entry'ler (1)

barış için akademisyenler inisiyatifi

Dünya çapında tanınan bir bilim insanı olan ve yakın zaman önce vefat eden Prof. Edward Said, bundan tam 16 yıl önce Lübnan sınırından israil karakoluna taş atar. Fotoğrafı yayınlanır. Malumumuz, Filistin meselesinde sembol olmuş eylem biçimlerinden biridir ‘taş atmak.’ Said’in amacı bu taşla israil’in uygulamalarını protesto etmektir. Said o esnada Columbia Üniversitesi’nde çalışmaktadır. Tabii taş, Amerikan sağcılarını ve tahmin edilebilecek ‘lobileri’ harekete geçirir. Said’in üniversitedeki görevine son verilmesi yönünde talepler olur. Bunun üzerine üniversite yöneticisi (bildiğim kadarıyla rektör yardımcısı konumunda) Jonathan R. Cole, Said’i savunan bir yazı kaleme alır.

Uzunca yazının özü, şu ifadelerdedir: “Bir üniversite için, bireyin siyaseten baskın bir ideolojinin titreten/felç edici etkisinden korkmaksızın, görüşünü ifade etmekte kendisini özgür hissetmesinin güvence altında olmasından daha temel bir ikinci şey yoktur. John Stuart Mill, ‘On Liberty‘ (Özgürlük Üzerine) adlı eşsiz makalesinde, bize hoş gelmeyen fikirlerin ifade edilebilmesini desteklememizin özgürlük kavramı açısından niye çok önemli olduğunu belagatle ortaya koyar ki o fikirler bizim fikrimize aykırı olabilir veya fikrimizi tehdit eder görünebilir… Fikirler, sınıf içinde veya dışında kamusal ifade buldukça anlam taşır; bazı fikirler bize çirkin gelebilir, ‘doğruluk‘ mefhumumuza aykırı düşebilir, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilir, ama ne olursa olsun akademik düzenimizin temel yapısını tehdit etmedikçe güvence altında olmaları gerekir… Bu nedenle, Said’in etrafında süregiden son tartışma da bizi rahatsız etmemelidir; yeter ki tartışma özgür fikir alışverişine zincir vurma veya Profesör Said’e yaptırım uygulama çanlarını içerir hale gelmesin. Hepimizi ve akademik özgürlüğü tehdit eden işte tam da Said’in ifade özgürlüğünü ya da eleştirilerini sınırlama düşüncesinin kendisidir… Eğer Said’in özgürce yazma ve konuşmasını güvence altında tutmayı reddedeceksek, bir sonraki bastırılanın kim olacağını da, kimin fikirlerini çekinmeden ifade edeceğini belirleyen engizisyon üyesinin kim olacağını da şimdiden düşünmeye başlamamız yerinde olmaz mı?.. Ne var ki, ifade özgürlüğünü içeren akademik özgürlük söz konusu olduğunda, bir öğrenciye sunulanla Said’e sunulan güvenceler açısından bir fark yoktur. Nasıl Said meselesinde ifade ve eylem özgürlüğünü savunuyorsam, öğrencilerin haklarını da aynı şekilde savunurum. Ve Said hakkında üniversitenin uygulayacağı herhangi bir yaptırım olduğuna inanmadığımı da ifade etmek isterim.” (Alıntı, Radikal, 24 Eylül 2005)