lamborghini gallardo

çok değil, 2010 yılının en son günü sırf zevk olsun diye istanbul'dan ankara'ya sürmüştüm bu aracı. bu sürüş, bir yeni yıl hediyesiydi, böyle de garip arkadaşlarım vardır.
aracın çekiş gücü, torku, aerodinamisi, sesi... anlatılamaz, yaşanır. sabaha karşı bomboş yollarda ibreyi 325'e dayadığınızda bile zorlanmadan, titremeden ilerleyebiliyor. dünya ayağınızın altından o kadar hızlı akıyor ki, bu tecrübeyi ilk defa yaşıyorsanız eğer kafanızın karışacağı kesin. gerçi ben benzer bir tecrübeyi corvette z06 ile yaşamıştım ama bu kadar güzel değildi açıkçası.
her neyse, aracın iç tasarımı o kadar sade ve öylesine temiz ki, dışardan baktığınızla aynı şeyi görmüyorsunuz açıkçası. bir audi'nin içindeymiş gibi hissetmeniz olası. bu hissi sevmemiştim ancak bir süre sonra alışıyorsunuz. benzini su gibi içtiğini tahmin edebiliyorsunuzdur? 5bin cc ve 10 silindirli bir motordan ekonomi bekleyemezsiniz tabi. o gece ne kadar benzin parası verdiğimizi hatırlamıyorum, hatırlamak da istemiyorum.
kullandığım gallardo'nun versiyonu lp560-4 idi. ilk jenerasyon gallardo'ya göre çok daha agresif ve güzel bir dizayna sahip olması bir yana, ilk versiyon motorun güncellenmesiyle ortaya çıkan yeni güç dengeleri inanılmaz boyutta.
ben kendimi bir formula-1 aracının içindeymiş gibi hissettim açıkçası. hızlanması, yavaşlaması, virajları alışı... vites geçişlerinin hızı, sürüş modunun sizi olabildiğince serbest bırakması... her şeyiyle kendinizi bir pilot zannetmeniz olası. lakin bu aynı zamanda tehlikeli bir şey.

özetle; dünya üzerinde kullanması en zevkli şey bu bence. "anlatılmaz yaşanır" lafını haklı çıkarıyor.