bugün

entry'ler (39)

yazarların terk ediliş hikayeleri

bundan 1 yıl önce, hatta bir yıldan da uzun süre önce tanıştığım bir adam vardı. o terk etti beni ilk kez. hayır ilk terkedilişim değildi doktor ama tek can acıtanı oydu. tanıştıktan 6 ay kadar sonra peşimde koşturmaya başladı. mesaj attı. aradı. buluşalım dedi. iyi tamam dedik, buluştuk. bana değer verdiğini benimle bir şeyleri yaşamak bir şeyleri paylaşmak istediğini söyledi açık yüreklilikle. çok mutlu oldum çünkü ben de ondan biraz enerji alıyordum. tabii o bunu bilmiyordu. bir hafta boyunca sürekli buluştuk. çay kahve içtik, şarap içtik. konserlere gittik. ben yavaş yavaş sevmeye başlıyorum adamı tabii. o da bana seni seviyorum diyor. nasıl mutluyum ama. sonunda aşkı bulmuşum falan diye düşünüyorum. sürekli birlikte geçen bir haftadan sonra seviştik. biraz erken oldu ama ikimiz de alkollüydük. sonra sarılıp uyuduk. her şey harika gidiyordu. ben hep sevdim sevilmedim seveni sveemedim modunda olduğum için bana değer veren ve benim değer verdiğim birisi karşıma çıkınca çok mutlu olmuştum.
sonra film gösterimlerine gittik, el ele tutuşuyorduk. bana seni seviyorum diyordu. kitap okuyorduk birlikte. sonra bir gün buluştuğumuzda bana sana bağlanmaya başlıyorum dedi. mutluydum. ben de ona bağlı hissediyordum çünkü kendimi. damarımda alev alev aşk ateşi yanıyordu a dostlar. sonra, o günün akşamında ben kimseye bağlanamam deyip benden ayrıldı. ben sana iyi gelmiyorum dedi. seni sevmiyorum zaten dedi. canım derken bile numara yapıyorum dedi. niye bana yazdın, niye benimle buluştun o zaman dedim, mantıklı bir cevap veremedi. beni durakta ağlarken bıraktı ve gitti. bilmiyorum bir gün bu sözlüğe yolu düşer de görür mü yazdıklarımı. ama görse de kendisinden bahsettiğimi anlayacağını sanmıyorum. zira o çoktan unuttu. o çoktan unuttu birlikte geçirdiğimiz günleri, ayları, yaşadıklarımızı. benden hemen sonra başka kadınlar girmiş hayatına. onlara da seni seviyorum demiştir belki. bilmiyorum. ama ben tüm şerefsizliğine ve yalancılığına rağmen onu hala seviyorum galiba. hala şefkat ve sevgi besliyorum ona karşı. onun bana, seni seviyorum derken bile beslemediği kadar büyük bir şefkat.

islam cinsiyetçi bir dindir

Sadece cinsiyetçi değil homofobik, transfobik ve heteronormatiftir. O zamanın arap toplumuna göre ilerici görüşler/ilerici kurallar? var islamda evet, ama 2016 yılına baktığınızda diğer tüm dinler gibi dünyanın gerisinde kalmış bir dindir. Arada açıp okuyorum gerçekten güzel yararlı şeyler de yazıyor. Ama cidden cinsiyetçi ya. Üstelik iyi insan olmak için falan bir dine ihtiyaç duymak acizliktir. Azcık materyalist olun.

