bugün

sevdiği entry'ler

ilk defa pitbull besleyecek olanlara tavsiyeler

Benim tavsiyem beslemeyin.

görsel
görsel

abd donanmasının istanbul boğazını paylaşması

bizim duruşumuz belli.
6. filoyu kıble yapanlar düşünsün.
görsel

vatandaşın tüp kuyruğunda beklediği karanlık dönem

AKP'nin dilinden düşürmediği CHP yalanları bu belgelerle çürüyor

Yaklaşan seçim nedeniyle partiler arasındaki rekabet kıyasıya devam ediyor.

Bu süreçte özellikle Başbakan Erdoğan, miting meydanlarında sık sık CHP'nin geçmişini dillendiriyor.

Erdoğan'ın sürekli diline dolandırdığı temel argümanlar şöyle:

- inönü zamanında ekmek karne ile dağıtıldı, kuyruklar vardı. CHP halkı yokluğa mahkum etti.

-1970ler’de CHP döneminde, petrol, benzin, şeker, yağ kuyrukları vardı

- CHP, iSKi yolsuzluğu ile Belediyeyi zarara uğrattı

- CHP döneminde istanbul’u çöp götürüyordu… Nurettin Sözen’in Istanbul’a hiçbir hizmeti olmadı…

- Kılıçdaroğlu SSK’yı batırdı, Rahşan Affı ile kurtuldu

PEKi GERÇEK NE

Erdoğan'ın söylediği argümanlara cevap veren bir site kuruldu. "akpartiyalanlari.wordpress.com" adlı sitede tarihi belgelerle Erdoğan'a cevap verildi.

işte @KILICSIZ adıyla yayınlanan yazıdan madde madde cevaplar:

1 : "iNÖNÜ ZAMANINDA EKMEK KARNE iLE DAĞITILDI, KUYRUKLAR VARDI. CHP HALKI YOKLUĞA MAHKUM ETTi."

Cumhuriyet dönemi ülke ekonomisi yokluklar üzerine kurulmuştu. Sanayi devrimini ıskalayan, toprakları ve halkları dağılan, nüfusunun verimli iş gücü olabilecek kesiminin çoğunu savaşlarda ve göçlerde kaybeden ülkemiz, kuruluş döneminde içeride binbir güçlük yaşarken aynı zamanda dünya konjonktürü de büyük bir kaos yaşıyordu.

inönü döneminde, 1. Dünya savaşı’nın vurduğu ekonomik darbelerin üstüne ayrıca dünyayı kasıp kavuran 1929 Bunalımı ve onun üstüne de 2. Dünya savaşı gibi Avrupa’dan Pasifik’e kadar devam eden tarihin en kanlı savaşı gerçekleşmiştir.

inönü, hem ülkede üretimi kıt , hem savaş ve kriz yüzünden ithalatı çok zor olan buğday ve ekmek tüketiminde kotalar koyarak halkı karneye bağlamıştır. Bütün amaç bu kıtlık ve belirsizlik içerisinde hem kaynakları israf etmemek hem de savaş ihtimalinde orduyu besleyecek stok oluşturmaktır.

Sıkı durun..



2. Dünya savaşının o en buhranlı günlerinde halkı ekmek ve yiyecek karnesine bağlayan tek ülke Türkiye değil; aynı zamanda dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi gücü olan ingiltere, öteki Avrupa ülkeleri ve ABD’de aynı politikaları harfiyen uygulamıştır. Hem krizden, hem savaştan dolayı büyük güçlükler ve yokluklar yaşayan Avrupa’da insanlar uzun süre karneyle yiyecek,elbise, petrol almıştır.

O döneme ait belge fotoğraflar paylaşıyoruz.

Sadece yiyecek değil, elbise ve ayakabı gibi öteki temel ihtiyaçlarda karneye bağlanmıştı.

inönü döneminde Avrupa’da yine elinde karne ile saatlerce ekmek ve yiyecek kuyruğunda bekleyen halk.

