçekten üniversite adını hak eden okulların sayısı onu,on beşi pek geçmez. onların da her bölümü iyidir diye bir şey yok. tekrar söylüyorum, okul çok önemli.
gideceğiniz okulun sizin istediğiniz alanlarda size bir şeyler katacağından emin olun. kütüphane önemli, spor salonları vs önemli, bulunduğu şehir çok ama çok önemli. yozgatta siyaset okumanın fazla bir anlamı yok. çünkü her şeyden önce yozgat vs gibi şehirlerde siyaset öğretmenin, çalışmanın bir anlamı yok. gerçekten bir şeyler yapmak, ciddi araştırmalar yapmak isteyen iyi bir hocanın yozgatta ne işi olur? ne çalışacaksın yozgatta? göç mü çalışacaksın? gender politics mi çalışacaksın? globalleşme mi çalışacaksın? öte yandan üniversiteden arta kalan zamanlarında ne yapacaksın? yozgattaki seminerlere mi katılacaksın? tiyatroya mı gideceksin? falanca ülkenin büyük eliçiliğinde verilen bir yemeğe mi davet ettireceksin kendini? yoksa kahvehaneye gidip tavla mı atacaksın, okey mi oynayacaksın?
öss yorucu bir maratondu, artık bir an önce tercihimi yapıp tatile çıkmak istiyorum demeyin. şunu unutmayın ki öss, bundan sonra hayatınızda çok da önemli bir yer kaplamayacak olan, çok fazla anlamı da olmayan, saçma sapan bir sınav. iki defa össye girip ikisinde de ilk 5 bine girmiş birisi olarak söylüyorum bunu. ilk yüze giren arkadaşlarım da aynı şeyi söylüyorlar. össnin tüm amacı, öğrencileri kapasitelerine göre sıralandırıp adil bir şekilde tercih yapmalarını sağlamak. yani asıl önemli kısım şimdi başlıyor sizin için. isterseniz ilk yüze girmiş olun. doğru tercih yapamazsanız, 10 bininci sıradaki arkadaşlarınızdan daha verimli bir üniversite hayatı geçireceğinizin garantisi yoktur. sevmediğiniz bir bölümde, okulu uzata uzata hayattan bıkabilirsiniz. ya da iki sene sonra başka bir okula/bölüme geçmek zorunda kalabilirsiniz. neyse ki artık bu geçişleri yapmak eskiye oranla daha kolay. ama siz işinizi şansa bırakmayın. istediğiniz veya seveceğiniz bir okulu ve bölümü yazmaya gayret edin. sevmeyeceğiniz yerleri kesinlikle yazmayın.
son olarak, genelleme yapmak istemem ama tercih yaparken birinci sınıf öğrencilerinden pek fazla tüyo almaya kalkışmayın. üniversite hayatına yeni adım atmış olmanın verdiği heyecanla fazla uçuk bilgiler verebiliyorlar. ya da okulda istediği ortamı bulamıyor ve bu sefer de başlıyor bok atmaya. yani verdikleri bilgiler çok doğru olmayabiliyor. elbette herkes için geçerli değil bu, ama yine de böyle bir evre var üniversite hayatında ve çoğumuz bu evreden geçiyoruz. dikkatli olun sadece.
ben dahil hiç kimsenin verdiği bilgiyi kesin doğru olarak almayın. uzmanlarınkini bile. herkesin kendi doğruları yanlışları var. sen çok paragöz birisisindir ve hiç sevmediğin halde tıp okuyup güzel para kazanıp mutlu olabilirsin. ya da bütün amacın karı kız düşürmektir, ya da uygun bir koca bulmaktır. gidersin sütçü imama, hayatının aşkını bulursun, iyi kötü de iş bulursun ve acayip mutlu olursun. kim bilir? biraz da kısmet yani.
güncel Önemli Başlıklar