bugün
- aleyna tilki'nin verdiği göğüs frikiği17
- rus erkekleri10
- türklerin korkaklaşması8
- son ses arap müziği dinlemek13
- almanyadan emekli neden yurda dönmüyor12
- yazarların akademik uzmanlık alanları13
- erdoğan'dan sonraki cumhurbaşkanı11
- levhi mahfuza erişmek mümkün müdür11
- uludağ'ın kaderi23
- insan olmaya ceyrek kala14
- uludağ sözlük te grup seks skandalı12
- l koltuktan nefret edenler derneği15
- bütün sözlüğün birbirini yatağa atmaya çalışması14
- vergi borcunu ödeyenlerin keriz durumuna düşmesi14
- anın görüntüsü22
- beklenen büyük istanbul depremi19
- nervio aşağı nervio yukarı14
- kavanozu açamamak19
- hastası olunan sözler13
- smokin joe9
- nervio'nun açamadığı kavanozları açmak9
- lahmacun9
- geceye bir şarkı bırak21
- kuşu ötmeyen yazarlar15
- bir erkeğe yemek yapmak17
- nervio için kaloriferin yanındaki vidayı açmak8
- hiclerv08
- 23 kasım 2024 bodrumspor galatasaray maçı22
- neden true yu mutlu etmek zorundayız10
- nervio16
- 3 haneli enflasyona ülke yaklaşıyor17
- hile hurda yazanların gerizekalı olması10
- türk kızlarının 30 undan sonra perte çıkması15
- larisalisa öldü mü13
- osmanlı dönemi dizileri yapıp durmak10
- akrep burcu kadını8
- kısa tırnaklı kızlar10
- kızların engelledikten sonra ulaşılmak istemesi12
- sözlük karılarının düşünülenden yaşlı olması9
- 19 kasım dünya tuvalet günü8
- sözlükte evlenmelik karı arayan 35 lik dayılar17
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle63
- solcudan zarar gelmez14
- kar yağması22
- nervio abla18
- bir insanı her yerden engellemek9
- güzel karı görünce verilinen tepkiler19
- gömlek ütülemek21
- eski sevgiliyi özlemek26
- pornocu orospuların yarra yerken gözünü bereltmesi10
entry'ler (17)
Bir Gün ;
Hz Musa ibadetini Bitirdikten Sonra Bir Ağacın Altına Oturur.
Hemen Yakınındaki Çeşmeyi Seyrederken , Atlı Bir Savaşçının Çeşmeye Geldiğini Görür.
Savaşçı Su içmek için Eğildiğinde Boynundaki Altın Kesesini Islanmasın Diye Çıkarır Çeşme Başına Bırakır.
Suyunu içtikten Sonra Altın Kesesini Unutur Ve Yoluna Devam Eder.
Hemen Arkasından Hoplaya Zıplaya Bir Çocuk Gelir.
Tam Su içecekken Altın Kesesin Farkeder Ve Hiç Düşünmeden Alır ve Uzaklaşır.
Çocuğun Arkasından Çok Yaşlı Bir ihtiyar inleyerek Su içmeye Gelir.
Bu Arada Altın Kesesini Su Başında Unutan Savaşçı Keseyi Almak için Çeşmeye Doğru Yaklaşır.
Fakat Çeşme Başında Hiç Bir Şey Bulamaz...
Hemen Yanındaki Yaşlı Adamın Boğazına Sarılır Ve Altın Kesesini Vermesini ister.
ihtiyar Ne Kadar "Ben Almadım" Dese de Savaşçıyı ikna Edemez.
iyice Sinirlenen Savaşçı Kılıcını Çeker Ve Yaşlı Adamı Oracıkta Öldürür.
Olan Biteni Gören Musa ''Ey Rabbim Bu Nasıl Bir Adalettir'' der..
"Ben Hiç Bir Şey Bilmiyorum.. Senin işine sual olmaz ama ben anlamadım" Der.
Bu isyana benzer açıklıktaki sözlere karşılık Rab şöyle seslenir :
''Ey Musa ;
Ben Sana Benim işlerimi Anlayacak Kadar Akıl Vermedim ki , sen Benim hakkımda yorum Yapıyorsun?
Ama Kalbinin Yatışması için gerçek Şudur :
Savaşçı O Küçük Çocuğun Babasının Malını Yağmalamıştı.
Ölen ihtiyar ise Gençliğinde Çok Güçlü Bir Adamdı
Ama Bir Hiç Uğruna Bir Köylüyü Öldürmüştü.
O ihtiyarı Öldüren Savaşçı işte O Köylünün Oğludur..
Ey Benim Gafil Kulum Şimdi Tövbe Et
Çünkü Benim Adaletim işte Bu Kadar Açıktır."
Hz Musa ibadetini Bitirdikten Sonra Bir Ağacın Altına Oturur.
Hemen Yakınındaki Çeşmeyi Seyrederken , Atlı Bir Savaşçının Çeşmeye Geldiğini Görür.
Savaşçı Su içmek için Eğildiğinde Boynundaki Altın Kesesini Islanmasın Diye Çıkarır Çeşme Başına Bırakır.
Suyunu içtikten Sonra Altın Kesesini Unutur Ve Yoluna Devam Eder.
Hemen Arkasından Hoplaya Zıplaya Bir Çocuk Gelir.
Tam Su içecekken Altın Kesesin Farkeder Ve Hiç Düşünmeden Alır ve Uzaklaşır.
Çocuğun Arkasından Çok Yaşlı Bir ihtiyar inleyerek Su içmeye Gelir.