2. Dünya Savaşı’nın ve 1929 Global Ekonomik krizinın hüküm sürdüğü o yıllarda sadece dünyanın en güçlü devleti Ingiltere’de değil, hemen hemen bütün Avrupa’da yiyecek, içecek, petrol, ayakkabı gibi bütün temel ihtiyaçlar karne ile dağıtılıyordu.

Öteki ülkelerden Karne Örnekleri

Sadece Avrupa’dan değil, o dönem büyük bir buhran yaşayan 1929 krizinin anavatanı Amerika’dan da 1940li yıllara ait Yiyecek ve Petrol Karneleri örnekleri

Çok tuhaftır, ingiltere’den, Fransa’ya, Almanya’ya, ABD’ye o dönem dünyanın bütün büyük devletleri yiyeceği, giyeceği, petrolü karne ile dağıtmak zorunda kaldığı için ülkelerinde hiçbir zaman yargılanmadılar, eleştirilmediler. O dönemki koşullardan ülkelerini başarı ile çıkartan Avrupalı liderler hiçbir zaman karneyle, yoklukla eleştirilmemiş; ülkelerini o zor şartlardan çıkarttıkları için hep saygı duyulmuşlardır.

2: 1970LER’DE CHP DÖNEMiNDE YiNE PETROL,YAKIT, ŞEKER VE YAĞ KUYRUKLARI VARDI

Bu da hoyratça sadece CHP’ye mal edilen kuyruklu yalanlardan birisidir. Erdoğan’ın meydanlarda yıllardır yuhaladığı 1970ler’deki CHP hükümetlerinin tarihi çok kısadır. MSP ile (o dönem Erdoğan’da MSPli idi) 20 Ocak 1974’de kurduğu ortak hükümet 17 Kasım 1974’te 10 ay sürerek bitmiştir. 2. Ecevit hükümeti ( Dışarıdan milletvekili desteği ile) 5 Ocak 1978’den 12 Kasım 1979’a kadar sürmüştür.

Bahsettiği petrol, benzin, yağ, şeker gibi maddelerin yokluğu sadece CHP iktidarlarında değil, aynı zamanda Demirel’in 70ler’de kurduğu Milli Cephe hükümetleri zamanında da yaşanmıştır.

Öyle ki, Demirel’in o zamanlarda söylediği ” Benzin vardı da biz mi içtik. “ gibi sözleri ta bugüne kadar halk arasında devam edip gelmiştir.

1970ler’deki kıtlığın 2 ana nedeni vardır.

1. neden Tarihte “ Yom Kippur “ savaşı olarak bilinen Ekim 1973’de başlayan Arap – israil savaşı petrol fiyatlarını 1 yıldan kısa bir sürede 4 kattan daha fazla arttırır. Bu savaş sırasında Petrol Üreten ve ihraç eden Arap ülkeleri israil’e destek veren ülkelere petrol satmayacağını ve petrol ihracatını kısacağını açıklar. Bu gelişmelere bağlı olarak Global Borsalarda çöküşler başlar.

1973′te başlayan bu savaşın üzerine Ecevit hükümeti 1974′te Kıbrıs’a askeri harekat düzenler ve bu harekat sebebiyle büyük devletler ülkemize ekonomik ambargo koyar. Hem Arap – israil savaşları ile bir anda petrol fiyatlarının fırlaması, gelişmiş ülkelerdeki borsalarda başlayan krizler ve Kıbrıs Harekatı nedeniyle konulan ambargo ülke ekonomisinde çok büyük hasarlara yol açmıştır.

işin Türkiye’de bilinmeyen yanı, bu süreci sadece Türkiye değil, hem Avrupa hem de Amerika petrol ve temel madde kıtlıklarıyla yaşamıştır.

işte o döneme ait 1970ler’in dünyasından çok önemli belge niteliğinde fotoğraflar:

Yukarıdaki ingilizce kısımda, Washington’da bulunan bu Petrol istasyonunun 1973-1974’de yaşanan kriz sebebiyle terk edildiğini ve arada dini toplantılar gibi başka amaçlar için kullanıldığı yazılmaktadır.

