bugün

sinema

sinema, doğru okunuşu ile "kinema" saf olarak kalamamıştır.

"kinema", yunanca "hareket" demektir ya, bu sanatın ilk büyük ustaları, hareketin sanatını yapanlardır. hareket, sözü hiç gereksemeden konuşur. gerçekte söz, hareketin taklidinden başka bir şey değildir. evet, insanın konuşması da, el kol hareketlerinin gırtlağa geçmesinden doğmuştur, bir varsayıma göre. konunun o yanını bırakalım da sessiz filmin üstünlüğüne gelelim. charlie chaplin, sergei eisenstein, rene clair, sinemada söze uzun süre karşı koydular, hatta ilk sözlü film denemeleri onların yüzünden yarıda bırakılmıştır. ama insanoğlunun yenilik düşkünlüğü herşeyi yener. sonunda o ustalar da yavaş yavaş sesli, sözlü filme girdiler, ama ölçülü olarak dikkatle, charlie chaplin'in filmlerinde konuşma hep en az düzeydedir. kanımca günümüzün en başarılı filmleri, söze ancak gereği kadar yer veren filmler oluyor. sessiz, sözsüz filmleri yeniden görmek fırsatını bulursanız, bakın, onlar bize her istediklerini "kinema" ile anlatabilmektedirler. belki bir gün yeniden eskiye döneceğiz, gereksiz olan "söz"ü ondan çıkaracağız.

bir ingiliz düşünürü, gitgide konuşmanın ortadan kalkacağını söylüyordu. çünkü anlatım aracı olarak "söz"ün yetersizliği her gün biraz daha iyi anlaşılıyor, bilimler de, sanatlar da ondan yardım bekleyemez duruma geliyorlar.

"söz"ün düşünce demek olduğunu unutmuyorum tabi, daha iyi düşünebilmek için sözden vazgeçmememiz gerekiyor. bu gerçeği ilk bulan da sinema idi.