pyd

PKK ile benzer özellikler taşır. Pkk (Partiye Karkeren Kurdistan/Kürdistan işçi Partisi) HPG ve yja star olmak üzere iki silahlı kola ayrılır. Yja star yalnızca kadınlardan oluşur. Dağda yja starın içindeki kadınlar hpgli erkeklere toplumsal cinsiyet, kadın mücadelesi, jineoloji başlıklarında eğitim çalışması yaparlar. Pkk'nin amacı demokratik konfederalizmi başta kürt illeri olmak üzere tüm türkiye coğrafyasına yaymaktır. Pkk tam olarak sosyalist bir örgüt değildir çünkü önceliği işçi sınıfının/proleteryanın diktatörlüğü ele alması değil kürt halkının özgürleşmesidir. Pkk ulusal bir sorun için mücadele eder, sınıf mücadelesi vermez. ve bu ulusal sorun kapitalizmin sınırları içinde de çözülebilir. PYD ise Suriye'de faaliyet yürütür ve silahlı kolları YPG ve YPJ olan Suriye'de IŞiD adlı barbar tecavüzcü cihatçılara karşı savaşan halk ordusudur. Ypj yalnızca kadınlardan oluşur. Ypjli savaşçılar aynı şekilde kadın mücadelesi de verirler. Suriye topraklarında kadınları tecavüzden, erkekleri öldürülmekten koruyan halk koruma birliğidir PYD. Mit tırlarından ışide silah gönderilmesinin ardından ışide karşı savaşan pyd'nin türkiyeyi muhattap alıyor olması beklenemez. Ayrıca şunu da belirtmek gerek, ypg ve ypj olmasa ışid çoktan türkiyeye girmişti. Ki zaten amed suruç ankaradan da görüldüğü üzere çoktan girmiş durumdalar fakat gerçek bir savaş daha başlamış değil. Işidi tutan güç pyd'dir. Bir terör örgütü varsa o da Işid'in kendisidir, pyd değil.

başkanlık sistemi

Diktatörlüğün bir sistem halini alıp legalize olmasına yol açar.

ıssız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey

Bunu niye kimse söylememiş bilmiyorum. 2si erkek biri kadın 3 kişiyi alırım tabii ki yanıma. Ademle havva gibi çoğalır ordan yürürüz.

ilişkide bir kadının hoşuna giden davranışlar

Kadından kadına değişir. Ama genelde kötü davranılıp ilgi görmeyince dünyanın en vasat adamı olsanız bile gözümüzde büyütüp peşinizden koşuyoruz.

10 cm ekleme hakkı verilse eklenecek yer

Saçlarım. Omuzlarımın biraz altındalar şu an. Kısayla uzun arası tuhaf bi yer. Uzayana kadar bu saçma sapan boyda takılı kalmasındansa ekleyin 10 cmi ben de kurtulayım.

cinselliğin tarih

Foucault'ın üç ciltlik kitabıdır.

sevgili yalanları

her gün tavşan gibi 3 öğün sevişmenize rağmen sizden gizli mastürbasyon yapması olabilir.

şofben

şofben var babamın evinde. Böyle saçma bir sistem yok arkadaş. Duş başlığını takmışsın saçları şampuanlıyosun birden buz gibi su akmaya başlıyor. Herifin evine geleli 2 hafta oldu her gün duş almama rağmen koktum. Normalde yarım saat duş alan keselenen liflenen ben saçlarım köpüksüz çıkabildiğime dua eder oldum. Ocağın soğuğunda saçlarım köpüklü duştan çıkıp aşağı inip üstümü değiştirip suyun ısınmasını bekliyorum. Çok sinirliyim sözlük. indiricem şimdi şofbeni.

ermeni soykırımı

Talat Paşa ‘Ermeni sorunu’ dediği meseleyi Ermenileri ortadan kaldırarak çözme kararını veren kişidir. Emirleri veren odur, kanunları çıkaran odur. Talat Paşa ve hükümeti, Ermenilerin Anadolu’dan tehcir edilmesini emretmiş, sonra buna ‘iskan’ demiştir. Ancak insanları yiyecek, tıbbi malzeme vermeksizin yüzlerce kilometre ötedeki çöllere göndermiştir.

Hukukçu Geoffrey Robertson, “ölüm yürüyüşleri” olarak tanımladığı "tehcir"de yani zorla sürgünde, çoğu kişinin öleceğinin çok iyi bilindiğini savunuyor. Robertson, Ermenilerin toplama kamplarına gönderildiklerini ve buralarda tifüse yakalanarak öldüklerini söylüyor ve “Bu nedenle Talat Paşa’ya Osmanlı’nın Hitler'i demek yerindedir. Neticede Hitler de insanları toplama kamplarına gönderdiği ve önemli sayıda Yahudi’yi öldürdüğü için sorumlu tutulmuştu” diyor.

