bugün

paramparça

doymak bilmez, deve yese ''çöplendim'' diyecek yazar kişisi.

efendim kendisiyle bir pazar günümü geçirmeye karar verdim, nerden bileyim başıma gelecekleri. atladık arabaya gittik taksim'e, balık pazarında ritm bara uğradık öncelikle (ucuz ya o bakımdan) votka-enerjiler söylendi, patatesler çerezler falan derken bu nalet olasıca midye tavada yiyeceğini söyledi, ok dedik, birer tane de midye tava söyledik, adam getirdi getirmesnede bizim paramparcanın gözü doyarmı 5 şiş midyeyle, ekmek istedi hemen, bi sepet ekmek geldi akabinde ve gelmesiyle bitmesi bir oldu bu ekmeğin, elimi değdiremedim billahi, sonra tuvalete kadar gittim, döndüğümde birer porsiyon daha midye tava söylediğini öğrendim, ya sabır dedim, onları da yedik, içkiler su gibi tabii, bu daha bişeyler söylüyodu ki hemen hesabı istedim garsondan, güç bela çıkardım bardan, bir oh çektim tabi, kol gibi hesaptan yırttık, uzatmayayım eve gideceğimizi zannederken bayrampaşa da bir kebapçıya usulca soktu bu açgöz beni, tokum dedim dinlemedi, ''sen söyle ben seninkini de yerim dedi''..söyledik, geldi dev gibi tabaklar, ben bir kaç ızgara tavuk yiyebildim, bu delidanalar gibi süpürdü tabağı(benimki de dahil olmak üzere), doydun mu? dedim, kaşlarını kaldırdı! ben dumur tabii, neyseciğime, çıktık ordan da, bu yalanmaya başladı gene, tatlı da tatlı, hay dedim senin tatlına da, yürü şurda güzel bi tatlıcı var, benim de canım çekmisti halbuki! gittik bu krem-karamel mi yesem profiterol mü yesem ikilemindeyken çareyi ikisini de söylemekte buldu ve inanabiliyomusunuz ki ikisini de yedi, hayvansın sen hayvan!!!

yine de güzel bir gündü benim için, askere gitmeden önceki son maceramız, özleyeceğim laaaan....