bugün

ak yargı

yılmaz özdil'in bugünkü yazısında kol gibi geçirdiği konu.
balyoz, ergenekon ve askeri casusluk davalarında delil uydurularak/sahte delillerle aslanlar gibi komutanların nasıl içeri atıldığını sık sık yazmıştım.
http://www.uludagsozluk.c...k/balyoz-davası/@the-barz
http://www.uludagsozluk.c...rgenekon-davası/@the-barz
(bkz: askeri casusluk ve şantaj davası/#22253933)
(bkz: pezevenk olmadığı onanan ilk subaylarız/#22213486)

ayrıca bu başlık altında girdiğim bir çok entry.

bu yazı ak yargı'nın güzel bir özeti olmuş!

--- alıntı ----
Elinde krokiyle suikastçı yakaladık dediler.
Adam özel kuvvetlerde albay, üç lisan biliyor, sayısız yurtdışı operasyona katılmış, gel gör ki, Ankara Çukurambar şu şu sokak ı aklında tutamamış herhalde, elinde krokiyle sora sora adres arıyor!
*
Suikastçı, polislerden pet şişeyle su istedi, ani bi hareketle krokiyi yuttu dediler. Kalsiyum Sandoz a çizmiş krokiyi demek ki, kuru kuru gitmemiş boğazından.
*
Suikastçı subaylar, takip edilmesinler diye gps siz otomobil kullandı dediler. Malum, bizim subaylar Porsche filan kullanır, astsubaylara genellikle Mercedes tahsis edilir. Uydudan yakayı ele vermemek için reno ya binmişler anlaşılan.
*
Pantolon uymadı, gömlek verelim misali, Arınç a suikast uymadı, kozmik odayı inceleyen hâkime suikast yapılacak dediler, askeri plakalı otomobili durdurup, bu defa kaçamadılar, suçüstü yakaladık dediler. Aşçı, marangoz, elektrikçi çıktı. Ankara da elini sallasan beli silahlı adama çarparsın, bunlar yakalaya yakalaya eli kepçeli er yakaladı. Dinleme cihazı diye fotoğrafı basılan ise, mutfak robotuydu.
*
Aşçı çavuş, Deniz Kuvvetleri Komutanı nın lojman aşçısıydı, hatta 31 Aralık ta gözaltına alındığı için, komutana yılbaşı yemeğini pişiremedi. Yarbay Ali Tatar gibi donanmanın seçkin subaylarını, deniz kuvvetleri komutanına suikast yapacak diye tutukluyorlar, aynı komutan ın aşçısını hâkime suikast yapacak diye yakalıyorlardı. Bu ne şapşal örgüt birader… Bu ne biçim organizasyon… Subaylar hâkimi vursa, aşçılar komutanı zehirlese, daha pratik değil miydi?
*
Derken… Kazılar başladı. Poyrazköy den üç lav silahı, ormandan dört el bombası, makilikten mermi, dağlık araziden geline altın bilezik falan, TRT devamlı naklen yayınlıyordu. Diyeceksiniz ki, hepsi tamam da, bilezik nerden çıktı? Üç uyanık, fırsat bu fırsat Ankara Altındağ da krokiden cephane arıyoruz ayağıyla şakır şakır kaçak kazı yaptı, o kadar olağan hale gelmişti ki, kimse şüphelenmedi, ihbar edilmedi, üç metre derine indiler, Roma dönemine ait 50 milyon dolarlık sikkeler-bilezikler buldular. Yanlışlıkla polise satmaya çalışırken enselendiler.
*
Her akşam televizyonun karşısına oturuyor, dizi seyreder gibi, Zir Vadisi nde yapılan cephanelik kazılarını seyrediyorduk, ki, Kurtlar Vadisi nde derin devletin babasını canlandıran tiyatrocu Atilla Olgaç çıktı, Kıbrıs ta elleri bağlı esir Rum u alnından vurdum, 9 askeri daha öldürdüm, öldürdükten sonra karargâhta ağlıyordum, burnuma kanlı et kokusu geliyordu, ertesi gün gene öldürüyordum dedi. Havada helikopterden helikoptere atladım, Makarios un rahibelerini yatağa attım da diyebilirdi. Bizim milletin askerlik palavralarını bilmeyen dünya ayağa kalktı. Halbuki, burnuma et kokuyor falan diyen arkadaş, Kıbrıs ta topu topu 20 gün kalmıştı, torpilliydi, eline tüfek bile almamıştı, kantinde patates soymuştu.
*
Bilahare, kamyon durdurdular, Türk silahlı kuvvetlerine ait silah yakaladılar iyi mi… Manşet yaptılar,bu silahların silahlı kuvvetlerde ne işi var!
*
Hiç unutmam, yalaka kanalların kadrolu otoritesi olan bi lavuk gazteci, cnntürk e çıkıp, madem bu silahların gizlisi saklısı yok, neden o zaman Muğla daki askeri üsten Ankara ya trenle taşımadılar da, gizli gizli kamyonla taşıdılar diye sordu. Programa katılan öbür yalakalar da, hakikaten yani dercesine başlarını sallayarak onayladılar. Halbuki, Muğla da tren yok. Ray bile yok.
*
Telefonlarını dinlediler, örgüt için helikopter alacağını söyleyen kadını tanık yaptılar. Ama… Helikopter alacak kadar zengin olduğunu iddia eden o kadın, aynı telefon konuşmasında, kontörü bittiği için mesaj atamadığını söylüyordu.
*
2003 te darbe planı yapan generalin küçük bi kusuru vardı, 1998 de ölmüştü.
*
Casus diye içeri tıkılan kızcağızın babasına tutanak imzalattılar, okudum diye tutanağa imza atan baba, kör.
*
Bir ev baskınında ele geçirilen 1939 model antika tabancanın, rakamlarını değiştirdiler, 1993 model dediler. Bir başka baskında ele geçirilen ve uzun namlulu suikast silahı denilen tüfeğin rakamlarını değiştirmediler, çünkü, zaten 1873 yapımı Avusturya-Macaristan imparatorluğu döneminden kalmaydı, rakamları değiştirsen 1783 olacak, ki, daha Fransız ihtilali bile ortada yok!
*
Emekli tümamiral, boşanma davası açtı. Eşi sinirlendi, kocam bir bavul gizli askeri belgeyi sattı diye ifade verdi. Adamcağızı işte köstebek diye manşet yaptılar, fotoğraflarını birinci sayfalara bastılar. Gel gör ki, donanmada aynı ismi-soyadı taşıyan iki amiral vardı, biri tuğamiraldi, biri tümamiraldi. Karıştırdılar… Boşanan köstebek diye öbür tuğamirali manşet yaptılar.
*
2010 da Balıkesir de grizu patladı, 14 maden işçisi hayatını kaybetti, yandaş televizyonda yorum yapan badem, aynen şunları söyledi: Darbeci subaylar aralık ayında ifadeye çağrıldıklarında Bursa da grizu patlamıştı, şimdi tutuklandılar, Balıkesir de grizu patladı, zamanlama çok manidar değil mi?
*
Ve şimdi rüzgâr dönünce, bugüne kadar olanlar sanki gerçekmiş gibi, utanmadan deniyor ki… Tübitak inceledi; Balyoz, Poyrazköy, amirallere suikast, askeri casusluk davalarında delil denilen harddisk, meğer sahteymiş sayın seyirciler…
*
Bu saatten sonra...
Harddisktirin ordan!

--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.t...arid=249&hid=25688179