bugün

sevdiği entry'ler

vasiyet

aziz nesin'in ayrıntılı bir sonistek yazısı olduğu biliniyordu. bu sonistek yazısının anma ile ilgili bölümü şöyle:

"gömülüşüm sırasında söylev verilmesini, dua edilmesini, anma konuşması yapılmasını, gömüldüğüm yere çiçek konulmasını ve bunlara benzer törensel işlemler yapılmasını istemiyorum. gömüldüğüm yerin mezar biçimine getirilmesini, oraya taş dikilmesini, mezar olduğunu belli eden herhangi bir işaret konulmasını, tümsek yapılmasını ve oraya sınır çekilmesini istemiyorum." (hürriyet 7.7.1995)

öte yandan nazım hikmet ran 'vasiyet' adlı şiirinde, anadolu'da bir köy mezarlığına gömülmek istediğini, üstüne de bir çınar ağacı dikilirse "taş maş" da istemediğini söylüyor... bu sözler, bu istek yeterince açık... fakat diriye de ölüye de pek fazla saygısı olmayan bir ortamda, nazım hikmet ran'ın mezarı konusunda tartışma ve polemikler, insanca anlamlarından giderek boşaltılmakta, güncel siyasetin kıskacına girmiş görünmektedir.

halk insanlarının mezar ziyaretlerinde dinsel-manevi anlamlar kadar, bu dünyaya dönük anlamlar, bu dünyadaki yaşamı zenginleştirici anlamlar ve amaçlar da vardır. aynı şeyi aydınlarımız için söyleyebilir miyiz? bir deneme yapalım: muhafazakar zatlardan kaç tanesi, sözgelimi mehmet akif ersoy'un mezarının yerini biliyor ve bu mezarı sadece ideolojik amaçlarla değil insanca duygularla da ziyaret etmiştir? aynı soruyu, birçok şairimizin, yazarımızın, düşünce ya da siyaset insanımızın (kimileri çoktan kaybolmuş) mezarlarıyla ilgili olarak, sağda olmayan zatlara da yöneltebiliriz. (sözgelimi, reşat nuri güntekin'in mezarının nerede olduğunu bilenimiz var mı?) kendimize bu soruları sorabildiğimiz ve yanıtlarını verebildiğimiz bir toplumsal düzeye gelindiğinde, nazım hikmet ran'ın 'vasiyet'inin yerine getirilmesi güç olmayacaktır...

uludağ sözlük aşık atışması

#unutMADIMAKlımda

kıyıya vuran suriyeli çocuk cesetleri

insanlık ölmüş falan değil, insanlık tam da bu zaten. binlerce yıldır bunu yapıyor insanlık. öldürüyor, yıkıyor, yok ediyor ve hiçbir şeyden habersiz bir şekilde, insanlığın hırslarının kurbanı oluyor çocuklar.

suriyeli çocuğun dünyaya gönderdiği mesaj

oturup dinlenilmesi gereken mesaj, çocuğun gözlerindeki umut belki bir şeyler anlatır.

ayrıca çok güzel ingilizce konuşuyor, başka bir yerde gördüğüm yorum şöyleydi; "suriyeli mültecilerden birçok aydın çıkacak. bu çocuk da bir örnek"

masumiyet

şöyle bir şey olsa gerek:

görsel

sokak adları

sokak adları her zaman ilgimi çekmiştir. istanbul'da ya da başka şehirlerde, sokak adları önünde durduğum, uzunca düşündüğüm çok olmuştur. bir kentteki sokak adları, o kentin geçmişinin, dünya görüşünün, yaşama kültürünün üzerinde uzunca durulup düşünülmesi, açımlanması gereken gizli tarihidir... tophane'de bir sokağa adını veren "tomtom kaptan" acaba kimdi? hayatından bir roman çıkar mı?

istanbul'daki sokak adlarının kökeni, öyküleri konusunda acaba çalışmalar yapılmış mıdır? böyle bir çalışma sanırım çok ilginç olur, düşündürücü sonuçlar da verirdi. dünyadaki belli başlı kentler arasında bu bakımdan bir karşılaştırma yapılması sanırım çok ilginç sonuçlar verirdi.

sosyalizm

matah birşeydir. geçtiğimiz yüzyıldaki reel sosyalizmin uygulama hatalarından farklı olarak insanlara fırsat eşitliği sağlar. böylece eşit imkanlar sağlanmış bireyler arasında daha adil bir hayat mücadelesine girişilir. ve bilindiginin aksine (komunizmle karıştırılarak) bireysel mülkiyete olanak sağlar. sadece bireysel mülkiyet üzerinden üretim araçları edinip emek ortaya koymaksızın servet kazancına karşı çıkar. ama sahip olduğunuz mülkiyeti elinizden almaz. mülkiyetin kaybolduğu düzen komünizmdir ve insanlığın bir üst noktasıdır. insanlığın halen sosyalizmin bilinç düzeyine bile ulaşamadığı düşünülürse komünizm için ne yazık çok çok çok uzun süreler var olduğunu düşünebiliriz.

çocuklarla girilen diyaloglar

Babam torunu aliyi uyutmak için yanına yatar ve başlar diyalog;
(ben aliyi tanıyorsam, bi şekilde babamı sıkacağını biliyorum. Bu yüzden kapıda bunları dinliyorum)

-dede hadi masal anlat.
+tamam hangisini olsun? kırmızı başlıklı kızı anlatayım.
-yok onu anneannem anlattı. ıhmm şey
Hansel ve Gretel i anlat.
+anneannen hep kolaya kaçar zaten. Hasan ı bilmiyorum. Kırmızı başlıklı kızı olsun işte.
-hasan değil ya hansel ve gretel var ya hani. babaları ormana götürmüş orada bırakmış.
+kim anlattı bunu sana?
-dayım anlattı. Banane ya Hansel ve Gretel istiyorum. yoksa Uyumam.
+eşşoğlueşşek düzgün bir şey anlatmaz ki. ben gidiyom dayın gelsin anlatsın.
-dede eşşoğlueşşek ne demek?
+dayının diğer adı.

He bu arada dayı benim.