bugün
- saraca silsüpüroğlu12
- 2 şubat 2025 fenerbahçeye verilen skandal penaltı11
- 2 şubat 2025 fenerbahçe çaykur rizespor maçı31
- eski model araba almak13
- en son ne yediniz8
- true'nun çıkaracağı kitaba isim önerisi18
- 1 şubat 2025 akdeniz depremleri17
- sözlük hanımlarının bugünkü kıyafetleri12
- ai ile türkiye'yi özetleyen şarkı yaratmak8
- günün sözü9
- morata'nın galatasaray'a transferi30
- ulu yazarlarının yayınladığı ai modelleri21
- kur an'ın yarattığı devrimler17
- 5 teğmenin silahlı kuvvetlerden ihraç edilmesi41
- martı ile korsan taksicilik yapmak istiyorum12
- anın görüntüsü10
- pardonadinizasizmi25
- sözlük genelinin olgun erkeklerden hoşlanması15
- yakışıklı entellektuel mi eğlenceli mi romantik mi10
- yazarların tercih ettiği ölüm şekilleri11
- sözlükteki fakirler19
- herkes uzman olduğu konuda yazsın30
- gece 12 de elektrik süpürgesi çalıştıran komşu12
- sözlük yazarlarının gelirleri ve borçları17
- doğum oranı düşüşüne çözüm önerileri8
- sözlük yazarlarının dinlediği türküler10
- ayda 5000 dolar moskovada yeter mi21
- beyler bir sorum olacak8
- kabe resmiyle ai görselleri yaratmak9
- hristiyan ülkesinde yaşayan şeriatçı15
- rte nin markete sığınması8
- istanbul nüfusu nasıl azaltılabilir14
- yargıda alevi tahakkümü11
- şarkı sözüyle mesaj vermek8
- deepseek vs chatgpt9
- istanbulda geçinmek için 175k maaş yeterli olur mu9
- cumhurbaşkanı imamoğlu adalet bakanı mansur yavaş15
- en sevilen burç9
- yeşil pasaportu olan sözlük yazarları26
- çağrı isimli erkeklerin genel özellikleri9
- yaşlılık hayalleri8
- kadıköy otobüs peronları9
- 0 0 717
- kız yeğen sahibi olmak8
- ankara da kafe de gördüğüm hanımefendi garson kız8
- hoşlanılan kızla tanışmak için ilk cümleler10
- galatasaray8
- insan olmaya ceyrek kala15
- usualsuspects vs mel mel bakan gibson8
- özlem zengin14
entry'ler (6)
Hz. Muhammed Mustafa'dan gelen emaneti simgeler. Sırdır kimse ne olduğunu bilmez...
"Ne tarikattır, ne cemaat, hakikattir hakikat"
KISA BiR HÎKAYE
Ey birader, bil ve agâh ol, aklını topla. Bir acayip hikâye anlatayım bunu belle ve unutma, sana sonsuz hayat verecek yolun işaretlerini bunda bulursun.
Bir gün bazı istekliler Hazreti Ali'ye radiyallahü anh ve kerremallahü vecheh'den sordular:
- Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselam senin hakkında şöyle buyurmuştur: "Ene medinetü'l-ilmü ve Ali bâbüha" Ben ilim şehriyim, Ali onun kapısıdır. "senin ilmine bu hadis-i şerif şahittir. Sana ilmin sırrından sual ederiz ki, ilim nedir?"
Hazreti Ali cevap verdi:
- "El ilmü noktatün ve keserüha el câhilun." "ilim bir noktadır, cahiller onu çoğaltmıştır."
Bunu işittiklerinde merakları ve talepleri arttı;
- O nokta nedir? O noktanın aslı nedir? Başı sonu nasıldır, bize açıklayıver!" dediler. Emirü'l-mü'minin Ali (r. a.) buyurdu:
- "Bu sır Allah'ın sırlarındandır. Bunun sırrını açık etmeye izin yoktur. Bu sır kıyamet yaklaştığı zaman açığa çıkar."
Onlar bu cevaptan korktular, şaşırdılar. Ama istekleri fazlalaştı, dediler ki:
- Tanrı aşkına ve Resul aşkına aklımızın alacağı kadar bundan bize haber ver!
Emirü'l-mü'minin cevap verdi:
- Onun nerde olduğunu söyleyeyim amma bir şartla ki, daha fazla açıklama istemeyeceksiniz!
Kabul ettiler. Buyurdu:
-"Ey talipler, bu esrarullahtır, ilâhî sırlardandır. Semavî kitaplarda Tevrat ve incil ve Zebur'da ne sır varsa bunların hepsi Kur'an'da vardır. Kur'an'da olan bütün sırlar Fatiha'dadır. Fatiha'daki bütün sırlar Bismillah'ta vardır. Bismillah'ta olan sırlar onun "Bâ" harfindedir. Bâ'da olan sırlar da, Bâ'nın noktasındadır. Ben, Bâ'nın altındaki o noktayım" dedi.