Bu Arada Altın Kesesini Su Başında Unutan Savaşçı Keseyi Almak için Çeşmeye Doğru Yaklaşır.
Fakat Çeşme Başında Hiç Bir Şey Bulamaz...
Hemen Yanındaki Yaşlı Adamın Boğazına Sarılır Ve Altın Kesesini Vermesini ister.
ihtiyar Ne Kadar "Ben Almadım" Dese de Savaşçıyı ikna Edemez.
iyice Sinirlenen Savaşçı Kılıcını Çeker Ve Yaşlı Adamı Oracıkta Öldürür.
Olan Biteni Gören Musa ''Ey Rabbim Bu Nasıl Bir Adalettir'' der..
"Ben Hiç Bir Şey Bilmiyorum.. Senin işine sual olmaz ama ben anlamadım" Der.
Bu isyana benzer açıklıktaki sözlere karşılık Rab şöyle seslenir :
''Ey Musa ;
Ben Sana Benim işlerimi Anlayacak Kadar Akıl Vermedim ki , sen Benim hakkımda yorum Yapıyorsun?
Ama Kalbinin Yatışması için gerçek Şudur :
Savaşçı O Küçük Çocuğun Babasının Malını Yağmalamıştı.
Ölen ihtiyar ise Gençliğinde Çok Güçlü Bir Adamdı
Ama Bir Hiç Uğruna Bir Köylüyü Öldürmüştü.
O ihtiyarı Öldüren Savaşçı işte O Köylünün Oğludur..
Ey Benim Gafil Kulum Şimdi Tövbe Et
Çünkü Benim Adaletim işte Bu Kadar Açıktır."
Benzemayı helikopterle tt arenaya indiririm.
Benzemayı helikopterle tt arenaya indiririm
Şu an Brezilya'da bir evde 'Hanım şöyle güzel keyifli bir Türk kahvesi yap da içelim, Aykut Kocaman istifa etmiş' sözünü duyuyor musunuz...
tekirdağ rakı fabrikasına zamanında yeni bir müdür atanmış.
mudur daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dair söylentiler ulaşmış.
herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.
müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplamış fabrikayı gezmeye başlamış.
mudur gezerken tek bir laf bile etmemiş. ama asık olan suratı asıldıkça asılmış.
böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmış.
gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:
beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuş.
mudur önce sert bir bakış atıp,
ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diye kükremiş.
mühendis iki büklüm olmuş, sorduğuna soracağına pişman, sinmiş bir köşeye. müdür buna daha da sinirlenmiş. yanında artık varil mi, paket mi ne varsa tekme atıp devirmiş. herkes korkmuş şaşırmış, kimseden ses çıkmamış.
neyse ki mudur yardımcıları aklı selim adamlarmış. ertesi gün kendi aralarında toplanıp fabrikayı nasıl düzeltiriz diye plan yapmaya başlamışlar. gördükleri her eksiği tamamlamışlar.
birkaç ay içerisinde fabrikayı iki kati verimle çalışır hale getirmişler.
sonunda müdürün yanına çıkıp -gelin fabrikayı bir daha gezelim- demişler.
bu sefer tüm birimler çok düzgün çalışıyor, hiç bir yerde sorun yok. herkes pür dikkat görev başında.
ama yeni mudur rahat durmamış. paketleme yapılan alana gelince durmuş.
paketlerden birini açıp, içinden bir rakı şişesi çıkarmış.
kapağını açıp koklamış, koklayınca yüzünü ekşitip, rakıyı yere dökmeye baslamış.
tüm amirler, usta başları, işçiler şok.
efendim neyi beğenmediniz? diye soracak olmuşlar.
bu rakının beğenilecek nesi var? diye kükremiş müdür.
herkes sus pus.
ertesi gün yine tüm fabrika panik. müdür yardımcıları yine toplanmış, çağırmışlar usta başlarını sormuşlar
rakıyı nasıl iyileştiririz? diye.
biri demiş şebeke suyu kullanmayalım. kloru fazla.
öbürü demiş anasonu çok keskin.
bir başkası demiş yaş üzüm kullanalım.
aylar boyu uğraşıp rakıyı yenilemişler. yine müdürü alıp tekrar fabrikayı gezdirip yaptıkları yeniliklerden bahsetmişler. paketleme yapılan yere gelince durup, bir rakı açıp ikram etmişler. müdür durmuş. önce şişeyi alıp evirip çevirmiş. sonra sunulan bardağı alıp biraz içmiş. tabi o içerken herkes pür dikkat bakıyor, ne diyeceğini merak ediyormuş. sonunda yine yapacağını yapmış bu rakının nesi güzel? diye bağırıp, elindeki şişeyi yere boşaltmaya baslamış.
birden yaşlı bir usta başı dayanamayıp döktürmem ben sana rakımı diye atlamış.
müdürün elinden kapmış şişeyi.
herkes şaşkın bakarken de usta bası, ne demek nesi güzel. sen rakıdan anlamıyor musun? diye bağırmış.
etraftakiler bir yandan ne yapsak yaranamıyoruz diye ustabaşına hak veriyorlar, öte yandan müdür kızacak diye korkuyorlarmış.
mudur ustabaşına bakmış. herkes bağırıp çağırmasını beklerken o sakin sakin,
ben rakıdan anlamam. demiş.
ben insandan anlarım. yaptığınız işi o kadar kötüledim, şimdiye kadar içinizden biri çıkıp sahiplenmedi.
