bugün

entry'ler (122)

manson

son günlerde dersaneden ve body salonundan cıkmayan yazar. allah sonunu hayır eylesın.*
ha bir de unutmadan;
birinci nesil silik

gece yarisi msn zirvesi 2

(bkz: uludag sozluk msn de bulusuyoruz zirvesi)*

bateri

çalması görüldüğü kadar kolay sananların enstrumanı. zira ilk denemenizde 'ulan şu trompet olduğundan fazla mı gümbürdüyor', 'şu pedala benzeyen şeye hangi aralıklarda basmalıyım', 'bagetleri doğru mu tutuyorum' gibi sorularla kendi beyninizi davula çevirdiğiniz, bagetleri kafanızda parçalamayla sonuçlanabilecek, eğlenceli çalgı.

pitch black effects

teması duygu içerikli anlamlar taşısa da yine hırçınlığını kaybetmemiş callenish circle albümü.

gavin harte:
birkaç yıl önce berlin'de yahudi müzesini ziyaret ediyordum. bütün yahudi tarihi içindeki en etkileyici bölüm ne yazık ki soykırımla ilgili olandı. müzedeki bir oda, ziyaretçiye kamplarda tıkalı kalmanın nasıl bir şey olduğunu gösterecek şekilde tasarlanmıştı. zifiri karanlıkta; soğuk, rutubet içinde, yalnız başınıza gerçekten çaresiz bir durumda, tek ışığın çok uzakta, ulaşılmaz olduğu beton bir binada kaldığınızı düşünün. nedense bu durumun benim üzerimde büyük bir etkisi oldu. birkaç ay önce bir şiir okuduktan sonra müzeyi ziyaret ettiğim günü hatırladım. şiir, bütün enerjisini her sabah odaya giren ışık zerresi gibi küçük şeylerden alan çaresiz durumdaki bir insanı anlatıyordu. şiirde bu durum zifiri karanlık bir ortamdan aydınlık bir ortama geçiş olarak tanımlanıyordu. sonuçta fazla ışıktan etkileniyordu. 'pitch black effects' adının yanı sıra schwarzes licht parçası da bütün hikayeyi anlatıyor ve fazla ışıktan etkilenme durumu da bu çalışmada ön plana çıkıyor.

turkiye ab ye girdiginde olasi yabanci gazete mansetleri

kokoreç ne muazzam bişeymiş öyle.*

yapilan zirveler

(bkz: haydin bu pazar caya zirvesi)***

fatal

dün yapılan zirvenin taksim'e akıyoruz ayağında beraber içmekten tadına varamadığım yazarı. buradan da sigarayı azaltmasını vurguluyorum.** o kadar çok içiyor ki artık yakında o da gider.*

eve atilan kizin uyuyakalmasi

lakin kız uyuya kalmışsa eve atılamamıştır.***

chuck schuldiner

brutal vokali yaratan yüce müzisyen. şarkılarını o vokalle bile anlamamak imkansız.

no promise

taksim'e düzenlenen ani zirvede üşüdüğüm için eve döneceğimi belirterek kızdırdığım yazar. ayrıca tepkisine de hayran kaldım 'çek bakıyım fermuarını kapşonunu da ört hadi gitmiyorsun hiçbir yere' diyerek keşke bir ablam olsaydı uktesini yaşattıran insan.

schenardi

yahu bir insana gülmek bu kadar mı yakışır dediğim insan. ayrıca efendiliği örnek alınası tonton yazar abim.***

elma

onsuz zirve olur muydu dediğim dostum. zirvede de yazarlara yaklaşımlarıyla eğlenceli anlar yaşatan her görüştüğünüzde daha da mutlu olunası yazar. hem yoksa içilir miydi hiç elma çayları*

freedean

zirvenin her karesinde gülüşünü duyduğum neşe kaynağı. artık onu bu taraflara daha çok beklemekteyiz. bi de değişik bir versiyonu vardı onun witch miydi neydi*heh o işte* sanırım süpürgesi arızalandı gelseydi çok daha eğlenecektik.*

nickimicinotuzharfgerekiyormus

avrupa yakasından zirveye ilk dahil olmuş, kafa yazar.**

haydin bu pazar çaya zirvesindeki garson

ilk oturduğumuz mekanda bambaşka olan garsondur. daha sonrasında gelen müşterilere bile 'buradalar geçin siz geçin' çağrısıyla bizleri güldürmüş sevimli şahsiyet.

manson

zirvede* kuzeni dahil olmak üzere kankasını bile unutan yazar.* neyse ki affediyoruz çünkü kendisinin tee nerelerden gelen bir emaneti vardı.*

bilgehan

ortamlara ışık hızıyla ayak uyduran, sıcak kanlı yazar.

lavinya

anadolu yakasında zirve düzenlese de tekrar toplanıp gitsek dediğim yazar. Zira güler yüzü şimdiden mutlu etmekte.

to madeira

bir an olsun bile tebessümü yüzünden düşürmeyen yazar.

elma

çoğu kimse farkedemese de; o, uludağ sözlük zirvelerinin ilk kurucularından...
bir de kendisini kültür dergisine benzetiyorum ve şu zamana kadar kaçırdığım bir sayı dahi bile olmadı.*