Yukarıdaki resim o yıllar Portland, Oreon’da çekilmiş. Sadece randevu ile petrol satışı yapıldığını duyurmakta. 1970ler’deki Petrol krizinin dünyada yarattığı petrol kıtlıklarına dair çok çarpıcı resimlere buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Aşağıdaki fotoğrafta ise, yine 1970ler’in o zorlu yıllarında elektrik kesintisi yüzünden devlet dairelerinde mumla çalışmak zorunda kalan ingiliz Memurlar.

Ve 1940lar’da Karne kullanan Avrupa, 1974 kriziyle birlikte tekrar Karne ile petrol dağıtmaya başlıyor

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

inönülü yıllarda, büyük bir basiretle ülkeyi dünyanın en kanlı savaşından ve ekonomik krizinden ayakta kalarak çıkartan CHP, 1974 yılında da, bir yıl önce başlayan savaşa,onun akabinde başlayan krize ve Batı’nın ambargolarına aldırmayarak 1974 Kıbrıs Harekatı’nı düzenleyerek adada soydaşlarımızın can güvenliğini sağlamıştır.

O dönem Ecevit’ini eleştiren Erdoğan ise, kendi iktidarı döneminde Kıbrıs’ı Annan planı dahilinde geri vermek için uğraşmış, Rumlar’ın Annan Planını reddetmesiyle Kıbrıs, elden çıkmaktan kurtulmuştur. Enerji konusunda herkesin bilmesi gereken husus şudur. Türkiye yapısal olarak ithal enerjiye bağımlı bir ülkedir.

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de, enerjide dışa bağımlılık yüzde 69 civarındaydı, 2010’da bu oran yüzde 73’u gördü. Türkiye doğalgazda yüzde 98, petrolde ise yüzde 92 oranlarında dışa bağımlı. Bu tablodan çok net anlaşılacak durum şudur. 1970ler’deki gibi bölgemizde yaşanacak bir savaş ya da kaos %80’nin üzerinde yabancı kaynaklara bağımlı ülkemizi anında 1970ler’deki petrol, şeker, un, yağ kuyruklarına geri götürecektir. 1970ler’deki Global krizi CHP’ye yükleyip durmadan eleştiren AKP’nin benzer bir durumun tekrar yaşanabileceği koşullar için ciddi hiçbir alternatifi yoktur.

3 : CHP VE iSKi YOLSUZLUĞU

AKPliler’in yıllardır takıntı bir şekilde durmadan vurguladığı iSKi Olayında, aslında AKP’ye verilen çok büyük bir ahlak dersi vardır.

Her şeyden önce iSKi Olayı CHP değil, SHP döneminde ortaya çıkmıştır. Ancak siyasi bir miras olarak faturası hep CHP’ye kesilmiştir. Bunu normal görelim. O dönem CHPliler, SHP’de siyaset yapıyordu.

Ama burada normal olmayan bir durum var. AKP, yeni kurulan bir parti olarak geçmişte hiçbir partinin enkazını sahiplenmiyor. O partilerin yolsuzluklarıyla kendini ilintilendirmiyor. Ama çok ilginçtir siyasi mirasına gelince kendisini bir ANAP, DP gibi görüp Özal’ın ve Menderes’in siyasi mirasını misyonu yaptığını söylüyor.

Gelelim iSKi dönemine… AKPliler’in büyük çoğunluğu o dönem ANAP’ta siyaset yapıyordu ve Özal’a destek verdiler. Bunu gururla söylerler hep. ANAP’ın iSKi’yi defalarca katlayacak “ Hayali ihracat “ vurgunlarına ve Özallar’ın Prenslerinin, Papatyalarının yolsuzluklarına niye sahip çıkmıyorlar?

