bugün

erdemli

Belediyecilik anlayışı sıfır. Her yere tenis kortu yaptılar. Sanırsın Erdemli'de Wimbledon şampiyonu var.

Mersin'de Anamur dahil her yere gittim. Deniz olup da, Erdemli merkezi haricinde yüzülemeyen tek yer görmedim.
Alata önü dedikleri yer var, bildiğin dereden boklar akıyor. Bok olmasa bile, çamur akıyor.

Bak bu sefer de başka bir şey diyeceğim. Deniz olup da, erdemli merkezi haricinde sahili olmayan tek yer görmedim.
Aslında sahil var, o da toprak sahil. Yani, kayalıklar ile yol arasında toprak sahil var. insan oradan gelip giderek, artık topraktan sahil olmuş. Yerel seçimler geliyor, belediye sağa sola yazmış şimdi "bilmem kaçıncı tenis kortunu daha yaptık", "parkları düzenledik", "yeni hizmet binamızı yapıyoruz". Peki sorarım, neden hala sosyal hayat sıfır burada? Neden yüzmek için bilmem kaç km gidiyoruz? Yok yani bir sahil yapmak bu kadar mı zor. Tamam büyükşehir belediye kanunları geçiyor bu durumda, gidin bir uzlaşmaya varın. En azından "biz gittik, bunun için uğraştık" dersiniz. Anca yatın.

Bir gerçek daha var. Belediye, 2004 yılında ilk kendi binasını yapıyor. Bu yaptığı binayı da, ertesi sene karşılıksız Mersin üniversitesi'ne veriyor. Buraya Erdemli meslek yüksek okulu ve erdemli uygulamalı teknolojik ve işletmecilik yüksek okulu olan, önlisans ve lisans bölümleri açılıyor.
Amaç, öğrenci gelsin, buradaki ekonomiyi güçlendirsin. Mantık doğru. Kendine yaptığı binasını, üniversiteye vermek büyük bir erdem ve takdir edilmesi gereken davranış. Buna bir lafım yok.
Ancak buraya gelen öğrencinin sosyal yönünü düşünen kim var? Kimse. Gezecek sahil yok. gezilecek sosyal veya güzel bir yer yok. yüzmek desen en yakın 10 km uzaklıkta. sinemaya gitmek istiyorsun, en yakın 38 km uzaklıkta. Okul, okul değil zaten. Üniversite teknik gezi için benzin parasını bile isteler. Hatta geçen sene amfiye perde taktırmak istediler güneş gözümüzü alıyor diye, "bütçemiz yok" diye 20 liralık perde takamadılar. Okulun peyzaj veya görünümü bile berbat. Yıl 2013 olmuş, hala okulun kenarlarında aydınlatma ışıkları yok ve yağmur yağınca çöl oluyor arka bahçe.

Düzenleme: Sahil yapmaya başlandı hatta neredeyse bitti 3 ay içerisinde. Yerel seçim resmen belediyecileri çalıştırıyor. Keşke hep yerel seçim olsa.

iki yıl sonra gelen düzenleme:

Öncelikle kusura bakmayın, belediyecilik anlayışının ta..
Neden?

Malum 4 sene lisans okuduk Erdemli'de, Mersin'i tanıdık nasıl bir memleket, nesi vardır nesi yoktur. Ulan böyle bir zihniyet olamaz. Kardeşim, üniversite açmışsın zamanında "Öğrenciler gelsin ekonomi çoşsun" diye. Tamam güzel mantık, bre yaprak(!), sosyallik için yapsana binalar. Kültür merkezini daha yeni yapılıyor o da afedersiniz şey kadar yere.

Ama en ağırı benim için belediye başkanı ile görüşmemdi. Üniversite son sınıfım, etkinlik düzenliyoruz. Mersin nadir görebileceği Türkiye'deki sayılı iş adamlarını getiriyoruz, sponsorları zar zor bulduk. O da kaymakam sayesinde. Adam yurtdışında okumuş, vizyonu olan bir adam. Aradı telefonla ticaret odasını ve esnaf sanatkarlar odasını, çözün bu işi dedi. Her şey mükemmeldi. Kaymakam beyin açtığı telefon ve ettiği yardım sayesinde, iş adamların kalacakları otelden tutun, business uçak biletleri, etkinlikteki ikramlar, afişler, broşürler kısacası her şey hazır. Tek eksik konukların yemeği..

O zamanlar yakın dostum ile çıktık belediye reisinin yanına (ki yerel seçimde CHP görüşlü olmama rağmen mhp'ye oy atmış biri olarak). Durumu izah ettik, "efendim etkinlik için şu şu ihtiyaçlarımızı karşıladık, her şey dört dörtlük, bakın afişimiz ve buyurun size etkinlik davetiyemiz.. Sonuçta iş adamlarına Erdemli'yi tanıtmak duyurmak isteriz, hatırlarsanız sizin 'Erdemli dünyadaki en güzel ilçe olacak' kampanyanız da vardı. Hem bunu desteklemek adına hem de bize yardımcı olmanız amacıyla şu yemek olayını çözme şansımız nasıl olabilir" dedik.

Şimdi ayıp şeyler yazacağım, hakkımda dava açılacak o yüzden sansürlüyorum burayı..
"iş adamları buraya kadar gelecek bir de yemek mi vereceğiz, has.. oradan" demez mi..
"sayın m******* bey, sanırım anlatamadık affedersiniz, iş adamları normal şartlarda bu etkinlik için para almaktadırlar biz ise özel ricalar ve çabalarla ücretsiz hale getirmeyi başardık. Üniversitedeki arkadaşlarımıza da kariyerlerinde önem teşkil eden bir etkinliktir, hem imzalı sertifika bile vereceğiz. Tek sorunumuz konuklarımızın yemek durumudur" dedik.

Bu esnada ziraat bankası erdemli şube müdürü de belediye reisinin misafiri, karşımızda oturuyor. Kendisini de iki yıllık arkadaşlar için ilk sene düzenlediğimiz bankacılık sektörü nedir adlı bir etkinlikte yer almıştı tarafımızdan. Hatta selam falan verdik, tanıyoruz sonuçta. O bile destek çıktı, "Evet başkanım, böyle konuklar bazen ücret istiyorlar. Gayet güzel çalışmış ve halletmiş arkadaşlar, sıfır maliyete denk getirmişler" demez mi..

Belediye reisinin son cevabı, "Yok arkadaşım, size kolay gelsin".
işte o an "Hay ellerim kırılsaydı da sana oy vermeseydim" dedim.

Peki sonra ne oldu?
Etkinlik günü hiçbir şey olmamış gibi geldi. Bu yaşananlardan yapacağımız etkinlikte rektör tarafından araç tahsisi vs. konusunda bize danışmanlık yapan ve akademik kariyerinde çok başarılı olan hocamın haberi de var. Direk girdim konuya, "Hocam olanları biliyorsunuz, eğer bu adam konuşma yaparsa alırım elime mikrofonu yaşananları bir bir anlatırım" dedim.

Sonrası mı,
Konuşma da kendisine söz vermediğimiz için beyefendi yarıda bırakıp gitti.

Hiç pişman değilim, eğer cidden iyi niyetimize nezaketen böyle bir yaklaşımda bulunmasaydı işler daha tatlı dilde halledilebilirdi.
"Arkadaşım imkanımız yok" de, eyvallah. Ama küfür edip affedersin taşak geçer gibi bizi kale almazsan, daha ne yapalım.