bugün

ibadet ancak hz allah içindir

fatiha suresinde belirtilen ayetle sabit kesit bilgidir. iyyake na'budu = "yalnız senin için ibadet ederiz" demektir. özne, 2 önceki ayette belirtilen "rabbil alemin" olan allah'tır. peygambere tabi olmak demek, onunla birlikte allah'a itaat etmek demektir. örneğin ben x putuna tapan putperest birisi olsam sizde bana tabi olsanız sizde x putuna tapan putperest olmuş olurusunuz. yani bana tabi olmuş olan bana tapan demek değildir.

burda en çok dalalete düştüğümüz şey peygamberin sünneti ile kur'anı farklı birer kaynakmış gibi almamız. peygamberin sünneti kur'an ile oluştu. yani peygamber kur'andan aldığı vahyi uygulayarak aslında sünnetullaha uymuş oldu. fakat gel gelelim hadis kitaplarında kur'an ile taban tabana zıt bazı hükümler sanki allah'ın emriymişcesine hem söz olarak allah'ın resulüne iftira atılmakta, hem de resulü allah'ın hükmüne ortak edilmektedir.

peygamber efendimiz kendi toplumuna yalnızca kur'an ile vaaz etmişken; recm gibi müşriklerin ceza yöntemleri peygambere mal edilmekte ve dini hükmü kur'anda açıkça belirtildiği halde resul, allah ile hüküm koyucu tayin edilmektedir.

altın ve ipek hakkında kur'ani bir hüküm olmadığı halde peygamberimize mal edilmiş birtakım sözler ile bunlar haramdır demek allah'ın hükmüne ortak saymadır, isyandır.

allah, hükmünde tektir. hiçbir kul, hükümde değiştirme ve yenisini koyma yetkisine sahip değildir.

dinde haram ve helal koyma yetkisi yalnızca allah'ındır. allah'ın haram koymadığını resul dahil kimse haramlaştıramaz. örneğin resül evcil eşek etini yasaklamıştı zamanında. peygamberin yasakladığı zamanda eşekler yük taşıma için savaşlarda kullanıldığından evcil eşeğe ihtiyaç vardı. zira yabani eşeklerde böyle bir yasak yoktu. günler geldi geçti eşek eti haram olarak kaldı günümüze. oysa haram, dini olarak allah tarafından yasaklanmış olana denir. allah'ın haram kılmadığı şeyler ancak yasak olur, öteye gidemez.

ayrıca haşr-7 ayetini çok görüyorum örnek olarak çok sık veriliyor. veriliyor verilmesine fakat eksik veriliyor.

"Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır."

ayet savaş ganimetlerinin taksimini açıklıyor. bu taksimde peygamberin size verdiğini alın almamazlık etmeyin, peygamber az veriyorsa da buna tabi olun haddi aşmayın, fazlasını istemeyin diyor. ayetleri anlamlarından ayrı cımbızlarsak ateistlerin yaptığını yapmış oluruz. bundan kaçınalım.