bugün

entry'ler (136)

herkesin hz isa nın doğum gününü kutlaması

başlık sahibinin hangi Hristiyan çevrede yaşadığını merak ettiren başlıktır. dinler tarihi konusunda temel düzeyde bilgi sahibi olan herkesin bildiği üzere hazreti isa'nın doğum günü Katoliklere göre 25 aralık, ortodokslara göre 6 ocak'tır. dolayısıyla cahille muhabbeti kesmenin bünyeye faydaları düşünüldüğünde, 1 ocak'ı hazreti isa'nın doğumuyla ilişkilendirmekte ısrarcı olanlarla araya mesafe koymak, doğru bir tavır olacaktır.

kapitalist özgürlükler

"kapitalist serbestlikler" olarak düzeltilmesi gereken ifadedir. "kapital" sahibi iseniz kapitalizmin sunduğu serbestliklere işaret etmektedir. diğer bir deyişle büyük sinek olabildiyseniz hukukun ağlarını delip geçme serbestliğine sahipsinizdir. bunun haricinde kapitalizm, ancak özgürlük yanılsamaları üretir ki bu yolla kendi kendisini sürdürür.

kitap alıntıları

"insan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir."

george orwell - hayvan çiftliği

hayatınız boyunca belli bir yaşta kalacak olsanız

19-20 son derece uygundur. hem bir şeylere başlamak için geç değildir hem de hayatın hayal kırıklıkları henüz kendisini yeterince göstermemiştir.

28 aralık dünya uludağ sözlük günü

her yıl, "sözlüğü bırakıyorum" cümlesini boşa çıkaran gündür. uludağ sözlük'ten kopamayışımızı kutluyoruz her 28 aralık'ta. evet, hazırlıklar başladı.

erkek erkeğe şarap içmek

antik yunan adetidir. olur böyle şeyler.

8 şubat 2023 twitter sonrası ekşi çöküşü

doğrusu "8 şubat 2023 twitter sonrası ekşi müdahalesi" olması gereken başlıktır. twitter'a müdahale edilmiştir, nitekim elon musk da konuya ilişkin "daha fazla bilgi edinmek için çalışıyoruz" demiştir. (https://twitter.com/elonm...;t=sz9pqIbeJ1QJdrGblQnRog) zaten btk ile twitter yetkilileri de görüşmüş, twitter'a dezenformasyonlara ve sahte yardım kampanyalarına izin verilmemesi uyarısı yapılmıştı. (https://shiftdelete.net/t...engellendi-resmi-aciklama) ekşisözlük de bir gündem yaratma potansiyeline sahip olduğu için erişim kısıtlaması getirilmiştir. unutmayalım, depremin kendisi doğal ancak yarattığı yıkım siyasi bir meseledir. sosyal medyaya yapılan müdahale provokatif paylaşımlar veya dezenformasyonlarla haklı çıkarılamaz.

yazarların şarj yüzdesi

%95. %20'den aşağıya düşmesi endişe sebebidir.

güreşin doğuşunu izlemek

kırkpınar yağlı güreşleri başlamadan önce pehlivanların yağlandıkları aşama bu şekilde adlandırılır. *

üçüncü üniversiteyi okumak

çocuk yaşımdaki hayallerimden biridir. o yıllarda bana çok akıllıca ve bir o kadar da zor bir iş gibi gelirdi bu. ta ki bu hayalimi dile getirdiğim kişiler "yatay ilerlemek olur bu, onun yerine master doktora falan yaparsın" demişlerdi. haklılarmış, birçok farklı alanda lisans düzeyinde yeterlilik sahibi olmaktansa belirli bir alanda uzmanlaşmanın hem daha zor hem de daha doğru olduğu aşikar. ha tabii açıköğretimden bir bölüm daha okumanın, hele ki bunu örgün eğitim sürerken yapabilmenin belirli avantajları var, onları da bir kenarıda tutalım.

yağmurlu havayı seven insan

bu kişilere "pluviofil" denir. (bkz: pluviofil) üşütmeyen bir bahar yağmuru şiirseldir, hoşa gider. ya da bir güz vakti pencereden turuncu ve kahverengi tonlarında gezinen doğanın yağmurla bütünleşmesini seyretmek de öyle. fakat mesai zamanı, kırık kaldırım taşlarının veya arabaların sıçrattığı çamur, soğuk, şemsiye taşıma zorunluluğu... bütün bunlar düşünüldüğünde insanın pluviofil olmanın tam karşısına konumlanması pekala mümkün.

sait faik abasıyanık ın gay olması

sait faik'in arkadaşı (ki kendisi de yazardır) vedat günyol'un açıkladığı, eleştirmen Fethi Naci'nin de onayladığı durumdur. iddiaya göre itibar kaybetmemek için eşcinsel kimliğini gizlemiştir sait faik. 1954'te hayata veda eden bir yazar için dönemin şartları, eşcinsel kimliğini açıklamak için gerçekten de zorlayıcıdır. keza başarısız evlilik girişimleri neticesinde hiç evlenmemiş olması da eşcinselliğine yorulur. işin aslı astarı nedir, bilemeyiz, aslında bilmemize hiç gerek de yoktur. hikayeciliği türk edebiyatının köşe taşlarındandır, hele ki "son kuşlar" istanbul adalar'da olmadan adalar'ı yaşatır insana.

