bugün

elia kazan

mccarthyism döneminde ispitçilik yaptığı için hollywood eşrafınca pek sevilmeyen, bu sebeple de 1999' da aldığı yaşam boyu onur ödülünü alırken salonun yarısı tarafından protesto edilen, 1947 ve 1954' de 2 kez en iyi yönetmen oscarını alan, marlon brando' yu dünyaya tanıtan, a streetcar named desire ve on the waterfront gibi 2 süpersonik filme imza atan, kayseri' ye gelip sıkıcı bulan, on the waterfront' da kendini aklamaya çalışan ama başaramayan, yüksek dozda vuruculuğa sahip filmler yapmasına rağmen komunist avı sırasında humphrey bogart ve katherine hepburn gibi en enlüler başta olmak üzere herkes baş kaldırırken ve bu seçici geçirgen diktaya direnirken o tüm meslektaşlarının isimlerini bir bir mahkemeye verip 10 yönetmenin kara listeye alınıp kariyerinin bitmesine, daha sonra 3000 sinemacının işini kaybetmesine ve ucu charlie chaplin, orson welles gibi en büyüklere kadar uzanan komunist avına destek verdiği için her daim işbirlikçi olarak hatırlanacak, yıllar sonra kendisine bu konu sorulduğunda ''sadece çok üzgünüm'' diyen, rum kökenli, tam anlamıyla hollywood yönetmeni.