Özal’ın yaptığı köprüyle övünüp, hayali ihracat dosyası ile yüzü kızarmamak nasıl bir ahlak?

Daha sonra iSKi davası sorumluları AKPliler’in o dönem “ CHPlilerin elinde” olduğunu söyledikleri mahkemelere çıkartılarak yargılanmış suçlular hapis cezaları almış, paralar hazineye iade edilmiştir.

Dönemin iSKi müdürü Ergun Göknel bugün zor koşullarda eski bir eşinden kalan emekli maaşı ile yaşamaktadır.

Soruyoruz…

AKP’nin ta istanbul Belediyesi’ndeki büyük yolsuzluklarından, Deniz Fenerinden ve son zamanlarda insanların midesini bulandıran milyarlarca dolarlık organize vurgunlarından kim yargılandı?

Evet, SHP döneminde iSKi Olayı oldu.

Sorumluları mahkemelerde yargılandı cezalandırıldı. Kimse lobi operasyonu gibi senaryo yazmadı. Sözen örnek bir davranışla olayın incelenmesi için içişileri bakanı’ndan en iyi müffettişleri talep etti.

CHPliler’in gösterdiği bu samimi ve medeni davranışı niçin gece gündüz CHP’ye iSKi yüzünden saldırıp, iSKi’nin yanında milyon kat daha büyük kendi yolsuzluklarına gelince yüzlerce senaryo yazan AKPliler gösteremiyor?

4 : CHP DÖNEMiNDE iSTANBUL’U ÇÖP GÖTÜRÜYORDU… NURETTiN SÖZEN’iN ISTANBUL’A HiÇBiR HiZMETi OLMADI…

SHP’nin Belediye yönetiminde bir dönem işçi grevi yüzünden istanbul’da çöpler toplanmadı. AKP bunu genelleştirerek SHP dönemi hiç çöp toplanmadı gibi bir algı yarattı. SHP döneminde asla taşeron işçi kullanılmamış, belediye işçilerine sendika, grev, toplu sözleşme gibi sosyal haklar sonuna kadar verilmişti.

Nurettin Sözen, “ Önce insan “ diyerek o dönem işçiler ile toplu sözleşmeler için görüşmeler yapmış, ancak bazı aksilikler çıkmıştı. Görüşmeler sırasında yaşanan tıkanıklık belediyenin çöp toplama hizmetlerini engelledi ve kentte çöp sorunu başlattı.

Müzakereler sonucunda Belediye işçileri belki de istanbul belediyesinin tarihinin en rekor zamlarından birisini aldılar. Sözen işçilere enflasyon oranının üstünde ektradan %10 refah zammı vermişti.

Daha sonra belediye yönetimini alan Tayyip Erdoğan ve sonrasındaki AKP ekibi, belediye işçilerini tutmak ve onların sosyal haklarını korumak yerine taşeronlaştırmayı hızla arttırarak, belediyelerde hiçbir sosyal ve özlük hakları olmayan taşeron işçi sistemine geçtiler.

Sözen, işçi ve Emekçi haklarına saygının kurbanı olmuştu.

Sözen’in en büyük talihsizliği, yönetimi boyunca Türkiye’nin en kurak yıllarından birisini geçirmesidir. Daha önceki yönetim zamanında ciddi hiçbir yenilenme yapılmayan su taşıma sistemlerine ve alt yapısına Sözen büyük kaynak aktarmak zorunda kalmıştır.

Her dönem kötü adam gösterilip linç edilen Sözen, AKP’nin gururla sunduğu birçok projeyi başlatan adamdır.

istanbul’da Metro’yu ilk düşünen ve başlatan adam Sözen’dir.

