bugün

din yoktur ancak allah vardır

ateizmden bir önceki evrenin düşüncesidir. bu kişi düşündükçe evrene karışmayan bir Allah'ın varlığı ile yokluğu arasında bir fark olmayacağını, hatta varlığının bir anlamı da olmayacağını görerek Allah'ı da inkar eder. bu aşamada çok normaldir. çünkü şu koca kainatı bir düzen için var eden bir yaratıcının bu evrene ilişkin hiçbir sözü olmaması çok garip gelecektir. zira bir hesap makinesinin dahi kullanım klavuzu varken, koca kainatın bir klavuzunun olmaması bu kainatın "kendiliğinden var olduğu" düşüncesini doğuracaktır. bu nedenle insanlar uzun süre deist inanca/düşünceye bağlı kalamazlar. ya ateizme meylederler ya da zihinlerindeki 'allah' telakisini değiştirirler.

çünkü 'din yoktur, ancak allah vardır" düşüncesi noktasında bir tercih söz konusudur. birinci tercih der ki, "eğer allah var ve bu evrene karışmıyorsa, o halde bu Allah'ın var olması anlamsızdır. dolayısıyla yarattığı evrene ilişkin bir sözü/emri/hükmü olmayan allah'a inanmanın da anlamı yoktur." ikinci tercih der ki"eğer allah var ise şu koca evreni yaratmasında bir amaç olmalıdır. çünkü böyle bir kainatı yaratıp sonra başı boş bırakmak anlamsız olurdu. dolayısıyla Allah'ın böyle bir düzen içerisinde bir evreni yaratıp bırakmasının anlamı yoktur."

insanı bu iki tercihten birine götüren farktörler/değişkenler bir hayli çok olsa da esas olanı "nefis"tir. yani insan nefsine hoş gelmesi sebebiyle birinci tercihi, aklına/fıtratına/kalbine hoş gelmesi sebebiyle ikinci tercihi seçebilmektedir. çünkü insan eğer nefsinin istekleri doğrultusunda yaşamak istiyorsa buna engel olacak ilahi müdahaleleri inkar etmek isteyecektir. yok eğer, aklının, fıtratının, kalbinin mutmain olmasını istiyorsa kendine sonsuz bir mutluluk ve kurtuluş bahşedecek bir Allah'ın ilahi emirlerini/hükümlerini gözeterek yaşamak isteyecektir.

sonuç olarak, deizm bir geçiş aşamasıdır. deist düşünceye varanlar, bu düşüncelerinde uzun süre kalmayacaklardır. dolayısıyla bu süreci zihinsel/düşünsel ve kalbi/hissi yoğunluklarla geçirmeleri gerekir.