Mehmet Talat Bey (1874 - 1921), 1910’lu yıllarda Osmanlı siyasetinin baş aktörlerinden biriydi. 1917’de Sadrazam makamına ve paşa unvanına erişti. Bu, eski bir postane memurunun, Osmanlı imparatorluğu’nda sultandan sonraki en üst makama olağanüstü bir şekilde yükselişi anlamına geliyordu. 1908 Jön Türk Devrimi öncesinde, Selanik-Makedonya’da bir posta memuru olarak çalışan Talat, ittihat ve Terakki Cemiyeti (iTC) adıyla bilinen ve II. Abdülhamid’i devirmek için kurulan gizli ağın lideri olarak öne çıkmaya başlamıştı. Muhalif örgüt iTC’yi ilgilendiren sadece Hamid despotizmi değil, aynı zamanda Makedonya meselesiydi. iTC’nin gözünde bu mesele, Avrupalı güçlerin içişlerine müdahale tehlikesi ve Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahip olan bu bereketli toprakların kaybedilme kaygısı demekti.

1913’ten itibaren partinin güçlü adamı ve yeni Dahiliye Nazırı olan Talat, Küçük Asya’da Müslümanların ve Türklerin lehine bir demografik ve ekonomik dönüşüm planladı ve uygulamaya koydu. Talat, böylece bir toplum mühendisi ve Almanya Büyükelçisi Metternich’in 7 Aralık 1915’te Şansölye’ye yazdığı mektubunda belirttiği gibi ‘Ermenilere yapılan zulmün ruhu’ oldu. Talat’ın Hıristiyanlık karşıtı siyaseti öncelikle, 1914 Haziran’ında Ege kıyılarından kovulan ve yerlerine Balkan muhacirlerinin yerleştirildiği sayıları 150 bini bulan Rumlara yönelik oldu. Ardından I. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarından itibaren Ermenileri ve Süryanileri hedef aldı. 1915’teki Ermeni Soykırımı, Osmanlı’nın toplumsal dokusunun sonuna gelindiğini ve saltanatın kaldırılmasını 1922’den çok daha önce haber veriyordu.

iTC’nin diğer güçlü adamı Enver ve beraberinde Talat, Temmuz 1914’te yaklaşan genel savaşa hemen dahil olmanın yollarını arıyorlardı.

Doğu ve Batı cephelerinde itilaf Devletleri’nin tehdidi altında bulunan ama Alman generallerin yönetimindeki Gelibolu ve Çanakkale savunmalarında elde edilen başarı nedeniyle güven kazanmış olan Talat, 24 Nisan 1915’te Ermeni karşıtı aşırılıkçı siyasetini başlattı. Anadolu’daki Ermenilerin isyan ettiğine yönelik stratejik yalan, Ermeni aydınlarının yok edilmesini, insanları ölüme sürükleyen tehciri ve Ermeni mülklerinin gaspını haklı göstermeye hizmet etti.

Yenilgiden sonra eski Sadrazam Talat, milliyetçi iT hareketinin eski lideri Mustafa Kemal’le bağlantısını sürdürerek, Berlin’e sığındı. Talat, Mart 1921’de bir Ermeni tarafından intikam amacıyla öldürüldü. Türkiye Cumhuriyeti adı altında, Talat’ın emrindeki kamu görevlilerini büyük ölçüde yerinde tutarak ‘Türk Yurdu’nu hayata geçiren ise Mustafa Kemal’di. Kemalizm öncesi Türkiye’nin babası olarak Talat, 1913’ten sonra, siyasal islam’la açık ittifak halindeki Türk milliyetçiliğini temsil ediyordu. Bu, ondan sonra gelen Kemalizm ile ayrışıyordu. Talat, sınıf savaşını etnik-dinî savaşla karıştırıp, aynı zamanda Türkçülük gibi emperyalist bir miti benimseyen sağcı bir ihtilalciydi.

Ermenilerin kaderi de Alevilerinkinden, Kürtlerinkinden farklı değil, ister din ister etnik olarak fark etmiyor, ne olursanız olun bu topraklarda kendinden başkasına zulüm olmuştur.

Edit: milliyetçilik yaptığımı söyleyecek olursa, Amasyalı bir türküm. Bu toprakların tarihiyle yüzleşmek, lise tarih kitaplarında anlatılanlar dışında bir şeyler okumak size çok şey kazandıracaktır. Soykırımla yüzleşmek, hayatla barışmaktır.