Taksim- Şişli- Yeni Levent arasındaki 14 km’lik Metro’nun bizzat 10 km’si Sözen tarafından yapılmıştır.

istanbul’un su sorununu çözmek için Istıranca’dan su getirecek regülatörler ilk Sözen zamanında yapıldı. Melen projesini o ihale etti.

istanbul’un eskiyen Kanalizasyon, Su gibi alt yapılarına büyük yatırımlar yapıldı.

istanbul’a ilk Doğalgaz’ın 1992 yılında Kadıköy’de Sözen tarafından verildiğini biliyor musunuz?

” istanbul aşığıyım “ diye geçinen Tayyip Erdoğan, istanbul’un silüetini bozan binalar için bir çocuk gibi “ küstüm “ açıklaması yapmıştı.

Benzer bir olay Sözen zamanında yaşandı. Sözen kamuoyunda çok tartışılmasına rağmen istanbul’un silüetini bozuyor diyerek Park otelin ekstra 20 katını hiç düşünmeden yıkmıştı.

5 : KILIÇDAROĞLU SSK’YI BATIRDI, RAHŞAN AFFI iLE KURTULDU

Bu da AKPliler tarafından dilden düşmeyen kara bir propagandadır.

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir. SSK, bakkal dükkanı ya da holding değildir. Kar değil, hizmet anlayışına dayanır. Birçok ülkede SSK’lar zarar eder ve finansmanı kamu bütçesinden sağlanır.

AKP zihniyetinin mantığıyla olayı ele alalım ve kar etmesi gerektiğini düşünelim. SSK’nın genel politikalarını müdürü değil, iktidar belirler. Eğer ortada zarar ya da bir başarısızlık varsa iktidar partilerinin politikalarını uygulayan bürokrat yöneticiler değil, iktidar partisi bizzat sorumludur.

Kılıçdaroğlu 1992 -99 SSK Müdürlüğü döneminde çoğunlukla AKPliler’in o dönem oy kulandığı ANAP, DYP gibi partilerle çalışmıştır.

Gelelim AKP yönetimindeki SGK’ya..

“2014 yılında sosyal güvenlik kuruluşlarının toplam gelirleri 174,4 milyar lira, toplam giderleri 196 milyar lira ve gelir-gider açığın ise 21,6 milyar lira olacak. GSYH’ye oran olarak da gelirleri yüzde 10,15, giderleri yüzde 11,40 ve açığı yüzde 1,26 olarak gerçekleşecek.

Yani SGK’nın 2014 yılı bütçesindeki zararı 21,4 milyar TL oldu. Bu da Başbakan Erdoğan’ın SGK performansı.

Başka söze gerek var mı? “

AKP’nin SSK propagandasının bir başka zehirli yüzü “ Rahşan Affı ile Kurtuldu “ Yalanı O dönem SSK’yı dolandırmak suçundan açılan bir soruşturma dosyasında Kılıçdaroğlu da vardı. Ancak yargılanan ya da sanık olarak değil, kendisinden bilgi alınan “ ifade sahibi “ olarak yer alıyordu. Dosya daha sonra Rahşan Affı ile kapandı.

Yolsuzluğun ya da Rahşan Affı’nın Kılıçdaroğlu ile bir ilgisi yoktur.

Huzurlarınızda Rahşan Affı’nın Gerçek Yararlananı

Tayyip Erdogan’ın tam 3 büyük Yolsuzluk Dosyası Rahşan Affı ile kapatılmıştır.

Akbil, iSKi ve iGDAŞ gibi “Ağır Ceza Mahkemesi”nde görülen davalar ise hala Erdoğan’ın dokunulmazlığının kalkmasını bekliyor.

kaynak (bkz: https://odatv.com/akpnin-...e-curuyor-1903141200.html)

bim de satılan suda eriyen helal kıyma

konyalı bilim adamları tarafından laboratuar ortamında(!) icad edilen suda eriyebilme özelliği(!) olan helal(!) kıymadır.
https://streamable.com/2ye5e

ümmedimiz bu kıymayı ister yemeklerde tüketebilir, isterse suyla karıştırarak çorba yapabilir.
valla müthiş buluş gerçekten.
helal olsun akebeye ümmedimize neler yediriyor.

pilavı kaşıkla yiyen görgüsüz ayı

Pilavı çatal bıçakla pirinç tanelerini tek tek ortadan ikiye keserek yiyeceksiniz görgüsüz ayılar.

zamanın dördüncü boyut olmadığının ispatı

Yani şimdi bu hususa ilişkin konuşurken rahat olmak çok mümkün değil ama zamana dördüncü boyut derken kastedilen aslında 3 uzamsal boyut+ 1 zamansal boyuttur.

