bugün

yalnızlık

geçenlerde tek başıma göz damlası damlatmayı öğrendim. küçükken annem damlatırdı halbuki, yazık!! dünyanın bana empoze ettiği herşeyi yaptım. üniversite oku dedi okudum. sınav dedi kazanıp işe girdim ama geldiğim nokta tek başına göz damlası damlatmaya çalışmak ve hatayla kirliğime düşen damlanın göz yaşına ne kadar benzediği hakkında akıl yürütmek...

karamsar bi yapım var. belki doğuştan, bilmiyorum. lakin o kadar karamsarım ki çoğunlukla varoluşçuluğa yakın hissediyorum kendimi. sarthe gibi ateist kesiminden değil tabi, daha ziyade pascal gibi fideist tarafında yer aldığımı düşünüyorum.

dünyada dejenere edilmiş bi sistemde yaşıyoruz. insanların çoğu bi şey yaptıktan sonra varolacağını düşünüyor. şu işi başarırsam yada şu arabaya binersem kendimi ispat etmiş olurum. halbuki var olmak başarmaktan önce gelir ama fark etmiyor insanlar. reklamlar fakirler için kendilerinin ulaşamayacağı güzel bir dünya olduğu sanısı oluşturuyor. çok zenginlerin ise hayattan anladığı yok. kitap okumazlar vakitleri yoktur zira, herhangi bi sanat eserinden anlamazlar ilgileri yoktur. milyarlar vererek tablo almalarının nedeni sanatın değerini bilmek veya sanatttan anlamaktan ziyade başkasının almasına engel olmanın verdiği hazdan ibaret. kendini değerli hissetmek için kendinden daha değerli bi telefon yada arabaya binmek zorunda olan insanlara acıyorum!!

evet sistem, insanlara reklamlar vasıtasıyla önemli insan olmanın ilk kuralının güzel eşyalar kullanmak olduğu söyleniyor. güzel bi saat, araba falan. çoğu insan şüphe etmekteksizin kabul ediyor bu tezi. herkes benzer saatler, telefonları alarak farklı olduğunu diğer insanlara ispat edeceğini düşünüyor. geldiğimiz nokta ise herkesin birbirinin aynısı olmak için yarıştığı ve farkını bu şekilde göstereceğini sandığı bi ironi. iphone de ekran simgelerini arkadaşlarınınkinden farklı yapmak için 1-2 saat uğraşan gerzek bi nesil yetiştirdik. doğru, belkide devlet görüşü bu, 68'de dünya üzerinde etkili olan siyasi hareketler devletler açısından çok can yaktı ve devletler gençlerin düşünce dünyasından çekilmesi gerektiğini düşündü. belki de haklıydı??

kafam karışık biraz ve sanırım yazım bunu belli ediyor. birbirinden alakasız 3 paragraf, kardeşine selam vermeyen bi aile topluluğu misali. lakin beni açıyor yazmak, pek okuyanım olmasa da güzel. baksana, kendimi içinde değerli eşyalar olmasına karşın havalimanında unutulan bavul gibi hissettiğimi başka kime anlatabilirdim ki sence???