Adet olarak Premier lig ve alt liglerde programın tamamen doldurulmasına ve gelenek olarak bir derby maçın denk gelmesine özen gösterirler günün anlam ve öneminin hatırlanması için.

bu takımın orjinal adı üzerinde çok rivayet var asıl adı virtus'dur sponspor geldikçe ismi değişmiştir. Katıldığı her organizasyonda kupa kazanmış bizim kriterlerimize göre ultra başarılı bir takımdır. taraftar grubunun adı forever boys(sonsuza dek oğlanız)'tur.

futbolun dominant olduğu çizmenin tersine, basketbol ile yatıp kalkan bologna'nın 2 kafa takımından biridir. müthiş bir taraftar grubu vardır bunların (FDL 1970), futbol sahalarında bile az görülecek cinsten kareografileri pota arkasında yaparlar. Ezeli rakibi virtus bologna bir basketbol takımının elde edebileceği bütün başarıları elde etmişken, bu takım kurulduktan ancak 66 sene sonra ilk kupasını almıştır. işin ilginç yanı; Virtus'un aksine, fortitudo'nun taraftarı bu başarısızlıkla gurur duyar ve bununla ilgili marşları bile vardır.

gectiğimiz hafta başkan moratti eskiden olsaydı çoktan kovmuştum diyerek benitez'e yakın tarihli bir uçak bileti ayarlaması için mesajı gönderdi en son kulüpler dünya kupasını aldılar ama öncesinde alınan Lazio ve Bremen yenilgisi ile kredisi tamamen bitti. Önümüzdeki günlerde moratti yeter ulan artık diyecektir.

C.ronaldo, Luis Figo gibi Sporting akademisinin ürünüdür. Barcelonaya Figonun veliahtı olarak transfer edildi fakat 1 senelik bir ispanya macerasından sonra Portekiz'e geri döndü.Portekiz liginin rekor transferi 12 milyon euroya geldiği Benfica'da 6 senede 172 maçta 76 gol atarak bir kanat oyuncusu için gayet iyi bir performans sergiler ve bu performansı onun ispanya'ya dönüş bileti olur. 20 milyon euroya Atletico Madride gider. Simao hiç bir zaman bir Luis Figo olmadı ama hızı ve tekniği onu her zaman özel oyuncular arasına sokmuştur.

Torcida Organizadas yada Hinchadas olarak ilk Güney Amerika tribünlerinde yaptıkları organizasyonlar ve kareografilerle Hajduk Split taraftarlarını etkiler ve ultras olarak adlandırabileceğimiz ilk oluşum Torcida Split 1950 de kurulur. Hırvatlardan sonra, ultras kültürüne belki en büyük ivmeyi kazandıran ülke italya'ya sıçrar. ilk olarak Fedellesimi Granata (Torino), Fossa dei Leoni(A.C.Milan) ve Boys San(F.C.Inter) grupları kurulmuştur. 1969 yılına gelince ultras kavramı ilk kez cümle içinde kullanılıyor ve Sampdoria taraftarı Ultras Tito Cucchiaroni olarak anılmaya başlanıyor. Ultraslar yapı olarak genelde bir kişi yada belli bir grup etrafında toplanan kalabalıktan oluşur, manifestoları ve varoluş amaçları tamamen futbolun endüstrileşmesine karşıdır, kulüpten kesinlikle destek almazlar ve böylelikle kendi işlerine kimseyi karıştırmazlar, asla bedava bilet istemezler genelde kale arkasını mesken tutarlar, bazı slav ülkelerinde özellikle bu grupların konuşlandığı kale arkası tribünlerde koltuk yoktur zaten oturmadıkları için boşuna masraf olduğunu düşünebiliriz. Tribünün dinamikleri kimi zaman siyasi görüşlerle kimi zaman sadece renklere duyulan sevda ile oluşur örneğin Lazio ve Roma taraftarının karşıt siyasi duruşlarını verebiliriz. Çeşitli şekillerde takım destekler ultraslar, atkılar ve özel günlerde yapılan kareografiler en öne çıkanlarıdır. Türkiye'de ultras diyebileceğimiz göz önünde bir grup malesef yok bu konuda denemeler oldu, fakat işbilir kulüp yöneticilerimiz zamanla bu grupları, bedava bilet yada grup liderlerine maddi menfaat sağlayarak sindirip boyunduruk altına almışlar yemezse resmi yollarla trübünden uzaklaştırmayı başarmışlardır.

Kelimenin tam anlamıyla, Barcelona'daki Johann Cruyff devriminden sonra, bizzat Cruyff'un master planı doğrultusunda, Camp Nou'nun hemen yanında bulunan konuk evlerinin akademiye dönüştürülmesi sonucu, şu an tüm dünya futbolunu domine eden gençleri yetiştiren ilim irfan yuvası. 7-8 yaşında La Masia'ya katılan çocuklara 16 yaşına kadar, ilk andan itibaren topu sevdiren, kondüsyon çalışmasını bile topla yaptıran bu futbol akademisinin Barcelona takımına en büyük katkısı iradedir. Bu iradeyi kapan çocuklar yine Barcelona'nın kemikleşen sistemi içinde kendilerine yer bulurlar.

Türk futbolunun yetiştirdiği en önemli kişiliklerden biridir. Fenerbahçe genç takımından başlayıp futbolu bırakana kadar tam 19 yıl aynı formayı giymiş, futbolu bıraktıktan sonra kulübün, 1955-1957 arasında, başkanlığını yapmıştır. Kaptanın forması o kadar değerliydi ki o çıkardıktan sonra arma öpülüp alna götürülmeden katlanmaz, katlanmadan saklanmazdı. Keşke bizim gözlerimizin de böyle futbolcuları seyretme şansı olsaydı.