bugün

said i nursi ile fethullah gulen i ayri tutmak

Said-i Nursi ya da Bedüizzaman adlı tarikat lideri radikal islami düşüncelerini ümmetçi bir milliyetçilik anlayışı ile hem kurtuluş savaşı yıllarında hem de cumhuriyet devrimleri sırasında eylemsel ve ideolojik anlamda gerçekleştirmeye çalışmıştır .

Kurtuluş savaşı sırasında cephede yer alan tüm askeri ve diğer siyasi kimlikleri Atatürk'ün planladığı devrimlere ve , laik bir cumhuriyet rejimine , manda anlayışını ve hilafeti kaldırarak elde edilecek tam bağımsız bir ülkenin tekrar yaratılabileceğine inandıklarını söyleyemeyiz . Zaten , nutuk eserinde de Atatürk'e muhalefet eden ve kurtuluşu ingiliz mandasında ya da ümmetçilik , turancılık gibi tam bağımsızlıktan yana olmayan silah arkadaşlarından dert yanan bir Atatürk portresi vardır .

Bütün bu koşullar altında elbette tüm yurtsever insanlar anti-emperyalizm adına ulusal bağımsızlıklarını elde etmek için siyasi ideolojileri bir yana bırakmışlar ve nihai sonuç elde edildiğinde ise yeni kurulacak olan Cumhuriyet rejimi ve devrimleri karşısında adete şok olmuşlardır . Elbette önyargıların kırılması ve feodal tarım toplumundan çağdaş bir sosyal yapıya dönüşü bir takım tepeden inmeci özellikler göstererek elde edilen askeri başarının cumhuriyet devrimleri ile taçlandırılmasına çalışılmıştır .

Sonuç olarak cumhuriyet rejiminin ve devrimlerinin kendi ümmetçi ve milliyetçi ideolojileri ile çatıştığı noktada çerkez - ethem gibi ( düzenli ordu'ya karşı çıkmış olan ayrılıkçı kuvayi-milliyeci ) , said-i nursi de hilafetin ve islam coğrafyasında hakim olan bir türk milliyetçiliğinin mücadelesine kalkışmak üzere cumhuriyet tarihinde ayrılıkçı bir eski toprak "milli görüşçü" siyaseti izlemiştir . Düşüncelerini yaymak için 14 ciltten oluşan radikal islam ve türklerin islam ümmetçiliği altında birleşmesini öngeren düşüncelerini ifade ettiği risale-i nur adlı eserini yazmıştır .

Said-i Nursi ölümünden sonra günümüz milli görüşçüleri ve dincileri tarafından manevi lider konumuna getirilip eserleri ve ümmetçi , milliyetçi ideolojisi siyasal partiler tarafından da Nakşibendi ve Işıkçılar gibi tarikatlar tarafından günümüze kadar canlı tutulmaya çalışılmıştır ve 12 eylül darbesinden sonra turgut özal ve diğer orta sağ partilerin mensupları tarafından palazlanan dinci basının da pohpohlaması ile etkinliklerini giderek arttırmıştır .

Güncel bir konu olması itibariyle Rusya'da risale-i nur adlı eserin çoğaltılıp satılması radikal dini unsurlar içerdiği için yasaklanmıştır . Zira nurcuların ve said-i nursi tarikatının uluslararası platformda örgütlenmeye ve silahlı eylemler gerçekleştirmeyi planladığı bir bölge olarak rusya'nın doğusu özellikle ümmetçilik anlayışı ile islami radikalizme sürüklenen çeçen güçlerinin olduğu bir alandır .

Bu bakımdan gerek resmi devlet ideolojisinden sapmalarda ve ayrılıkçı radikal islami değerleri savunmalarında gerekse bu hedef doğrultusunda toplumu ve gençliği dini mitler ile çevreleyecek örgütlenmelere başvurmalarında fethullah gülen ve said-i nursi arasında hiç bir fark yoktur da diyebiliriz . Her ikisinin de ismi ülkemizdeki irtica örgütlerinin kurucuları olarak liste başında yerini alır .