demek ki aslında kimse ortaya çıkan işi savunacak kadar beğenmiyordu.
ama simdi bu şişeyi çocuğunmuş gibi sahiplendin. demiş.
hoca hikayeyi anlatmayı bitirip durdu. sonrada şöyle bir öğüt verdi.
bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız, ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insani yönetin.
siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.
merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını bilir. işte tekirdağ rakısının sırrı o şişeyi sahiplenip, içindekini efsane haline getirmesini bilenlerdedir.
mudur daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dair söylentiler ulaşmış.
herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.
müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplamış fabrikayı gezmeye başlamış.
mudur gezerken tek bir laf bile etmemiş. ama asık olan suratı asıldıkça asılmış.
böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmış.
gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:
beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuş.
mudur önce sert bir bakış atıp,
ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diye kükremiş.
mühendis iki büklüm olmuş, sorduğuna soracağına pişman, sinmiş bir köşeye. müdür buna daha da sinirlenmiş. yanında artık varil mi, paket mi ne varsa tekme atıp devirmiş. herkes korkmuş şaşırmış, kimseden ses çıkmamış.
neyse ki mudur yardımcıları aklı selim adamlarmış. ertesi gün kendi aralarında toplanıp fabrikayı nasıl düzeltiriz diye plan yapmaya başlamışlar. gördükleri her eksiği tamamlamışlar.
birkaç ay içerisinde fabrikayı iki kati verimle çalışır hale getirmişler.
sonunda müdürün yanına çıkıp -gelin fabrikayı bir daha gezelim- demişler.
bu sefer tüm birimler çok düzgün çalışıyor, hiç bir yerde sorun yok. herkes pür dikkat görev başında.
ama yeni mudur rahat durmamış. paketleme yapılan alana gelince durmuş.
paketlerden birini açıp, içinden bir rakı şişesi çıkarmış.
kapağını açıp koklamış, koklayınca yüzünü ekşitip, rakıyı yere dökmeye baslamış.
tüm amirler, usta başları, işçiler şok.
efendim neyi beğenmediniz? diye soracak olmuşlar.
bu rakının beğenilecek nesi var? diye kükremiş müdür.
herkes sus pus.
ertesi gün yine tüm fabrika panik. müdür yardımcıları yine toplanmış, çağırmışlar usta başlarını sormuşlar
rakıyı nasıl iyileştiririz? diye.
biri demiş şebeke suyu kullanmayalım. kloru fazla.
öbürü demiş anasonu çok keskin.
bir başkası demiş yaş üzüm kullanalım.
aylar boyu uğraşıp rakıyı yenilemişler. yine müdürü alıp tekrar fabrikayı gezdirip yaptıkları yeniliklerden bahsetmişler. paketleme yapılan yere gelince durup, bir rakı açıp ikram etmişler. müdür durmuş. önce şişeyi alıp evirip çevirmiş. sonra sunulan bardağı alıp biraz içmiş. tabi o içerken herkes pür dikkat bakıyor, ne diyeceğini merak ediyormuş. sonunda yine yapacağını yapmış bu rakının nesi güzel? diye bağırıp, elindeki şişeyi yere boşaltmaya baslamış.
birden yaşlı bir usta başı dayanamayıp döktürmem ben sana rakımı diye atlamış.
müdürün elinden kapmış şişeyi.
herkes şaşkın bakarken de usta bası, ne demek nesi güzel. sen rakıdan anlamıyor musun? diye bağırmış.
etraftakiler bir yandan ne yapsak yaranamıyoruz diye ustabaşına hak veriyorlar, öte yandan müdür kızacak diye korkuyorlarmış.
mudur ustabaşına bakmış. herkes bağırıp çağırmasını beklerken o sakin sakin,
ben rakıdan anlamam. demiş.
ben insandan anlarım. yaptığınız işi o kadar kötüledim, şimdiye kadar içinizden biri çıkıp sahiplenmedi.
demek ki aslında kimse ortaya çıkan işi savunacak kadar beğenmiyordu.
ama simdi bu şişeyi çocuğunmuş gibi sahiplendin. demiş.
hoca hikayeyi anlatmayı bitirip durdu. sonrada şöyle bir öğüt verdi.
bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız, ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insani yönetin.
siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.
merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını bilir. işte tekirdağ rakısının sırrı o şişeyi sahiplenip, içindekini efsane haline getirmesini bilenlerdedir.
15-25 arasında kadın AFRiKA gibidir. Yarı keşfedilmiş, yarı bakir.
25-35 arasında kadın AMERiKA gibidir. Tamamı keşfedilmiş ve bilimsel olarak mükemmel.
35-45 arasında HiNDiSTAN ve JAPONYA gibidir. Çok ateşli, bilge ve güzel.
45-55 arasında FRANSA gibidir. Savaştan hasarlı çıkmış ama hala çekici.
55-60 arasında kadın ALMANYA gibidir. Savaşı kaybetmiştir ama umutları vardır.
60-70 arasında kadın RUSYA gibidir. Geniş, sakin ama kimsenin gitmediği.
70'inden sonraki kadın ise TÜRKiYE gibidir. Şanlı bir geçmiş ama gelecek yok!!!
25-35 arasında kadın AMERiKA gibidir. Tamamı keşfedilmiş ve bilimsel olarak mükemmel.
35-45 arasında HiNDiSTAN ve JAPONYA gibidir. Çok ateşli, bilge ve güzel.
45-55 arasında FRANSA gibidir. Savaştan hasarlı çıkmış ama hala çekici.
