bugün

sözlük yazarlarının itirafları

bu kadar kısa süre içinde üst üste itiraf girmekten hoşlanmıyorum. aslında itiraf girmekten hoşlanmıyorum ama yazmadan da edemiyorum sözlük. beni en iyi sen ve senin yazarların dinliyor (okuyor). eksik olmayın. şimdi gelelim pek de itiraf sayılmayan itiraf bölümüne. aşağıda yazacaklarımı yaşamış olan bir çok insan olduğunu düşünüyorum ancak bunu kendi çevremdeki insanları göz önüne olarak yazıyorum.

*normal bir çocuğun konuşmaya başlama yaşını 1,5 veya 2 yaş olarak okumuştum bir yerde. bunu göz önüne aldığım zaman 8-9 aylıkken konuşmaya başlamış olmam çok tuhaf geliyor. istisna olmak zor sözlük.

*7 yaşımda okula başladım. 5-6 yaşlarımda yaşıtlarım sokakta top peşinde koşup birbirlerinden taso kökerken (bkz: kökmek) ben oturup kendi kendime okuma yazma öğrendim. istisna olmak zor.

*ilkokul 5. sınıfa kadar sınıfın en güzel yazısı bendeydi. 2. sınıfta 60 kişilik bir topluluğu göz önüne alırsak gayet yüksek bir derece yapmışım. kızlar bile halt etmişti o derece güzel yazardım. hatta bir güzel yazı dersimiz vardı. o defterdeki her sayfamda "aferin"li imza vardı. diğer öğrencilere mürekkep ziyanı paraflardan atardı öğretmenimiz. sonradan nazar değdi tabi o güzel yazıma. istisna olmak zor.

*oks devri öğrencilerindenim. orta okul yıllarında istemeye istemeye bir dersaneye gittim. okulda dinlediklerimin bana yettiğini anlatamadım kimseye. dersanede adam gibi ders dinlemişliğim yoktu. hatta verilen kitapların tamamı boştu. arada sırada ayıp olmasın diye cevap anahtarından cevapları işaretler, soruların altlarını çizerdim okunmuş hissi versin diye. deneme sınavı denen saçmalıklardan yaparlardı haliyle yerlerde sürünüyordum onlarda. sonuç olarak iyi sayılabilecek bir anadolu lisesini kazandım. istisna olmak zor.

*4 senelik lise hayatı içerisinde tam bir evrim geçirdim. kendimi yeniden tanıdım kısaca. her neyse konuyu saptırmayalım. ortalama bir öğrencilik hayatım oldu. son seneye kadar dersane adını aldırmadım kimsenin ağzına. son sene sanki çok lazımmış gibi yine bir dersaneye yazıldım. yine yığınla test kitabı ve yine tamamı boş. tabi ayıp olmasın diye yaptıklarımı biliyorsunuz artık. denemelerde yine vasatın oldukça altında seyrettim. sonuç olarak ilk senemde istanbul'da gayet iyi bir devlet üniversitesi'ni kazandım. ev hasreti de çekmiyorum. evden okula okuldan eve. aklımı kurcalayan da denemelerde en üstlerde olan insanların hedeflerinin çok çok altında kalıp giriş yapamadıkları oldu. istisna olmak zor.

*sonisphere festival sırasında bir şey vardı. işte şunu şunu gönder hediye kazan falan. yine böyle 10 kişilik bir grup olarak mesajları gönderdik millete bandanaydı ıvır zıvırdı çıktı. bana da o gün 40 lira bayılıp almayı planladığım festival tişörtü. o kadar kişi arasında tek olmak güzel duyguydu bu sefer. istisna olmak zor tabi yine de.

*15-20 kişilik grup olarak cem yılmaz davetiyesi kazanmak amacıyla mail gönderdik. genel toplamda 2000'e yakın mail arasından davetiye kazanan şanslı 100 kişiden biri oldum ve o 15-20 kişi içinden tek çıkan bendim. şansıma tüküreyim istisna olmak zor.

*şimdiye kadar hiç bir kıza eğlence amaçlı yanaşmadım, yanaşmam da. bir tane olsun tam olsun şöyle uzun uzun olsun diye istedim hep. belki de bu yüzden sadece bir kişi oldu hayatımda ama istediğim gibi uzun sürmedi. kader işte.
yaptığım araştırmalara göre bir kızın isteyebileceği özelliklere sahipmişim. bunu ben demiyorum sadece bana denileni buraya yazıyorum. bu araştırmayı hali hazırda sevgilisi olan ve hiç bir şekilde aramızda bir şey olmayacak kız arkadaşlarımın görüşleri doğrultusunda yaptım. hatta beni yeni tanıyan bir çok insan da aynı kanıya varmış durumda ama gel gör ki o bir kişiden başkası olmadı, olmuyor. ya sadece "o" olacak ya da hiç olmayacak sanırım. istisna olmak zor.

*istisna olmayan bir dünya istiyorum (bkz: ütopya). çünkü gerçekten istisna olmak zor.

okuyan gözlerinizden öpüyorum. sağlam kalın.