bugün

bukalemundan mektuplar

zamanın bilimsel bir kavram olması insanların ölçmeye olan arzusundan süregelir. aslında zaman; bir etin, kemiğin, bir kaç organın, bir ağzın ve bir çok düşüncenin hayat bulduğu süreyi ölçmek için uydurulmuş bir kavramdır.

amıma koyayım bazen böyle konuşuyorum.

tuhaflık. tuhaflık, insanın ne kadar hızlı yer değiştirdiğiyle doğru orantılı olan bir ölçü sistemi sanki. yazması şu dakikalar itibariyle acı verse de, dün ben prag caddelerinde binaların geçmişlerini merak ederek başı boş dolaşıyordum.

dün ben charles köprüsü'nün üzerinde öpüşen çiftleri kıskanarak kafka müzesine adımıı atıyordum. dün ben prag kalesinden vltava nehrinin üzerindeki köprüleri sayar iken turn the page dinliyordum. astromik saatin kaç yelkovanı, akrebi vardır ki diye hesaplar yapıyordum. kiliselerde pazar ayinlerine katılıyordum. bir şeye dua ediyordum ben. birine, olmayana, olacağa, hissettiğime ama yokluğa. o kızların gözlerinin renklerinde kayboluyordum, kayboldum, yok oldum ve şimdi başka yerdeyim.

neredeyim ben, neyim ben ?!

erlangen'de bir otel odasında karanlıkta bira içen, geçmişinin gölgesinden kaçan, geleceğinden bihaber olan, yaşadığı anı uzatmaktan aciz olan, uykuya dair 1- uyamayı istememek, 2-uyanmayı istememek şeklinde problemleri olan, zayıf, karaktersiz, acınası, yaşlılığında kimsenin dönüp bakmayacağı, birine muhtaç olmadan ölmeyi dileyen, kafka'yı isteyen, karamazov'un abisi, balzac'ın şato işçisi, şehirlerin sokaklarında yürümekten acı duyan ayakların sahibiyim.

dün o kadınlara aşık oldum ben. şimdiyse; wherever i may roam...

artık hayatımda emin olduğum tek bir şey varsa o da şudur; bir insan her yaşta ve her aşkta başka bir aşkı arar. bir aşk bir insana yetmez. insan sarılmak ister, dokunulmak. bir insan bir insana yetmez azizim. lakin, işte burada, tam da burada, bir sevmek bin defa ölmek iken bu kadar aşk arayışı nedendir?

aşk; ölüme çabucak gitme arzusudur. aşk yok olan bir bedenin var olma çabası, arayışıdır. aşk, beyrut'a gitmektir. aşk, nil'den su içen çıplak ayaklı sudan'lı çocukların iyi niyetidir. aşk, benimdir, sensindir. aşk hepimiziz.

iki yeni tanışan insanın, her ikisinin aklına da konuşacak bir şey gelmez, bir sessizlik anı olur ya; işte o sessizlik anının verdiği rahatsızlığım ben. birazdan sesler üzerime basacak. yok olacağım.

akıllarda bir anı bile olamayacak kadar piçim ben...

hiçim...