bugün
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- bütün sözlük erkekleri alçaktır15
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı18
- jose mourinho22
- neden sürekli kabız oluyorum18
- anın görüntüsü30
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- sabah başlayan baş ağrısı8
- victor osimhen9
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko20
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı30
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
hayatın bir gereği mi iddia sahibi olmak? hayatta kalmanın ve hayata tutunmanın şartı mı?
bir veya daha fazla konuda iddialı olmak zorunda mı insan? iddiasız bir dünya varsayılamaz mı mesela?
sonra iddia sahibi yanılamaz mı? ve ağzından çıkan o iddialı sözler sahibini yüzüstü bırakmaz mı?
iddia etmek, iddialı bir hale bürünmek; iddia edilen kabiliyetin, yetinin, bilginin, erdemin... artık neyse o iddia edilen şey, bu şeyin kendi kendine "sahip" olunduğu anlamını katmaktadır. üzerinde iddia edilen, "sahip" olunan o şeyin kimsenin iradesine bağlı olmadığını ve kendi iradesiyle (ben tarafından) vuku bulduğunu anlatır. iddia bir nevi baş kaldırış, kafa tutuştur..
halbuki o "sahip"lik taslanan şey, sahip'in izniyle kazanılan bir haldir. ve iddia etmek aslında o şey hakkında o'nun bilgisini ve iznini yok saymak anlamına gelir..
şu bir gerçek ki; iddia sahibi, bir gün mutlaka o çok güvendiği iddiası ile yüzleşmek zorunda kalıyor, hatta "bırakılıyor". ve çoğumuz "malik" olmadığımız bu iddiaların altında eziliyoruz, yıpranıyoruz adeta can çekişiyoruz..
ve acı bir şekilde görüyoruz, o "sahip"lik taslanan şeylerin aslında hiçbirinin ben'de, bizde var olmadığını, o şeylerin "sahip"inin biz olmadığımızı..
peki ne yapmalı insan? bildiğini, öğrendiğini, "sahip" olduğu/oldurulduğu şeyi, ilmi nasıl dile getirmeli?
şükür yetmez mi insana iddia yerine? ki şükür; ağzımızdan çıkan her kelimenin doğru şekilde telaffuz edildiği anlamına gelir. gereksiz, yersiz bir "sahip"lik yerine, verdiklerinden, iddia edecek/edilecek edinimi kazandırdığından dolayı sadece gerçek sahib'e şükretmek/ şükürle yetinmek, ne güzel ve ne yerinde bir davranış..
insan ya bildiği, edindiği, kazandığı, "sahip" olduğu bilginin, meziyetlerin ışığında iddia eder ve ya bu hal üzere olduğu için şükreder..
aslında yersiz bir şekilde, mesnetsiz bir halde kendine duyulan güven ve bu benliği dile getiriş, insanı yüceltmek yerine küçültmektedir..
bir de bunun tersi "sahip" olunmayan/olunamayan şeyler vardır. bu halde ne yapıyor insan? genelde dillendirilmeyen bu hali kendi kendine, kendinde var olmayan, "sahip" olamadığı şeyleri (aslında kendini, "ben"i) yerip kahrediyor, sonrada o'nun varlığını ve iradesini görmezden geliyor.
bu "sahip"lik duygusu ne menem bir halmiş a dostlar!
aslında şükürden daha faziletli olan hamd(etme) "sahip" olunmayan, yahut "sahip"liği sadece sevinç ve kazanç değil, hüzün ve sıkıntı halinde de, bu sıkıntı yahut bolluğun o'ndan geldiğini kabullenme/iman etmek demektir.