55-60 arasında kadın ALMANYA gibidir. Savaşı kaybetmiştir ama umutları vardır.
60-70 arasında kadın RUSYA gibidir. Geniş, sakin ama kimsenin gitmediği.
70'inden sonraki kadın ise TÜRKiYE gibidir. Şanlı bir geçmiş ama gelecek yok!!!
Yıl 2041,kızım 18,ben 50 yaşındayım...
'Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda Ay-yıldız varmış neden
şimdi haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?
2 arkadaş okulda tavan arasında eski bir atlas bulmuştuk,o atlasta
gördük daha önce Edirneden Karsa kadar Türkiye toprağı imiş,şimdi neden
o haritanın 1/5`ine Türkiye diyoruz?
Eskiden her mahallede 1-2 cami varken,şimdi neden her ilde bir cami var,dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey varmış,günde 5 defa camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?
Filistinlilerin zamanında topraklarını parça parça satarak israil`in
kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde okumadınız da,topraklarımızı
sattırıp şimdi bu ufacık alana bizi hapsettiniz.Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu toprakları,emaneti böyle mi korudunuz. Günden güne topraklarımız satılırken
siz uyuyor muydunuz baba?
Baba küçükken herkesin beni Aybüke diye çağırdığını hatırlar gibiyim
şimdi neden bana Angel diyorlar,beni kulağıma Angel ismini ezanla sen mi söyledin?
Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba?
Hergün bize hakaret ederek ve sizi her gördükleri yerde coplayarak demokrasi ! mi getirdiler baba?
Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki Elime geçen gün bir kitapgeçti baba,senin gençliğinden kalan .Biz Ankaraya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantepmiş ve 6317 şehit vererek 'Gazi' lik ünvanını kazanmış.Neden şimdi oraya KÜRDiSTAN diyorlar baba.Baba hani sizlere
kürtlerle Türkler kardeştir demişler,peki kardeşlerim neden bizi öldürüp ülkemizde ayrı devlet kurdular. Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti.O 1933`te
Bursa`da bir nutuk vermiş,ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken,sizin
gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız.
Şimdiki kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye`de askerimizin başına çuval geçirmişler ve sen o dönemde gençtin,hiç mi kanın donmadı baba.Neden
hesap sormadınız bunları görmezden gelen yöneticilerinize? O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmışve hitabenin sonunda da 'Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.'demiş.Baba kanınız o kadar bozuk mu ki
ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız. Baba Türkiyeli ne demek,biz Türk çocuğu değil miyiz,soyumuz belli değil mi bizim ,o kitapta okumuştum 'Ne mutlu Türküm diyene' yazıyordu.Peki baba ben
neden mutlu değilim.Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden söylerdiniz. Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız,kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz.Madem bu vatandan bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz. Hiç mi kitap okumadınız,hiç mi sizi uyaran olmadı,hiç mi göremediniz ülkemizin peşkeş çekildiğini,eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde oturduysanız. sizin o lerden ne farkınız kaldı.ALLAH`ın huzuruna hangi yüzle çıkacaksınız baba.
'Vatan sevgisi imandandır' diye bir hadis varken hadi diyelim ki Türklüğünüzden
vazgeçtiniz bari islamın emrine uysaydınız. Senin eski cdlerden dinledim baba,bizim de bir istiklal Marşı`mız varmış,o marşı
yanlızca körü körüne ezberlediniz mi?Atalarımız sizi her fırsatta uyarmış,demiş ki 'Ey Türk
titre ve kendine dön.'Baba ne zaman titreyeceksiniz,Ankara`yı da kaybettikten sonra mı?
Bundan 13 yıl önce titremediyseniz eğer artık hiç birşey titretemez sizi.
Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün.'Ya devlet başa,ya
kuzgun leşe' diyebilecek bir Hasan Tahsin,bir Şehit Şahin,bir Sütçü imam yok muydu aranızda?Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize! Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba.Türklüğünüzden utanmadınız hiç olmazsa insanlığınızdan utansaydınız baba.Bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken hiç olmazsa ŞEREFiNiZLE ÖLEMEDiNiZ Mi?...
'Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda Ay-yıldız varmış neden
şimdi haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?
2 arkadaş okulda tavan arasında eski bir atlas bulmuştuk,o atlasta
gördük daha önce Edirneden Karsa kadar Türkiye toprağı imiş,şimdi neden
o haritanın 1/5`ine Türkiye diyoruz?
Eskiden her mahallede 1-2 cami varken,şimdi neden her ilde bir cami var,dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey varmış,günde 5 defa camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?
Filistinlilerin zamanında topraklarını parça parça satarak israil`in
kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde okumadınız da,topraklarımızı
sattırıp şimdi bu ufacık alana bizi hapsettiniz.Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu toprakları,emaneti böyle mi korudunuz. Günden güne topraklarımız satılırken
siz uyuyor muydunuz baba?
Baba küçükken herkesin beni Aybüke diye çağırdığını hatırlar gibiyim
şimdi neden bana Angel diyorlar,beni kulağıma Angel ismini ezanla sen mi söyledin?
Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba?
Hergün bize hakaret ederek ve sizi her gördükleri yerde coplayarak demokrasi ! mi getirdiler baba?
Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki Elime geçen gün bir kitapgeçti baba,senin gençliğinden kalan .Biz Ankaraya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantepmiş ve 6317 şehit vererek 'Gazi' lik ünvanını kazanmış.Neden şimdi oraya KÜRDiSTAN diyorlar baba.Baba hani sizlere
kürtlerle Türkler kardeştir demişler,peki kardeşlerim neden bizi öldürüp ülkemizde ayrı devlet kurdular. Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti.O 1933`te
Bursa`da bir nutuk vermiş,ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken,sizin
gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız.
