bugün

gitme

Bir aşık, bir maşuka söylemiş. Bir pervane, bir ateşe söylemiş.

"Göz de, akıl da, can da giderse gitsin, sen gitme! Bence seni görmek, onlardan daha iyidir. Yeter ki, sen gitme! Güneş de, gök de senin gölgene sığınmışlardır. Eğer şu gökyüzü, şu yıldızlar giderse gitsinler, yeter ki, sen gitme! iman ehlinin hepsi de son nefeslerinde imanlarından ayrılmaktan korkarlar. Ey iman padişahı! Benim korkumsa, senin gitmendendir. Ne olur sen gitme!

Sen gitme, gidersen benim canımı da al beraber götür. Eğer beni bu sofradan alıp kendinle beraber götürmeyeceksen, gitme! Ben seninle beraber olunca, cihanın her cüzü bana bahçedir, bostandır. Sonbaharda bahçenin, bostanın güzellikleri gitse bile sen gitme! Bana ayrılığını gösterme, ayrılığın pek taş yüreklidir. Ey güzelliği yüzünden taşın bile lal olduğu sevgili, sen gitme.

Zerre de kim oluyor ki; "Ey güneş gitme!" desin? Kul da kim oluyor ki; "Padişahım gitme!" demeye cesaret edebilsin? Fakat sen ab-ı hayatsın. Bütün insanlar da o ab-ı hayatın içinde yüzen balıklardır. Keremin pek boldur. ihsanına son yoktur. Merhamet et, kerem buyur da gitme!"