bugün

bagdat caddesi ni tikilerden ibaret sanmak

benim, 15 yıl* kadıköy'de, bağdat caddesinin cadde olarak bilinen o kısmına, yürüyerek 1 saat, koşarak yarım saat, otobus ve minibusle 15-20 dakka, arabayla 10-15 dakka mesafede ikamet etmiş biri olarak, caddeye ziyaret sayım iki elin parmağını geçmez. öyleyse ben gitmeyince benim gibi insanların da gitmediği genellemesinden de yola çıkarak, o caddeye gidenlerin bok atabileceğim potansiyele sahip bir kitlenin lokali olarak düşünmemin normal olması* abartı olmaz. geyik yapmadan özetle ifade edeyim, bağdat caddesi tikilerden ibarettir.
tiki demek iktisattaki talep kanununa ** istisnai bir durum olarak görülen marka tüketiminin âlâsını yapan ve harcamalarını normal meblağlar ile yapmayı hakaret olarak tanımlayan, aptal olsun zeki olsun, benden uzak allaha yakın olsun tiplerdir. ben kadıköy rıhtımda 25 kuruşa midye dolma satış yapan seyyar satıcı abinin, hiç bir eklenti yapmadan ve pis sakalını kesmeden tezgahını caddede açmasına, sonra da tikinin caddede aynı midye dolmayı 2,5 ytl'ye almasına karşı değilim de o tikinin caddedeki midye dolmayı, rıhtımdaki midye dolmadan üstün görmesine oeeh derim.
bagdat caddesi tikilerden ibarettir, çünkü caddeyi varedenler o tikilerdir. butik hizmetin varlığının her adımda görülebileceği bir caddenin medeniyete, ilme, fenne; katkısı varsa bile maksimum, güzellik sektörünün kimyasallarının gelişimine harcayacağı ar-ge bütçesinin dolaylı getirisi olabilir. bi de (bkz: caddenin müdavimi sanatçıları görmek için göbek atmak)