şükürse "sahip" olunanın sevinciyle bir nevi teşekkürdür, teşekkür zaten şükürden, şükretmekten gelmektedir..
hasılı demem o'dur ki; insan iddiayı bırakıp, hamdetmeli.. buna da yapamıyorsa en azından şükretmeli, teşekkür etmeli sahib'e!
hem biliyor musunuz, deliler hiçbir konuda iddaalı bir şekilde konuşmazlar. zaten deli olmak, delirmek demek; ben'likten, ben'den sıyrılmak demektir. delinin bir ben'liği yoktur, bu yüzden neron'da olur, pele'de ama iddaa edemez, çünkü en başta bir ben'liğe sahip değildir.. bu yüzden mükellef de değildir..
bir veya daha fazla konuda iddialı olmak zorunda mı insan? iddiasız bir dünya varsayılamaz mı mesela?
sonra iddia sahibi yanılamaz mı? ve ağzından çıkan o iddialı sözler sahibini yüzüstü bırakmaz mı?
iddia etmek, iddialı bir hale bürünmek; iddia edilen kabiliyetin, yetinin, bilginin, erdemin... artık neyse o iddia edilen şey, bu şeyin kendi kendine "sahip" olunduğu anlamını katmaktadır. üzerinde iddia edilen, "sahip" olunan o şeyin kimsenin iradesine bağlı olmadığını ve kendi iradesiyle (ben tarafından) vuku bulduğunu anlatır. iddia bir nevi baş kaldırış, kafa tutuştur..
halbuki o "sahip"lik taslanan şey, sahip'in izniyle kazanılan bir haldir. ve iddia etmek aslında o şey hakkında o'nun bilgisini ve iznini yok saymak anlamına gelir..
şu bir gerçek ki; iddia sahibi, bir gün mutlaka o çok güvendiği iddiası ile yüzleşmek zorunda kalıyor, hatta "bırakılıyor". ve çoğumuz "malik" olmadığımız bu iddiaların altında eziliyoruz, yıpranıyoruz adeta can çekişiyoruz..
ve acı bir şekilde görüyoruz, o "sahip"lik taslanan şeylerin aslında hiçbirinin ben'de, bizde var olmadığını, o şeylerin "sahip"inin biz olmadığımızı..
peki ne yapmalı insan? bildiğini, öğrendiğini, "sahip" olduğu/oldurulduğu şeyi, ilmi nasıl dile getirmeli?
şükür yetmez mi insana iddia yerine? ki şükür; ağzımızdan çıkan her kelimenin doğru şekilde telaffuz edildiği anlamına gelir. gereksiz, yersiz bir "sahip"lik yerine, verdiklerinden, iddia edecek/edilecek edinimi kazandırdığından dolayı sadece gerçek sahib'e şükretmek/ şükürle yetinmek, ne güzel ve ne yerinde bir davranış..
insan ya bildiği, edindiği, kazandığı, "sahip" olduğu bilginin, meziyetlerin ışığında iddia eder ve ya bu hal üzere olduğu için şükreder..
aslında yersiz bir şekilde, mesnetsiz bir halde kendine duyulan güven ve bu benliği dile getiriş, insanı yüceltmek yerine küçültmektedir..
bir de bunun tersi "sahip" olunmayan/olunamayan şeyler vardır. bu halde ne yapıyor insan? genelde dillendirilmeyen bu hali kendi kendine, kendinde var olmayan, "sahip" olamadığı şeyleri (aslında kendini, "ben"i) yerip kahrediyor, sonrada o'nun varlığını ve iradesini görmezden geliyor.
bu "sahip"lik duygusu ne menem bir halmiş a dostlar!
aslında şükürden daha faziletli olan hamd(etme) "sahip" olunmayan, yahut "sahip"liği sadece sevinç ve kazanç değil, hüzün ve sıkıntı halinde de, bu sıkıntı yahut bolluğun o'ndan geldiğini kabullenme/iman etmek demektir.
şükürse "sahip" olunanın sevinciyle bir nevi teşekkürdür, teşekkür zaten şükürden, şükretmekten gelmektedir..
hasılı demem o'dur ki; insan iddiayı bırakıp, hamdetmeli.. buna da yapamıyorsa en azından şükretmeli, teşekkür etmeli sahib'e!
hem biliyor musunuz, deliler hiçbir konuda iddaalı bir şekilde konuşmazlar. zaten deli olmak, delirmek demek; ben'likten, ben'den sıyrılmak demektir. delinin bir ben'liği yoktur, bu yüzden neron'da olur, pele'de ama iddaa edemez, çünkü en başta bir ben'liğe sahip değildir.. bu yüzden mükellef de değildir..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar