bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

Özledim seni. Sadece bu mu diyeceksin belki ama evet dahası yok özledim işte seni. En çok da neyini biliyor musun? Belki buna da 'bu mu yani' diyeceksin ama en çok da gözlerimin içine bakıp masum gülümseyişini özledim. Ama olsun sorun değil, fotoğraflarımız duruyor en azından orada hala gülümsüyorsun. Pamuk ellerini ellerimin arasına alıp ısıtmayı özledim. Parmaklarımı beceriksizce bile olsa o mis kokulu saçlarında gezdirmeyi özledim. O mis kokunu özgürce içime çekmeyi özledim. Şimdilerde de çekiyorum kokunu içime ama senin haberin olmuyor 'Ohh mis kokulu sevgilim benim' diyemiyorum sana. Sadece sana birazcık daha yakınlaşıp çekiyorum içime tutuyorum sonra nefesimi tutabildiğim kadar, gizliden gizliye çeker oldum artık kokunu. Bense rahatça çekmek istiyorum o kokunu. Uykun geldiği sırada elimi tutup 'sarıl bana' deyişini özledim;o sırada yavru kedi gibi mırıldanmanı ;yavru kedi sevimliliğini özledim. Seninle koşturmayı, el ense yapmayı bile özledim. Hatta inanır mısın bilmem ama kavga etmeyi özledim seninle, sen bana kız, o bile yeter. En azından kızarken bile olsa benimle konuşmuş olacaksın, yüzüme bakmış olacaksın. Sen ise bunların hiçbirini bilmiyorsun bile. Bilsen ne ifade edecek? Ben neredeyim sen neredesin. Sen şuan ne yapıyorsun kim bilir bende kalmış derdimi sözlüğe yazıyorum. Gel, gör, bak halime. Bu mu yani diyeceksin belki ama evet bu özledim ben seni.