En basit şekilde şöyle örneklendirilebilir. Bir küp karton içinde olduğunuzu düşünün. Herhangi bir noktasında duruyorsunuz. Aynı anda diğer noktasında neden duramazsınız? Çünkü zamansal boyuttan dolayı. Veya o noktadan kalkıp başka herhangi bir noktada durdunuz. Önceki konumuzla aranızdaki farkınız zamansal boyuttur.

Zaman boyutu derken aslında direkt olarak en, boy ve derinliğe ek olarak bir boyuttan bahsetmiyoruz. Bunlar uzamsal boyutlar. Zaman boyutu kendi başına zamansal bir boyut. Yani başka bir zamansal boyut da pekala olabilir 3 tane uzamsal boyut olduğu gibi. X1, y1, z1 derken oradaki 1 işte. Başka bir belirtmede x2, y2, z2 iki deriz. Bu farktır.

Buradan birçok şey çıkartılabilir. Ben zamanın kendi başına bir varlığı olduğunu düşünmüyorum. Bu yavan bir ifade olsa da. Zamandan söz ederken zamanı tekil olarak değil daima "bir şeyin zamanı" olarak görmeliyiz. Yani zaman değil, bir şeyin zamanı.

yeni yıl sabahı milli piyango çıkarsa

görsel

Sanırım iki parmak arası bir parmak resmine benzeyecek,

Gerilen sinirler,
devletin ulvi kurumuna sövecek,

Asabiyet yatış yapmaya ikna edilecektir..!

Rumuz:

"Biliyor musun, o da satılık"

netflix vs dizibox

Elbette dizibox alır.
Biz de bilirdik danaya girer gibi kankalarımla ortak hesap açıp sanki daha geçen aya kadar her yanı poker ve bahis reklamlarıyla kaplı dizi sitelerinde ekranı dona dona dizi izlememiş gibi artiz artiz davranmayı.

Ama ben geldiğim yeri unutmayı sevmiyorum. Neysem oyum aga. La casa de papelden önce netflix'in varlığından haberiniz yoktu şimdi burada sanki yılların dizi aşığı gibi davranmayı kesin pls.

Netflix'in modası geçer geçmesine de dizibox baki kalacak. Kalp dizibox.

türkiye nin bir dönem komünizmin eşiğinden dönmesi

Faşizmin içinde boğulduğumuz şu günlerde diyorum ki keşke yalancıyı *ikselerdi.
Ayrıca 80 öncesini sen nereden biliyorsun velet? O dönemde puştlar solcuları katletti. Komünist yaftası yapışırdı hemen solcu kesime. Sol gidince ortalık ikiyüzlü, sahtekar, allah ile aldatan sağcı kesime hibe edildi. Türkiye hiçbir zaman komünizmin eşiğine gelmedi ama faşizmle boğuluyor. Solu rahatsız edici bulan ibne Amerika nedense bu dinci yobazları çok sevdi. Artık birkaç zaman sonra rahatsız olup demokrasi getirmeye gelir orospu çocukları. Siz de oturup solcuların komünist olduğundan söz Edip ABD daşşağı yalarsınız artık.

kemalizm cemaati kapatılsın

türkan saylan'ın darbe yaptığına şahit olmadım.
ya da çydd'de tecavüze uğrayan çocuklara.

15 temmuzda doğan çocuğa isim önerileri

darbesu.