bugün

erhan güleryüz

yazmayım dedim ama dayanamadım. hazır kendi çapımda duygusallığa bağlamışken hayranı olduğum yegane insan hakkında iki kelime karalamak istedim bu gece..

ayna grubunun çıktığı ilk günden beri severim. ceylan'ı dinlediğim klibini büyük bir beğeniyle izlediğim günü dün gibi hatırlıyorum. sekiz yaşındaydım ve televizyonun karşısında oturduğum an gözlerimin önünde. oysa dün ne yedin diye sorsanız kendime kısa bir düşünme payı veren biriyimdir. gözlüklerden midir o vakit anaokulunda oynamış olduğum ''kafkas''tan mıdır bilinmez büyülenmiştim ceylan'da. o zamanın pop müziğini hatırlamam ben çünkü dinlediğim, takip ettiğim tek gruptu ayna. sekiz yaşında bir çocuk ne anlayabilir sizce aşk şarkılarından, ayrılıklardan ya da kırgınlıklardan? sırf ayna kasetlerimi her zaman dinleyebileyim diye walkman aldırmıştım aileme..

çok severdim erhan güleryüz'ü ancak hiçbir zaman o televizyonda sevdiği birini gördü mü çıldıran çocuklardan da olmadım. yalnız unutmam ne zaman arabada radyoda bir şarkısı çıksa söz birliği yapılmış gibi sesi açılır ve kimse konuşmazdı. belki de ailemin gerçek anlamda saygı duyduğu nadir şeylerden biriydi erhan güleryüz sevgim. en güzel hediye yeni çıkmış bir ayna kasetiydi benim için. ailem dışarı çıktığında bir kasetle geliyorlarsa bana dünyaları almış kadar olurlardı. bir tren yolculuğu yapmıştık ''Bostancı durağı'' zamanında ve yolculuğun aklımda kalma sebebi kasetin yeni alınmış ve benim şarkıları yolda ezberlemeye çalışmamdır.

erha güleryüz bende birçok şeyi temsil eder ama en başta da çocukluğum gelir. saflığım, duygusallığım, anlayamadığım belki de hiç tatmadığım duygular karşısında ağlayışlarım.. yıllar geçti üzerinden o günlerin, grup dağıldı, ayna eskisi gibi olamadı ama hep vardı bi yerlerde. son zamanlarda yazılanları okudum da yok cemaatçi olmuş yok cemil'e ihanet etmiş. hiç umrumda değil, dinlemeye devam ederim. çünkü o benim çocukluğum. ne yapmış olursa olsun bana o yıllara dair güzel anılar bırakmış bir insan. hiç tanımadığınız, karşılaşmadığınız ve konuşmadığınız biri sizde bu denli bir geçmiş yaratabiliyorsa sorarım size nasıl unutulur, nasıl ötelenir? gerçek sanatçılık bu değil midir zaten, bir kişinin bile hayatında bir anlam ifade edebilmek? erhan güleryüz bunu başarabilmiş bir insan. kimsenin özel hayatı beni ilgilendirmezken kaldı ki sanat camiasında şu an kimler kimler varken erhan güleryüz'e laf etmek biraz acımasızlık ve geçmişe saygısızlık değil midir?