Şimdiki kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye`de askerimizin başına çuval geçirmişler ve sen o dönemde gençtin,hiç mi kanın donmadı baba.Neden
hesap sormadınız bunları görmezden gelen yöneticilerinize? O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmışve hitabenin sonunda da 'Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.'demiş.Baba kanınız o kadar bozuk mu ki
ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız. Baba Türkiyeli ne demek,biz Türk çocuğu değil miyiz,soyumuz belli değil mi bizim ,o kitapta okumuştum 'Ne mutlu Türküm diyene' yazıyordu.Peki baba ben
neden mutlu değilim.Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden söylerdiniz. Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız,kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz.Madem bu vatandan bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz. Hiç mi kitap okumadınız,hiç mi sizi uyaran olmadı,hiç mi göremediniz ülkemizin peşkeş çekildiğini,eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde oturduysanız. sizin o lerden ne farkınız kaldı.ALLAH`ın huzuruna hangi yüzle çıkacaksınız baba.
'Vatan sevgisi imandandır' diye bir hadis varken hadi diyelim ki Türklüğünüzden
vazgeçtiniz bari islamın emrine uysaydınız. Senin eski cdlerden dinledim baba,bizim de bir istiklal Marşı`mız varmış,o marşı
yanlızca körü körüne ezberlediniz mi?Atalarımız sizi her fırsatta uyarmış,demiş ki 'Ey Türk
titre ve kendine dön.'Baba ne zaman titreyeceksiniz,Ankara`yı da kaybettikten sonra mı?
Bundan 13 yıl önce titremediyseniz eğer artık hiç birşey titretemez sizi.
Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün.'Ya devlet başa,ya
kuzgun leşe' diyebilecek bir Hasan Tahsin,bir Şehit Şahin,bir Sütçü imam yok muydu aranızda?Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize! Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba.Türklüğünüzden utanmadınız hiç olmazsa insanlığınızdan utansaydınız baba.Bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken hiç olmazsa ŞEREFiNiZLE ÖLEMEDiNiZ Mi?...
Türkiye'de her gün kız çocukları kaçırılıp zorla fuhuşa sürükleniyor,kadınlarımız kapkaça tecavüze uğruyor,her gün şehirlerde PKK gösterileri yapılıyor, Türk bayrakları yakılıyor, otobüsler yakılıyor, her gün birkaç asker şehit oluyor.Bunları kim yapıyor?Neden ezelden beri sadece kürtler ayaklanıyor, kürtler örgüt kuruyor, kürtler kan döküyor?..Arabamızı kaldırımın kenarına park ettiğimizde tepemize dikilip park parası isteyen,vermezsek biz yokken arabamızı çizip kaçan değnekçiler niye hep kürt tür?..Kırmızı ışıklarda arabamızın camına yapışıp dilenenler niye hep kürt tür?.. Sokakta adım başı önümüze çıkıp "abeeey nooolur bir harçlıhh viir" diye sülük gibi yapışan, vermediğimiz takdirde küfreden 10 - 15 yaşındaki madde bağımlısı yaratıklar niye hep kürttür?..Toplumsal bir sorun haline gelen, cinayet dahi işleyen tinercilerin etnik kökenleri incelendiğinde kürt oldukları meydana çıkmıyor mu?..Bunlar yüzünden insanlar sokakta rahat gezemez hale geldiler. Bu da bir terördür, şehirlerin göbeğindeki bireysel kürt terörüdür.Yol ortasında yakamıza yapışıp kadın pazarlamaya çalışan pezevenkler, genelev işletmecileri neden hep kürttür de başka birşey değildir?..istanbul Beyoğlu'ndaki, Ankara Maltepe'deki, vs... gençlerimizi zehirleyen "bar" adlı batakhanelerin sahipleri, işletmecileri neden kürt tür?..Haraççılık ve çek - senet tahsilatı ile uğraşarak kendi halindeki insanları canından bezdiren kan emiciler niye hep kürttür?Oto galericiliği ve emlakçılık adı altında tefecilik yaparak milletin varlığını sömürenler niye hep kürttür?..Uyuşturucu pazarlayanlar neden hep bilmem hangi aşiretin mensubu kürtlerdir?..Hüseyin Baybaşinler, Abuzer Uğurlular, Urfi Çetinkayalar nedir?..Kız çocuklarının kaçırılıp zorla fuhuşa sürüklenmesinde,gençlerimizin uyuşturucu ile zehirlenmesinde %99 pay kürtlerin değil midir?Dört tane Hollandalı turistin (biri de erkek) ırzına geçip ikisini öldüren ve bu sayede bizi tüm dünyaya rezil eden"Alanya sapığı" lakaplı Hakan Karayavuzve Susurluk'ta, 11 yaşındaki Türk kızı Avşar Sıla Çaldıran'ı iple boğduktan sonra cesedinin ırzına geçen Recep ipek neden kürttür?..Taciz ve tecavüzcülerin neden büyük çoğunluğunu kürtler oluşturuyor?Her ikisi de uzun yıllardır aynı mesleği icra ettikleri halde,Orhan Gencebay'ın adının şimdiye dek hiçbir kötü olaya karışmaması,ibrahim Tatlıses'in ise her türlü rezilliği yapması, her çeşit suçu işlemesinin sebebi