bugün

sonisphere 2011

hakkında şu değerlendirmeyi yaptığım festivaldir:

geldi gelecek, bu yıl değil seneye derken iron maiden‘ın türkiye’ye geleceği kesinleşti. derken, mekan konusu ve ses sistemi konuşulmaya başlandı. küçukçiftlik park’ın çok küçük olduğu, geçen sene sonisphere’deki ses sisteminin berbat olduğu rabarbaları arasında bir çok arkadaşım bilet almaya son ana kadar direndi ve bir o kadarı da sırf bu sebeplerden dolayı bilet almadı.

mekan küçük olduğundan dolayı az sayıda (!) bilet satılabileceğinden yüksek konser v lojistik masraflarını bilet başına oranladığınızda en ekonomik bileti biletix komisyonlarını da dahil edince 150 liraya satmak zorunda kaldılar ve bu da bir o kadar seyirci kaybına yol açtı kanımca…

19 haziran günü çok ama çok sıcaktı, tam o sıcak tepedeyken mastadon sahne alıyordu, ancak bizler o sıcakta mastadon ve inflames dinlemek yerine taxim’de soğuk biralarımızı yudumlarken gaz parçalar eşliğinde konsere daha bi hazırlanmayı tercih ettik. güneş yavaş yavaş alçalırken son biralarımızı da yudumlayıp kendimizi gezi parkından aşağı salı verdik pek çok metal sever arkadaş ile birlikte…

konser alanına vardığımızda kapı bomboştu ve anında içeri girebilmiştik sonradan öğrendikki performanslar başlamadan girişlerde sorun yaşanmış ve insanlar bayağı uzun bir kuyruk beklemişler, tabi bu olay insanları o sıcakta daha bir paralamış. tam alana vardığımız sırada inflames sahneden yeni inmişti ve insanlar serinlemek için gölgelere sığınıp soğuk birşeyler alırken, yürümesi pekte zor olmayan kalabalığın arasından alanın tam ortası diyebileceğimiz bir yerde kendimizi bulduk.

ses sistemi

konser alanının ağırlık merkezi sayılabilecek bir noktadan konseri izlememiz önemliydi çünkü genelde ses mühendisleri sesi her noktadan eşit duyulmasını sağlayabilmek için bu noktayı es geçemezlerdi. tahmin ettiğim gibi de oldu, tüm şarkılardaki tüm enstrümanları ayırt edebiliyordum, lead sesleri çok temiz duyarken parçalardaki bas yürüyüşleri de gayet güzel duyuluyordu. kimileri iron maiden’ın ses sisteminde parmağı olduğunu söylerken kimileri de bu olayı sponsorlardan biri olan sennheiser’a bağlıyordu.

alice cooper

60 küsür yaşında bir adamdan böyle bir performans izleyebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. onca gitaristler çıkarmış bu piyasada çok emeği geçen alice amcamızın, maiden’ın hemen öncesinde slipknot’tan önce sahneye çıkması lazımdı şeklinde konuşmalar vardı alanda. bence alice reyiz’in program sıralamasındaki yeri gayet uygundu sonuç olarak slipknot daha bir gaz çalacağı için maiden’a güzel bir pas atmış olacaktı, nitekim öyle de oldu.

alice cooper’ın o yaşına rağmen sahnedeki show’u sesini kullanması gayet doyurucuydu hele bir ara türk bayrağı ile sahneye çıkınca bruce’un trooper olayına selam mı çakıyor dedik *

slipknot

iaowa’dan çıkan bu gençler benim albüme sığmayan grup olarak nitelendirdiğim kategoriden. zaten imajları ve sahne show’larının populerliklerine etkisi, müziklerinin etkisinden kat kat daha hızlıdır.

slipknot’ın vokalinin bu kadar iyi olduğunu görünce zamanında grubu keşfeden prodüktöre bir kez daha hak verdim. stone sour vokalinin cuk oturacağını sezmiş vesselam. perkisyonistleri sahnede bir oradan bir oraya koşup bizi yordular o derece bir performanstı.

kaybettikleri grup üyesi #2 paul’a sahnede selamı hem arkaplandaki numara iki görseli ile hem de maskesi ve giysisini sahnede bulundurmaları ile selamı çaktılar. o racer koltuğundaki sabit baterist ve hareketli davul platformu gösterisi ile başarılı bir performans sundular. slipknot t-shirt’lü genç ve heyecanlı ergenleri mutlu ettiler.

iron maiden

beklenen an geldiğinde, hem önceki muhteşem performansların hem de o sıcağın insanları ezmesi ile yorgunluk belirtileri baş göstermişti. maiden final frontier ile sahneye geldiğinde kimsede yorgunluk filan kalmadı tabi.

artık yaşlandılar, kendilerini tekrar ediyorlar, yok şöyle yok böyle denen grup çatır çatır neredeyse hatasız çaldı sahnede. bruce mükemmel söyledi bitsin istemedik bu performans.

blood brothers parçasına geçmeden önce bruce reyiz organiasyonada selam çekan bir kaç kelam etti, söyledikleri hatırladığım kadarı ile şöyleydi:

maiden’ın bir çok farklı ırktan, cinsten, renkten ve dinden fanları olduğunu biliyoruz. özellikle islam ülkelerinden, fastan, tunustan, libyadan ve şuanda zor zamanlar geçiren suriyeden… sanırım bu gece tüm biletler satıldı ve eminimki bir bukadarınız daha dışarıda… seneye türkiye’ye geldiğimizde bundan kat ve kat daha büyük bir yere geleceğiz ve tüm maiden fanları ile birlikte olacağız.

***

blood brothers…

fear of the dark beklendiği gibi hep bir ağızdan söylendi ve bruce ”turkey” diye bağırıp topu bize attıktan sonraki gülüşü beklediğimden bu an benim için inanılmaz keyifliydi. güney amerika’daki konser kayıtlarını dinleye dinleye bayağı içerlemiştim bu duruma doğrusu sonunda muradıma erdim.

sanıyorum ”ölmeden görmek isterim” dediğim son grubu da canlı olarak lzlemiş oldum. ben değil ha, onlar ölmeden *

up the irons