bugün

hayallerin evreleri

hepimizin de bildiği gibi yıkılmayı bekleyen hayallerin hayat hikayeleridir. (gerçek olan hayal yok mu? bilmiyorum benim hiç olmadı, ya da çok nankörüm...)

ilk entrymizde gerçek olması o kadar da önem teşkil etmeyen bir hayalden bahsetmiştik, şimdi gerçek olmaması insanı kahreden bir hayali anlatalım.

yalnızlık evresi: kendinize söz verip çapkınlıktan vazgeçmişsinizdir ve bu yüzden ne telefonunuz çalıyordur, ne bir yere çıkıyorsunuzdur evden. (bu kızları anlamak gerçekten çok ama çok zor. çapkınken, hepsiyle dalga geçerken yapışırlardı resmen size; sürekli ararlardı ağlarlardı terk ettiğinizde. lafa gelince seven erkek arıyoruz, adam yok piyasada, şerefsiz dolu derler. e hani? ne zaman ki adam olmaya karar verdik yalnızız işte kaç senedir! neyse bunu ayrı başlıkta ele alırız.) onunla tanışacağınız günü beklersiniz sabırla. yalnızsınızdır kısaca işte. ne arkadaşlarınız gideriyordur yalnızlığınızı, ne aileniz, ne de siz...

sonunda bitti evresi: öyle bir kızla tanışırsınız ki, daha görür görmez her şeyiyle farklı gelir size. hayatınızın geri kalanını kime adayacağınızı bulmuşsunuzdur. e kızlar da adamakıllı seven erkek aramıyor mu? her şey rayına girecektir. onu gördüğünüzde neler hissedersiniz anlatmak isterdim ama bunu anlatmak çok güç.

alevlenme evresi: umutlanırsınız içten içe, e umut veriyor çünkü, sizi kaybetmek istemiyor, iyi bir insansınız en kötü ihtimalle arkadaş olmalısınız. beklersiniz aylarca, beni daha iyi tanımak istiyor, değerimi anlayacak, sevip sevmediğimi test ediyor ondan bu kadar uzun bekleme süresi dersiniz. hem bekleme süresi uzun olunca yıkılması da kolay olur, ilk günden sevgili olsanız sizin için de değeri kalmayacaktı zaten.

duraklama evresi: sizi arayıp sormamaya başlamıştır, zaten başka bir şehre gitmişsinizdir okul nedeniyle, annenizden başka arayan tek kişi bile yoktur telefonunuzu. yine de kin beslemezsiniz ona karşı, başkalarına karşı. aramazlarsa aramasınlar, kimseye muhtaç değilim ki dersiniz.

son çırpınış evresi: tatil olur, dönersiniz şehrinize. yolda karşılaşırsınız bir gün, ikinizin de gözleri dolar, hiçbir şey olmamış gibi birkaç hal hatır cümlesi sorup devam edersiniz yolunuza "sonra görüşürüz." diyerek. arada bir mesajlaşırsınız ve ne olacak diye beklersiniz.

vazgeçme evresi: ne zaman ki "sonra görüşürüz." cümlesinin hiçbir zaman olmayacağını idrak etmeye başlarsınız bütün hayallerinizi rafa kaldırırsınız. burada tek bir hayalden değil, yüzlerce hayalden vazgeçiyorsunuzdur ve geceleri uyuyamazsınız. gelecekteki elli yıl için kurduğunuz tüm hayallerden, elli yıllık planınızdan, kısacası bundan sonraki hayatınızdan vazgeçiyorsunuzdur.

sonuç mu? sonuç ortada işte. o sizi umursamazken siz böyle sayfalarca yazarsınız. sayfalarca düşünürsünüz yatağınızda. bu hayali kaybetmek neyi öğretti bana bilmiyorum...