Kaynak: BBC, jiyan.org, AGOS

partizan

ibrahim Kaypakkaya'yı önder olarak benimsemiş Maocu oluşumdur. Alanlarda genelde Ydg (yeni demokrat gençlik) ile birlikte boy gösterirler.
Ayrıca geçen seneki 8 Mart'a yalnız katıldığımda partizanın yanında yürümüş olmama rağmen kimse sen hayırdır? gel Örgütleyelim seni demedi. Çok kırgınım.

kürt sorunu

Bir tarafın teröristi, diğer tarafın kahramanıdır. Türkler, Kürtlerin neden pkk halktır, halk burada sloganı attığını anlayana kadar çözülmeyecek sorundur.

kadın mastürbasyonu

görsel
evet, penis mi lan o? dediğiniz şey klitoris. evet.

kadın mastürbasyonu

Ergenliğe girip de orgazm olmamış kadın yoktur. Kendini tutup mastürbasyon yapmasa/yapmak istemese bile uykusunda ya da fark etmediği bir anda her kadın orgazmı yaşamıştır. Ki kadınların mastürbasyon olduğunu bilmeden yaptıkları bu mastürbasyon ergenliğe girmemiş bazı kız çocuklarında da görülebilmektedir. Orgazm olmak için klitorisin ya da vajinanın uyarılması gerekmektedir. Dolayısıyla her kadın hayatında en az birkaç kez farkında olarak ya da olmayarak kendini uyarmış/mastürbasyon yapmıştır. Bakire kadınların tercih ettiği klitoral uyarılma erkek mastürbasyonuna benzer. Fakat ondan iki, üç kat daha rahatlatıcı ve güçlü bir orgazm yaşatır. Klitoral uyarılmaya bağlı kalıp vajinaya geçemeyen kadınların çocukluk evresinden çıkamadıkları ve sekste çocuksu kaldıkları gibi iddialar vardır. Ayrıca klitoral uyarılmanın testesteron hormonunu arttırarak kadının ilgisini kadınlara çekeceğini söyleyenler de vardır. Şimdi bu iki iddiayı açıklayacağım size:
Klitoris erkeğin penisinin kadındaki karşılığıdır. Klitoris kadının dölyolunun üstünde gördüğünüz bir noktadan ibaret değildir. O nokta, buzdağının en üst kısmıdır. Altında bir erkeğin penisinin uzunluğunda, hatta bazen daha da uzun bir kadın organı bulunmaktadır. Klitoris uyarılınca sertleşir. Pelvis Kasları kasılmaya başlar. Klitorisin uyarılmasıyla vajina ıslanır ve kadın penetrasyona (vajinal ilişkiye) hazır duruma gelir. Peki sorumuz şu, vajinal uyarılmayla klitoral uyarılmanın farkı nedir? Vajinal uyarılma yaşayan kadınlar daha mı "kadındır?" Birinci iddiaya göre, klitoral uyarılmayı çok sık gerçekleştiren ve vajinal uyarımayı yaşamayan kadınlar cinsel olarak olgunlaşamıyor. Burada klitoral orgazm ve vajinal orgazm karamlarını irdelememiz gerek. Kadın orgazmının klitoral ve vajinal olarak ayrılmasının nedeni nedir? Klitoris ve dölyolu ayrı uzuvlardır evet. Fakat bu uzuvlar yoluyla gerçekleştirilen orgazm neden birbirinden farklıdır? Klitoral orgazm kadına tam bir doyum sağlamaz. Bağımlılık yapma olasılığı yüksektir. Vajinal orgazm ise tam bir doyum sağlar ve hatta libidonun düzene girmesine yardımcıdır. Fakat klitoral yolla kendini uyaran, vajinal orgazmı yaşamayan kadınların çocuksu kaldığı iddiası kesinlikle asılsızdır. Çünkü vajinal orgazmda da, klitoral orgazmda da işin sonu klitoriste biter. Vajinal orgazm yaşayan, erkek uzvuyla ya da vibratörle penetrasyon yaşayan bir kadın aslında yine klitoral orgazmda olduğu gibi klitorisin uyarılmasıyla orgazm olmuştur. Çünkü yazının başında da söylediğim gibi, klitoris dallı budaklı bir uzuvdur, gördüğünüzden çok daha fazlasıdır. (Aşağıda klitorisin görmediğiniz kısmını görebileceğiniz bir görsel var. Oraya bakarsanız daha iyi anlaşılacaktır.) Dölyoluna giren bir cismin kadını uyarması, o cismin klitorisi uyarması yoluyla olur. Fakat klitoral orgazmdan farkı, Klitorisi uyarırken aynı zamanda vajinal duvarları da uyarır. Vajina içine değer. Bu da kadına klitoral orgazmdan daha fazla ve doyurucu bir haz verir.
Gelelim klitoral uyarılmanın erkek orgazmına benzerliği yüzünden kadınların klitoral orgazmı çok fazla yaşamasının kadınları kadınlara yönlendirebileceği idiiasına. Her kadında sürtünme yoluyla orgazma ulaştırabilecek bir klitoris var olduğu için, her kadın, -heteroseksüel olsa bile- bir kadınla ilişkiye girerse, -dikkat edin girerse diyorum, girdiğinde değil- zevk alır. Fakat bu, bu kadını biseksüel ya da lezbiyen yapmaz. Çünkü iki kadının klitorislerini birbirine sürterek duyduğu hazzı bir kadın tek başına da yaşayabilirdi. Dolayısıyla her kadında bir adet klitoris ve az ya da çok testesteron hormonu zaten bulunmaktadır. Klitoral orgazmın kadınları lezbiyen yaptığı(!) iddiası ise kadın cinselliğüni baskı altında tutmak ve kadının kendi bedenini keşfini önlemek için uydurulmuş bir masaldır. Masallara inanmayın. Bedeninizi, neden zevk aldığınızı, neden almadığınızı keşfedin. Doya doya sevişin, doya doya mastürbasyon yapın kadınlar!