birinin Türk, diğerinin kürt olmasıdır.Sosyal eşitsizlik denince aklınıza sadece ekranda gözünüze sokulan Güneydoğu illeri gelecek. Ülkenin en yoksul beş ilinden ikisi olan Gümüşhane'nin, Kastamonu'nun neden suçlu üretmediğini anlayamayacaksınız. Karadeniz Bölgesinde elektriği ve suyu dahi olmayan köyleri hiç bilmeyeceksiniz.Okuldan, işten dönüp televizyonu açtığınızda tüm kanalları kaplayan Kürt dizileri ile mi bilinçleneceksiniz; yoksa PKK'ya yardım edip sonrada kasetleri Türkler tarafından kapışılan, konserlerinde izdiham yaşanan kürt ibo, mahsun, berdan, keko, şavata, ahmet kaya, özcan ve hergün yenisi çıkan şarkıcı bozuntuları ile mi?Bu örnekler uzayıp gider... Kısacası "kürt sorunu" bazılarının empoze etmeye çalıştığı gibi sadece PKK'dan ya da siyasi olaylardan ibaret değildir.Türkiye genelinde her türlü pis, rezil işi yapanların, her türlü adi suçu işleyenlerin büyük bir kısmı kürtlerdir.Genelev işleten kürdü, pavyon işleten kürdü, kumar oynatan kürdü, mafyacılık yapan kürdü,uyuşturucu satan kürdü, yankesicilik, hırsızlık, kapkaç yapan kürdü, kaldırımları parselleyen kürdü, ırza tecavüz eden kürdü emperyalistler kışkırtmıyor, PKK ile de ilgileri yok...Taşıdıkları kanın gereğini yerine getirerek bu suçları işliyorlar.Biz Türkler, sosyal açıdan değerlendirdiğimiz kürt meselesine bir bütün olarak bakıyoruz ve bunların topluma zarar veren yaratıklar olduğu konusunda tümTürkleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz. http://www.kurdish.com sitesine girip"Demographic Trends" başlıklı tabloya bir göz atınız.Kürtlerin 2050 yılında Ortadoğudaki nüfuslarının 87 milyon,Türkiye'deki nüfuslarının ise 57 milyon olacağı belirtiliyor.Bunlar doğru verilerdir, yani bir sallama söz konusu değildir,hatta az bile verilmiştir. Çünkü çarpraz üreme, yani 8 çocuğun diğer 8çocukla ilerde evlenecekleri düşünülüp onların çocuklarının da çarpraz olarak üreyecekleri düşünülürse bu tablo yetersiz kalmaktadır. Ayrıca bu süre içinde milyonlarca Türk kürtlerle karışarak kürtleşecektir.Türklerin nüfus artış oranı ise bugün neredeyse Avrupa ülkeleri seviyesine inmiştir. Türk illerinde doğum kontrol uygulamasını teşvik ederek Türklüğün kuyusunu kazan devletimizin alçak siyasetçileri;Güneydoğuya verdiği çocuk yardımları ile kürtlerin üremelerini teşvik etmektedir.Üremeyip de ne yapsınlar?Devlet Bakanı Beşir Atalay'a bağlı Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu(Fak - Fuk - Fon) başta Muş olmak üzere nüfusun %95'inin kürtlerden oluştuğu bazı doğu illerinde çocuk başına para kampanyası başlatmıştır. Bu durum zaten çok hızlı üreyen kürtlerin daha da fazla üremesi demektir.Yapılan yardımların miktarları :ilköğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 20 YTL ilköğretime devam eden kız öğrencilere ayda 23 YTL Orta öğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 28 YTL Orta öğretime devam eden kız öğrencilere ayda39 YTL Sağlık yardımı olarak her çocuğa ayda 15 YTLHer anne adayı için gebeliğin ilk 7 ayında ayda 18 YTL Her anne adayı için doğumda 50 YTL Çocuk yardımı çok hızlı üreyen kürtlerin ağırlıklı olduğu şehirlere değil, üreme hızı sıfır olan Türklerin yaşadığı şehirlere yapılmalıydı.Kürtler ne kadar çok çocuk yaparlarsa, o kadar çok para kazanıyorlar. 10 çocuğa sahip bir aile, çocuk başına ayda 15 YTL'den toplam 150 YTL para alıyor. Doğum ve okul için yardımlarıda eklersek 10 çocuklu bir ailenin devletten aldığı para ayda 500 YTL'yi geçiyor.Birkaç ay önce gazete ve televizyonlarda şahane bir haber vardı.Diyarbakır'da bir Kürt dişisi 8 yavrusundan sonra, 9.sunu ikiz olarak peydahlarken, çocuklar ölüm tehlikesine giriyor ve Türk askeri doktorları gelip bebeleri kurtarıyor, hastanede kuvöze koyuyor.Bu sefer Van'dan, yine süper bir haber var. 68 yaşında bir Kürt,26 yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu 100 kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş,yorulmuş.Gazeteci, "bu kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?"dediğinde,Kürdün cevabı harikaydı. "Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor,hiç bir sorunumuz olmuyor" !!!Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından devşirme Osmanlı'dan hiçbir farkı kalmamıştır.Gayet açıkça Türkler özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken,Kürtlerden elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri geçebilmelerine çanak tutulmaktadır.Ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.