bugün

il pendolo di foucault

başı beni sarmayan, sonrası bir şekilde kendini okutan, fakat kitabın bitmek bilmemesi sebebiyle insanı canından bezdiren, sonlara doğru heyecanı katlanan, sonunda ise sadece size özel hisler yaratan umberto eco kitabı.

sen ki altı üstü bir fanisin, bunca araştırmayı, bunca kurguyu nasıl yaptın ey eco? kredi kartına dört taksitle aldığım kitaptan senin payına düşen kısmı helal olsun. ne diyeyim.
çeviri ile ilgili sıkıntım var benim. Tabii ki böyle bir kütüğü çevirmek her babayiğidin harcı değildir, kaynakça kısmına bakınca bile şadan karadenizin verdiği emeği görüyoruz. ama öz türkçeyi türkçeye çevirmek zorunda kalıyor insan.. kaç kelimeye manasız gözlerle baktım, en ufak bir fikrim yok.