Emirü'l-mü'minin'den bu sözü işittiler, bunların artık bir söyleyecekleri kalmadı. Şartı yerine getirip dönüp gittiler. Sonra o kadar çalıştılar, öyle hizmet ettiler ki, âl-i aba'dan oldular. Âl-i aba; Ashab-ı Suffa kavmidir ki, bu ilimde rüsuh bulmuşlardı. Başlarını abaya çekip noktanın sırrından konuşurlardı. Bu nokta vahdet-i şems-i hakikidir, yani hakiki güneşin vahdetidir, gerçek vahdet güneşidir. Bütün mevcudat, zahir ve bâtın bunun istivasında zuhur bulmuştur.
Ey birader, bu ilmin sırrı yakıcı ve aydınlatıcıdır. Mevhumunu yak ki, dostun sırrı anlaşılsın. Çalış çabala vehimlerini yok et!
Tabiatını ilâhî sırlara dair sözlerle, karıştırıp bulandırma! Derinliğine dalma isteğin ve gayretin varsa uyanık aşık ol! Bu önsözü öz olarak söyledik, daima hatırında bulunsun, teferruatını inşaallah anlamak nasibine erişirsin.
Ey birader, bil ve agâh ol, aklını topla. Bir acayip hikâye anlatayım bunu belle ve unutma, sana sonsuz hayat verecek yolun işaretlerini bunda bulursun.
Bir gün bazı istekliler Hazreti Ali'ye radiyallahü anh ve kerremallahü vecheh'den sordular:
- Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselam senin hakkında şöyle buyurmuştur: "Ene medinetü'l-ilmü ve Ali bâbüha" Ben ilim şehriyim, Ali onun kapısıdır. "senin ilmine bu hadis-i şerif şahittir. Sana ilmin sırrından sual ederiz ki, ilim nedir?"
Hazreti Ali cevap verdi:
- "El ilmü noktatün ve keserüha el câhilun." "ilim bir noktadır, cahiller onu çoğaltmıştır."
Bunu işittiklerinde merakları ve talepleri arttı;
- O nokta nedir? O noktanın aslı nedir? Başı sonu nasıldır, bize açıklayıver!" dediler. Emirü'l-mü'minin Ali (r. a.) buyurdu:
- "Bu sır Allah'ın sırlarındandır. Bunun sırrını açık etmeye izin yoktur. Bu sır kıyamet yaklaştığı zaman açığa çıkar."
Onlar bu cevaptan korktular, şaşırdılar. Ama istekleri fazlalaştı, dediler ki:
- Tanrı aşkına ve Resul aşkına aklımızın alacağı kadar bundan bize haber ver!
Emirü'l-mü'minin cevap verdi:
- Onun nerde olduğunu söyleyeyim amma bir şartla ki, daha fazla açıklama istemeyeceksiniz!
Kabul ettiler. Buyurdu:
-"Ey talipler, bu esrarullahtır, ilâhî sırlardandır. Semavî kitaplarda Tevrat ve incil ve Zebur'da ne sır varsa bunların hepsi Kur'an'da vardır. Kur'an'da olan bütün sırlar Fatiha'dadır. Fatiha'daki bütün sırlar Bismillah'ta vardır. Bismillah'ta olan sırlar onun "Bâ" harfindedir. Bâ'da olan sırlar da, Bâ'nın noktasındadır. Ben, Bâ'nın altındaki o noktayım" dedi.
Emirü'l-mü'minin'den bu sözü işittiler, bunların artık bir söyleyecekleri kalmadı. Şartı yerine getirip dönüp gittiler. Sonra o kadar çalıştılar, öyle hizmet ettiler ki, âl-i aba'dan oldular. Âl-i aba; Ashab-ı Suffa kavmidir ki, bu ilimde rüsuh bulmuşlardı. Başlarını abaya çekip noktanın sırrından konuşurlardı. Bu nokta vahdet-i şems-i hakikidir, yani hakiki güneşin vahdetidir, gerçek vahdet güneşidir. Bütün mevcudat, zahir ve bâtın bunun istivasında zuhur bulmuştur.
Ey birader, bu ilmin sırrı yakıcı ve aydınlatıcıdır. Mevhumunu yak ki, dostun sırrı anlaşılsın. Çalış çabala vehimlerini yok et!
Tabiatını ilâhî sırlara dair sözlerle, karıştırıp bulandırma! Derinliğine dalma isteğin ve gayretin varsa uyanık aşık ol! Bu önsözü öz olarak söyledik, daima hatırında bulunsun, teferruatını inşaallah anlamak nasibine erişirsin.
"Hz. Ali, ilim bir nokta idi cahiller onu çoğalttı" der, Muhammed Nurül Arabi