Şanlıurfa % 66.7 Diyarbakır % 62.7 Hakkari % 62.5 Mardin % 59.3 Van % 58.0 Şırnak % 52.0 Batman % 51.0 Muş % 50.0 Bitlis % 48.0 Siirt % 48.0 Kastamonu % 4,Trabzon %5,4 Giresun %3,5 işte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı?Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne cesaretleri ne zekaları ne de kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı'nın kişilere verdiği doğal içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır.Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor...Bayrak aynı bayrak, sınırlar bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada Türk? kalmamış.Birkaç milyon kalmış elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar.Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman...Bizim için bir yıkım olan bu durum, 72 millete bir göz ile bakan hümanistlere bir rahatsızlık vermez.Yaşadığımız topraklarda şu an için en büyük tehlike kürtlerdir.Dün bunu inkar edenlerin savunduğu fikirler, kürtlerin gerçek yüzlerini göstermesiyle bugün bir bir intihar ediyor.Bu cümleleri okuduğunuzda etkisi altında kaldığınız propaganda yüzünden yargılayıcı duygulara sahip olabilir; kürtlere karşı katı bir tavır alma diye düşünebilirsiniz. Fakirlik, eğitimsizlik gibi onlarca sebep sıralayıp, sosyal yalanlar uydurup, hergün sizin veya tanıdıklarınızın payına düşeni bir şekilde aldığı yanı başınızdaki kürt terörünün varlığını inkar edebilirsiniz.Bunları düşünmek sizi rahatlatır.Kürdofil medyanın enjekte ettiği bu uyuşturucu sizi olan bitenden uzaklaştırabilir. Ancak gerçekleri değiştiremez.Gerçek aciz değildir.Gerçekleri kim anlatacak? Kim gösterebilecek ezilmiş sandığınız kürtlerin hergün yanı başınızda yaptığı ahlaksızlık ve saldırganlığı?Kerkük'te arkasına ABD'yi alınca Türkmenler'i katleden bu aşağılık topluluğun eline fırsat geçtiğinde uyguladığı baskıdan kim söz edecek?Sol merkezli görüş onlara herkesten fazla sahip çıkıp tabanını genişletmeye çalışırken, yıllar sonra kullanılıp bir kenara atılacağının farkında değildi.Sağ tarafta durum daha da vahimdi. Açıkça bir kürt milliyetçisi olan Said-i Nursi'nin kitapları elden ele dolaşıyor, kürtler ırkçılıklarının dozunu giderek arttırırken inançlı Türkler din kardeşliği masalı ile uykuya çoktan dalmış oluyordu. Ancak bunların içinde belki de en acı olanı, kürtler tarafından aldatılmayı halen gururuna yedirip itiraf edemeyen sözde milliyetçilerin (!) durumudur.PKK ve Apo'yu Ermeni, dağdaki kürtleri kandırılmış, sokaktakileri de kardeş ilan eden ülkücü anlayışın Türklere verdiği zarar gelecekte tarih kitaplarına konu olacaktır.Gerçeği daha fazla inkar etmek anlamsız.Bu son perdedir. Bir yandan ABD talimatlı kürt dizileri, diğer yandan Avrupa tavsiyeli gelin-kaynana programları ile giderek daha fazla esir şehrin insanlarına benziyorsunuz Kürtlerin hızla neden ürediklerini ve yayıldıklarını anlatıp,önlem almaktan bahsedenlere onlardan önce siz karşı çıkacaksınız.Çünkü bulanık gözleriniz mahallenizde bir eve doluşup, ahlaksızca ve bilinçli bir şekilde üremeye devam eden kürtleri değil ancak dizidekileri seçebilecek.Artık sokakta sizin ve yakınlarınızın canını yakan tinerciler denince bunun tek sebebi olan kürtleri düşünmeyeceksiniz bile.Eğitimsizlik,fakirlik,sosyal adalet gibi kavramların arasında boğulacak; kafanızı toplayıp gerçek soruyu asla soramayacaksınız.PKK denince aklınıza kürtler gelmeyecek. O dış güçlerin oyunuydu diyecek,bitti sanacak; öldürülen binlerce teröristin kaç milyon akrabası ve sempatizanı olduğunu hesaplayamayacaksınız.ilk öğretim çağındaki kız çocuklarına dahi askıntı olup, fırsat bulunca her türlü kötülüğü yapanların onlar olduğunu bilmek istemeyecek; kürtler göç etmeden önce şehrinizin ne kadar huzurlu olduğunu anlatmaya çalışanları duyamayacaksınız. söz azınlık haklarından açıldığında,Kerkük'te Türkçe ders verdiği için eğitim yuvalarına bile saldıran kürtlerin hakkını onlardan çok savunduğunuzun farkında olmayacaksınız.Toplum olarak düzenimizi, birey olarak yaşantımızı, aile olarak huzurumuzu ve millet olarak sağlımızı bozan kürtlerin yarattığı tehlikeyi hala inkar etmek eğer gaflet değilse, nedir?Kürtlerin yaptıklarını es geçip kabahati dış güçlerde aramakta hiç gerçekçi değil. Bu topluluk tarafından icra edilen ?Kapkaç,yankesicilik, hırsızlık, töre cinayetleri, taciz, gasp, beğendiği kızı şehrin orta yerinde kaçırıp ırzına geçerek evliliğe zorlama, etnik dayanışma ile gittiği tüm yerleri hegamonyası altına alıp kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımama, haklı