anlık gelen iç sıkıntısı ve moral bozukluğu

belki biraz da "pozitivist" düşünceye teslim olmayı gerektiren durumdur. d vitamini eksikliği sebebiyle ortaya çıkan depresyon ya da beynin geceleri daha duygusal düşünmeye eğilimli olması falan. uyku saatleri düzenlenirse, yeterli d vitamini falan alınırsa, belki üstesinden gelinir.

internet cafe

saat hesabına göre belirli bir ücret karşılığı internet ve bilgisayar oyunu hizmeti sunan mekanlardır. meşrubat (bazılarında sıcak içeçekler) ve tost tarzı yiyecekler de satılırdı (neticede "cafe") ama genelde tüm parasıyla mümkün olduğunca çok bilgisayar başında kalmak isteyenlerle dolu bir mekan olduğu için bunlar öyle çok da satılmazdı. bir dönem tavuk dönerciler veya çiğköfteciler gibi her mahallede bir ya da daha fazla sayıda bulunurlardı. her eve bilgisayar alınamadığı zamanlarda bilgisayara dair her iş, bu kafelerden yapılırdı. chatleşilecekse randevulaşırdı, öyle gecenin bir vakti falan yazma imkanı yoktu haliyle. bugün artık yalnızca arkadaşlarıyla fiziki ortamda birlikte oyun oynamak isteyenlerin veya evdeki bilgisayarı çeşitli oyunları kaldırmayanların veya internet hızı düşük olanların uğradığı mekan durumundadır. internet kafeye en son ne zaman gittim, hatırlamıyorum ama eve bilgisayar alınınca muhtemelen hiç uğramadım. bugün hala hatırladıklarım şunlar:

-internet kafenin kendine has kokusu. betimlemesi güç bir kokudur bu. havasız bir ortamdaki bilgisayar kokusu (evet, var böyle bir şey, okulların bilgisayar laboratuvarlarında da var), biraz da ergenlerin ter kokusu, bu civar bir şey...
-süngerleri koparılmış kulaklıklar, mikrofon kısımları da ısırılmıştır kimi zaman.
-okeyin yancıları gibi bilgisayarın başına dikilenler
-havada savrulan envai çeşit küfür
-çoğu zaman rap şarkılardan oluşan playlist

saint george

ülkemizde "Özel Sen Jorj Avusturya Hastanesi" ve "St. Georg Avusturya Lisesi Ve Ticaret Okulu" (bkz: avusturya lisesi) ile tanınan hrıstiyan azizidir. (avusturya lisesinin mezunları arasında ilber ortaylı da vardır) Türkçede "Yorgi" olarak bilinir ve islami kaynaklarda da kendisinin "veli" kabul edildiği iddia edilir.

birikim yapmak

sonucunda ev, araba, arsa almanın hayal olduğu eylemdir. çünkü birikim, her zaman enflasyona yenilir. birikimin, yatırıma dönüştürülmesi gerekir. bir sene önce biriktirdiğiniz 1000 lira, yastık altına attıysanız bugün 100 liradır. enflasyona karşı önlem olarak mevduat hesabı açıp faizden yararlanmak düşünülmüştür fakat türkiye'deki mevcut faiz oranları birikiminizi enflasyona karşı da korumamaktadır. bunun için altın, döviz veya hisse senedi gibi yatırım araçları ön plana çıkmıştır. dövizin sıkıntısı, onun da kendi enflasyonunun olmasıdır. altın güvenli limandır fakat enflasyon karşısında istenilen performansı o da gösterememiştir. al-sat yapılmayacaksa, yani uzun vadeli yatırımcı olunacaksa borsa iyi bir tercihtir. ancak şu sıralar kripto paralarda iflas edenlerin borsaya geçmesi ve enflasyon karşısında en iyi performansı yine borsanın vermesi sebebiyle borsada da şüpheli görünüm kimilerine göre artmaktadır. yatırım tavsiye değildir tabii bu söylenilenler; ancak birikimin altın kuralı, birikimi farklı yatırım araçlarına dönüştürmektir. Bir kısmı altın (hatta fiziki olması öneriliyor), bir kısmı döviz, bir kısmı hisse senedi... Bu ekonomiden sağ çıkarsanız da yatırımlarınızdan kazandıklarınız ile gayrimenkul yatırımı. herkese bol şans.

kahve içip müzik dinlerken kitap okumak

gazete veya dergi okurken yapabildiğim fakat roman bile olsa kitap okurken yapamadığım keyifli aktivitedir.

marsta yaşayacak koloniye dahil olmak

şöyle bir günbatımını seyretme ayrıcalığına sahip olmaktır.

görsel

geçinemiyorsan köyüne git

köyden kente göç olgusunun nasıl değerlendirildiğini merak ettiren bir öneridir. herhalde köydeki birkaç ineğini satıp kente gelenler, boğaz manzarası izlemek hayaliyle gelmedi. evet, belki bir klişe ama samanın ithal edildiği bir ekonomide tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomiyi gerektiren köye dönüş önerisi, enteresan...

hayvan olsan hangisi olurdun

ejder balığı. okyanusun derinliklerinde, kendi ışığını üretebilen bir canlı.