bugün

entry'ler (11)

ulucanlar cezaevi müzesi

mekanların dilsizliğine şaşar dururum ...ınsan ruhunun dayanmayacgı acıların cekıldıgı hayrkırısların fıskırdıgı ölmekten beter hale getırıldıgı o mekan sımdı hıcbırsey olmamıs gıbı susar durur aynı coklar gıbı, onlar da susar durur.... kendımı nasıl ait hıssettım oraya bılemezsınız tasına topragına dokundum ellerı degmıs seslerı yankılanmıs bır cok ınsan , dayanılmazı yasayan onurlu ınsanlar....en ıyı halını gordum bugun o bınanın , ınsanları yok eden olduren carkın en keskın dıslılerını gordum, en cokta gokyuzune baktım sankı dort yanımdan uzerıme basıyorlar gıbı hıssettım , ınsanlar bunları yasamamalı eger yasatılıyorsa bu hayat yasanmamalı ...hele bır de su yanı var kı bır amca hıltonu gezmıs cıkıyor dıyor kı bısey yok bur da yaa,,, ne beklıyordun amca efendı , gulumseyerek fotograf cektıren aptal ergenler nereye geldıgını bılmeyen onlarca ınsancıkla doluydu bugun müze,, cocuk goturmeyın ama gıdın hıssedın gıdın dusunun gıdın aylasın gıdın bu utancı gorun...dilsiz mekanlar dile gelir de bu ınsancıklar susar...

cats

26/01/14 te zorrrrlu center psm de yıllardır izlemeyi beklediğim müzikal, mükemmel dansçılar mükemmel sesler harika teknik ekip vs olsa da bana göre mükemmel olmamıs müzikaldir neden çünki kediciklerle duygusal bağ kuramadım neşeli dinamik sözler eşliğinde kedicikler tanıtıldı da bunların hikayeleri nedir birbirleri ile ilişkileri nedir ne değildir cok yüzeysel gecılmıs , ayrıca en son sıradan izlediğim için kediciklerin mimiklerini, yüzlerini göremedim , azcık daha hikaye öne cıkarılsaydı , grizabella neden gruptan ayrılmıs diğerlerı buna ne demiş yada dıger kedıcıkler arasındakı ılıskıler nedır ortaya konulmalıydı , yine de oyle mukemmel seslerı, danscıları, teknık ekıbı bır araya getırmek cok cok zordur bravo dıyorum.

animal farm

uzun edebi cümlelerle değil basit sade akıcı bir dılle anlatmış yazar , annemın masalları gıbı sıcak ve ders verici. herkesın yazdıklarından zıyade ben sunu duşundum ,ınsanın ıcındekı hükmetme ve üstünlük dürtüsü eşitliği illaki bozacaktır soyle bır on ınsanı huzur ıcınde yasatamazsın bırı dıgerlerıne ustunluk kurmak ısteyıp o huzuru bozar.balbadem dıyarı kadar sahte ve ulaşılmaz olarak hep kalacak o esıt adıl düzen hayalı...

l etranger

mutlak gerçek nedir? değişmez olan dogru olan nedir var mıdır , insan yaşadıklarından öğrendikleri değil midir? öyleyse bir i birini nasıl yargılayabilir? toplum yararı mıdır iyi ve faydalı olan, bir i diğerinden ayrılabilir mi yaşamın sorumluluğunu üstlenirken? yaşam vaz geçilmez midir nedir yaşamı anlamlı kılmaya yasamaya iten insanı , neden topluca vazgeçmiyoruz yaşamaktan, bilinçli bir tercih yapıp reddedeblir miyiz yaşam ı? sınırsız düşünebilmek var mıdır,en azından gördüğümüzden daha sınırsız olmak mümkünken ete kemiğe bürünmek bi anlamda mahkum kalmak buna tuhaf değilmidir... diye yine düşünür yine düşünür durur um...

masumiyet müzesi

bazı romanları okuduktan sonra hele ki istanbulda öyküsü geçmiş romanlarda şiddetle olay yerine gidip kahramanların yaşamlarına tanıklık etmek isteriz ne yazık ki bu romanı bitirdikten sonra romanın geçtiği döneme ait esyaların sergilendiği müzeye gtme isteği uyandırmamıştır ben de, zira yazar kahramanların ruh hallerini yeterince iyi yansıtamamış karakterle özdeşim kurmamızı sağlayamamıştır bana göre, Kemal in aşk diye tabir ettiği duygu takıntı saplantı olarak hıssedılmekte ayrıca füsun un iç dünyasından sadece hırslı oldugunu anlayabilmişimdir, gönül isterdi ki füsun daha canlı kanlı yaratılsın bende müzeye gittiğimde elbisesine bakıp bişeyler hissedebileyim, olmadı pamuk bey, olmadı bence, o övgü dolu cümleler bu defa sizin için abartıldı ... ve birde kitabın arka kapağında yazar ın bilmem ne müzesinde araştırma yaparken resmini görmekteyiz, bunlar da kemal adlı baskahramının müze gezintilerini isim isim bir sayfada yazmak için kullanılmış, hanı beklerdim ki onca müze gezildikten sonra her müzeden bir eşya ile kahramanların yaşamları bir noktada kesissin, artık onu da ben yazarım, pazarlama iyi diyorum özetle...

mimaroba

nezihtir, temizdir, sahili yapılmaktadır o bir o bir yaşam yeridir.

behzat ç

hakkında bilmem kaç sayfa entry girilmiş türk dizisi...çok sevilen ve çok popüler olan herşeye karşı duyduğum tiksintiyle hala izlemeye başlamadığım belki çok şey kaçırdığım ancak herkesten sonra izlemeyi düşünebileceğim dizi, modası geçen kıyafetlerimi de atmıyorum, modası geçtikten sonra giymek içn, sıradışı olmak için değil çoğunluğun yaptığı kesin berbattır genellemesine hala uyduğum için...

the ugly truth

izlediğim romantik komedi türlerinden düşündüren sorgulatan tek film olmuştur, stratejik davranmak ve yapmacık olmak mı yoksa sadece kendin olmak mı?? ve tüm bunların arasında elde etmek ve aşık olmak arasında seçim yapmak mı ? ıt works so let ıt works ....

topuklu ayakkabı giyen kadın

Kısa boylu değildir, şehvet düşkünü değildir, kadındır, anaçtır, dişidir, topuklu ayakkabı giymek kadını bir kuğuya dönüştürür, rap rap basan ayaklar süzülmeye başlar. zerafet sahibidir, ancak dizlerini öne doğru bükmeden giyilmesi elzemdir, lütfen eğer sizden değilse kullanmayın.

kış

gelmesini özlediğimiz , adıda tadı da eskide kalmış mevsim değil midir? evet kalorifer, kitap, bir kadeh şarap vardır ama lapa lapa kar yağmamaktadır, hayatın özlenen tadı çocukluğumun üşüyen parmaklarında mı kaldı?

grey s anatomy

9. sezonu devam etmekte olan dizidir, düşündürür ve duygulandırır beni, mükemmel karakter yoktur ve mükemmel aşkta ve mükemmel hayatlarda..gelişim ve değişim hakimdir herşeye, karakterler yaşar ve öğrenir ayrıca bizler ve yabancılar arasındaki farkı gözlemlemek için de faydalıdır, en önemlisi hayır demenin dürüstlük olduğunu öğrendim sayesinde.