haksız her mecliste sadece kendisinden olduğu için birbirlerini destekleme, çocuk kaçırma,sapıklık, 9-10 yaşlarında çocukların tecavüz edilip öldürülmesi, elektrik su parası ödememe, vergi ödememe,sahteciliklerle asalak gibi yaşama, turistlik kasabaları ele geçirerek hem yerli halka, hemde turistlere zarar verme, devletin her imkanını sömürme, trafik magandalığı, şehir magandalığı, haraç toplama,liselerde,ilkokullarda çeteler kurup diğer öğrencileri sindirme, sahip olduğu feodal kültürü yaşadığı yere uydurmaya çalışma, uymayanlara zarar verme, sıcak para getiren tüm iş kollarına zor kullanarak hakim olma?gibi mevhumları hangi dış güçler kürtlere nasıl yaptırıyor? Merak ediyorum.Arkadaşlar, sorun "kürtçülük" "bölücülük" veya "terör"değildir.Sorun kürdün ta kendisidir. Teröristi, esnafı, işadamı, öğretmeni,manavı,dolmuşçusu, garsonu, sapığı, eşkiyası, kapkaççısı, anarşisti....hepsi aynıdır. Türk milleti için şu an aleyhte bir faaliyet göstermeyen kürtler olabilir, ancak bunların vadesi sonsuz değildir.Kaldı ki o "sadık kürt" bile sokaklarda, işyerinde veya okullarda gene kürtlüğünün gereğini icra edecektir. Kürtlüğün gereğinin ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz.Artık "Kürt bölücülüğü" diye bir sorun olmadığı, gerçek sorunun adı "kürt yayılması" olduğu halde bazıları ısrarla "bölücülük"diye yanıltıcı adlandırmalarla uğraşıyor. Bazıları da ?dış güçlerin maşası,piyonu kafasız, zavallı, korkulmaya değer olmayan kürdler? söylemini bulmuşlar.Böylece esas büyük suç, Kürtlerin üstünden alınıp kim olduklarını kendilerinin bile net tarif edemediği, gizem perdelerinin arkasındaki yüce dış düşman güçlere yükleniyor. Hem de Kürt tehlikesi küçümsenip stratejik bir politika boyutuna indirgeniyor.Oysa ki sorun stratejik veya magazinsel sorun olmaktan daha vahimdir. Turkiye Cumhuriyeti devletinin kimliğini, kurucu ve asli unsur olarak tekelinde tutan Türk ırkının nüfus itibariyle gelecekte aynı şekilde tekelinde tutup tutamayacağı yani var olma , yok olma mücadelesidir.Ayrıma dikkat edin. Eğer dış güçlerle Kürtlerin Türk milletinekarşı bir ilişkisi varsa, bu ilişki maşalık değil işbirliğidir. Ne maşası,ne kandırması? Kürtlerin çıkarları dış güçlerinkiyle örtüşüyorsa kandırmaya ne gerek var? Kürtler saflar, kandılar, komploya düşüyorlar, onun için çoğalıp Türkiye'de çoğunluk olacaklar.Vay be.Canına minnet adamın böyle kandırılma. Aynı mavalları Osmanlı yönetimi de 100-150sene önce Yunanlılar ve Ermeniler için söylüyordu. Güya Yunanlılar yutacak ya. "Biz sizinle asırlarca kardeşçe yaşadık, Batılılar sizi kendi çıkarları için kışkırtıyorlar, alet ediyorlar" diye anlattılar durdular.Yunanlılar ne kadar aptalmış ki alet oldular da aleyhimize topraklarını 3 kat büyüttüler, hala da büyütüyorlar. Bu devirde kimse oyuna gelip saflığından başkasının maşası olmaz. Avrupalıları Tanrı sanıp incik boncuk karşılığında birbirlerine saldıran Kızılderililer yok.Dünyamızda şu an olabilecek, sadece çıkar ve güç birliğidir.SON SÖZ : Bu belanın üstesinden gelebiliriz. Yeter ki buna inanalım.
Yaptıkları hareketleri hala doğru sananların... Halis özkahya ya tüm tribün küfür ettikleri !! maçtır.
bursa yarışında tam ayna önünde yarış severe küfür eder gibi kırbaç gösteren ezik jokey örneği.
ardanın attığı golden sonra medyaya el hareketleriyle bunuda yazın dediği maçtır.
avusturyalı ekremin maç içerisinde yeter artık arda benim kanattan oynama diye seslendiği millilerin yağmur ile coştuğu maçtır.
sabaha karşı saat 04:00 saat kurduran oyun.
hatta bu oyunda düşmanınızı mancınık ile yıkmak için iş vereninden izin aldıran oyun.
hatta bu oyunda düşmanınızı mancınık ile yıkmak için iş vereninden izin aldıran oyun.
oyuna çok hızlı başlayan cermen halkının oyun sonunda birincilik şansının diğer romalı ve galyalı ırklarına nazaran çok düşük olduğu strateji oyunu.
bu oyunda asla unutulmaması gereken bilgi travianda nüfus hiçbirşey asker herşey.
bu oyunda asla unutulmaması gereken bilgi travianda nüfus hiçbirşey asker herşey.
belkide avrupanın en iyi pistinin alibeyköyde bulunduğu hatta F1 yarış takviminde monaco pistinin muadili olan bu spora gönül vermiş meraklılarının mutlaka görmesi gereken bir carting pisti.
kask ve emniyet kemeri yok gidenlere sürpriz olmasın.
kask ve emniyet kemeri yok gidenlere sürpriz olmasın.
hatta tümen komutanı yemek yerken elinden düştüğü için ceza alan çatalın bulunduğu birlik.
nizamiyedeki anıt tankın cezası nedeniyle orada bekleyen askeri birlik.