sevdim sevilmedim seveni sevemedim

Hayatın kuralı gibi bi şey. Beni seven adamın hissettiklerinin aynısını ben aylar önce başka bir adam için hissetmiştim. Kurduğu her cümleyi ben aylar önce ona kurmuştum. Ben onun saçını nasıl okşadıysam beni seven adam benim saçlarımı öyle okşuyor şimdi. Konuşurken gözlerine takılıyor gözüm bazen. içim burkuluyor. Ben de ona aynı böyle bakmıştım diyorum. Ama olmayınca olmuyor işte. Biz biraz şanssız insanlarız sanırım.

eski sevgili denince akla gelenler

Üstüne kırmızı pike atılmış bir koltuk, o koltukta saçlarını okşayışlarım, o koltukta gözlerinden, ellerinden öpüşlerim. Ve aynı koltukta umarsızca yaptığı ayrılık konuşması. Bir de Fuat Saka. Ben bunları yazıyorum ya şimdi, sen bir gün şuraya girip baksan da anlamayacaksın bahsettiğimin biz olduğunu. Çoktan unutmuş olacaksın çünkü.

eski sevgiliyle konuşmak

Uzun zamandır mesaj atmayı düşünüyordum. Bugün attım. Sanki herhangi bir arkadaşıymışım gibi konuştuk. inanın o kadar zor ki. Hele hala unutamadıysanız, hala içinizde bi yerlerde o alev sönük de olsa yanıyorsa. Aylar önce seviştiğim, el ele tutuştuğum, gözlerini öptüğüm adam bana sahte bir arkadaş muamelesi yapıyordu. Asla arkadaş olamayacağımızı bilerek.

ingmar bergman vs nuri bilge ceylan

Saçma bir kıyaslamadır. ilk entry'i giren arkadaşa katılıyorum

aşık adam sevdiğinden cinsellik istemez klasiği

Çok saçmadır. insanız, hepimizin ihtiyaçları var. Fakat şurası doğrudur, aşık adam sevdiğinden cinsellik adına, aşık olmadığı bir kadına göre daha az şey talep eder. Cinselliği uç noktalarda yaşamak istemez. Fantezi talep etmez mesela. Bunu isteyen bir adam varsa karşınızda dönüp bir sorgulayın o ilişkiyi.