bugün

charles bukowski

sanılanın aksine nefret dolu değildir hank. onun nefreti hayataydı. insanları seven hümanist ve ahlakçı biri yatardı o tecavüzcü kürkünün altında.. insanlara ettiği küfürler aslında hayata ve evreneydi.
ve sanılanın aksine ateist değildi. agnostik olduğunu belirtmiştir ekmek arası kitabında.
yazarlık hayatı boyunca "hayatımı kurtardın çok teşekkürler" tarzı mektuplar almıştır. ve hep kendine bu soruyu sormuştur "peki beni kim kurtaracak?"
daha sonra bu sorunun cevabını içeren bir şiir kaleme almıştır.

--spoiler--
bir tek sen kurtarabilirsin
kendini
ve değersin kurtarılmaya.
kolay bir savaş değildir
ama savaşmaya değecek bir savaş varsa
budur.

düşün.
kendini kurtarmayı düşün
ruhani benliğini.
sihirli şarkılar söyleyen benliğini,
harikulade benliğini.

ölü ruhların saflarına katılma
besle kendini
ve sonunda
gerekirse
riske at hayatını savaşırken,
olasılıkların canı cehenneme, bedelin
canı cehenneme.

--spoiler--

bukowski her şeyin farkındaydı. her şeyin aslında olması gerektiğini biliyordu. durumunu kabullenmiş bir kaybedendi bukowski.
ama aynı zamanda hiç bir şeyin olması gerektiği gibi olmadığını da biliyordu. buydu onu deliliğin kıyısına getiren, alkolle dost olmasını sağlayan.

babasına duyduğu nefret yüzünden çok düşünsede bir çocuk sahibi olmamıştır. "tek gördüğüm örnek; kendi babam. iyiki de. o yetti de arttı çünkü."

kadınlara ve sexe olan düşkünlüğünün sebebide yine çocukluk yıllarıdır. her kadın becerdiğinde geçen yıllardan aldığı intikam hazzınından bahseder kadınlar kitabında.

intiharı hep düşünmüş ama 4 denemesinde de başarısız olmuştur. ömrü boyunda bir kadına tek aşık olmuştu. ve hollywood kitabında bahsettiği kadarıyla akut alkolizmi yüzünden ölmüştü ve kadın ondan yanılmıyorsam 7 yada 8 yaş büyüktü.

son yıllarını linda ile birlikte bol bol şarap içerek, kedileriyle oynayarak geçirmiştir.

32 yaşındayken bir gün mezarlığa giden bukowski içinden şunu geçirir; "mezarlıktayken 80 yaşıma kadar yaşamaya karar verdim. düşün 80 yaşındasın ve 18lik bir çıtırla sevişiyorsun. ölüm yolunda mızıklanmanın en iyi yolu."

ama ömrü 74 yaşında sona erdi. herkes alkolden ölecek diye beklerken lösemi yüzünden ölüp, ölümüyle bir son dakika golü atmıştır.

tanrısı olarak nitelendirdiği fante'den çok etkilenmiştir. bukowski'yi daha iyi anlamak için onun çok sevdiği o toza sor kitabını da okumak elzemdir.

nasıl yazdıysa öyle yaşadı bukowski. huzur içinde yat pis moruk. en yakın zamanda tekrar ziyaret edeceğim mezarını..

--spoiler--
her şeye rağmen yaşamayı denedim. ve tek diyebileceğim, pişman değilim, ama siz denemeyin.
--spoiler--