bugün
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır11
- erkeğe ne hediye alınır23
- kanınıza rengini verir misiniz15
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır8
- uzağı göremeyen insan19
- anın görüntüsü20
- türkiyede çok abartılan arabalar24
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik14
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız13
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı22
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- sitede birine sövseniz entry 3 gün kalıyor8
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
entry'ler (73)
"seni tanıyorum. seni tanıdığımı biliyordum. seni tanıdığımı biliyordum. ama sen, sen değilsin. sen, sen değilsin. seni pencereden attık. geriye dönüşü yoktur! burası gerçekten gerçek dünya geriye dönüş yoktur!!! seni öldürdük! geriye dönüş yoktur!!! geriye dönüş yoktur! geriye dönüş yoktur!"
"utançla durdu şeytan, ve iyiliğin ne kadar kötü olduğunu hissetti.. "
repliklerinin geçtiği sahenedeki müzik insanı derinden etkilemektedir.
"utançla durdu şeytan, ve iyiliğin ne kadar kötü olduğunu hissetti.. "
repliklerinin geçtiği sahenedeki müzik insanı derinden etkilemektedir.
süper repliklere sahip bi filmidir.
--spoiler--
Tommy: Secasusw'daki banka işinde çok komik birşey oldu.. Çimlerin üzerinde yatıyordum, Adam, "Ne yapıyorsun?" dedi, "Dinleniyorum" dedim. "Burada mı? Burası park değil, plaj da değil." "Dinleniyorum!" dedim. Merkeze götürüp soru sormaya başladı. Bilirsiniz, şundan bundan. "Bize ne söyleyeceksin?" "Her zamanki gibi; Hiçbir şey" dedim. "Niye konuşayım?" Salaklar! "Hayır, bugün bana birşey söyleyeceksin" dedi. "iyi o halde söyleyeyim. Git ananı becer." dedim.. Sen dosyamı gördün Anthony, suratımı dağıttılar... Kendime gelince bir de kimi göreyim karşımda? Yine o serseri, "Şimdi bana ne söyleyeceksin?" dedi, Ben de dedim ki "Sen burada ne arıyorsun? Sana, git de ananı becer dememiş miydim?" dedim. Altına edecekti. Bam, güm, bam! Adi herifler! Bir kereliğine iri yarı biri olmak isterdim.
Henry: Çok komiksin, Gerçekten çok komiksin.
Tommy: Çok komiksin de ne demek?
Henry: Anlarsın ya, komik Hikaye, Komik adamsın.
Tommy: Yani konuşma tarzım mı? Nedir?
Henry: Hiç canım bilirsin işte, komiksin. Yani hikayeyi anlatışın…
Tommy: Nasıl komik? Komik olan ne?
Anthony: Tommy, yanlış anladın.
Tommy: Bekle, bekle Anthony. O kocaman adam. Ne söylediğini bilir. Nasıl komik?
Henry: Bilirsin, yani, Komik adamsın.
Tommy: Şu işi açıklığa kavuşturalım. Belki de kafam basmıyordur. Nasıl komik oluyorum. Palyaço gibi miyim? Seni eğlendiriyor muyum? Seni güldürüyor muyum? Seni eğlendirmek için mi buradayım? Komikle ne demek istiyorsun? Nasıl komik oluyorum?
Henry: Bilirsin, hikayeyi anlatışın...
Tommy: Hayır, bilmiyorum. Sen söyledin. Ben ne bileyim? Komiksin diyen sendin. Nasıl oluyor da komik oluyorum? Benim nerem bu kadar komikmiş? Komik olan şey ne, söylesene!
Henry: (Birden gülmeye başlayarak) Hadi oradan Tommy.
Tommy: Aşağılık herif! Neredeyse kafalıyordum! Neredeyse. Kekeleyip durdu salak. Frankie, titriyor muydu? Bazen senin hakkında endişeleniyorum Henry. Sorgulamada ötebilrsin. (Herkes gülmekten kırılmaktadır)
--spoiler--
--spoiler--
Tommy: Secasusw'daki banka işinde çok komik birşey oldu.. Çimlerin üzerinde yatıyordum, Adam, "Ne yapıyorsun?" dedi, "Dinleniyorum" dedim. "Burada mı? Burası park değil, plaj da değil." "Dinleniyorum!" dedim. Merkeze götürüp soru sormaya başladı. Bilirsiniz, şundan bundan. "Bize ne söyleyeceksin?" "Her zamanki gibi; Hiçbir şey" dedim. "Niye konuşayım?" Salaklar! "Hayır, bugün bana birşey söyleyeceksin" dedi. "iyi o halde söyleyeyim. Git ananı becer." dedim.. Sen dosyamı gördün Anthony, suratımı dağıttılar... Kendime gelince bir de kimi göreyim karşımda? Yine o serseri, "Şimdi bana ne söyleyeceksin?" dedi, Ben de dedim ki "Sen burada ne arıyorsun? Sana, git de ananı becer dememiş miydim?" dedim. Altına edecekti. Bam, güm, bam! Adi herifler! Bir kereliğine iri yarı biri olmak isterdim.
Henry: Çok komiksin, Gerçekten çok komiksin.
Tommy: Çok komiksin de ne demek?
Henry: Anlarsın ya, komik Hikaye, Komik adamsın.
Tommy: Yani konuşma tarzım mı? Nedir?
Henry: Hiç canım bilirsin işte, komiksin. Yani hikayeyi anlatışın…
Tommy: Nasıl komik? Komik olan ne?
Anthony: Tommy, yanlış anladın.
Tommy: Bekle, bekle Anthony. O kocaman adam. Ne söylediğini bilir. Nasıl komik?
Henry: Bilirsin, yani, Komik adamsın.
Tommy: Şu işi açıklığa kavuşturalım. Belki de kafam basmıyordur. Nasıl komik oluyorum. Palyaço gibi miyim? Seni eğlendiriyor muyum? Seni güldürüyor muyum? Seni eğlendirmek için mi buradayım? Komikle ne demek istiyorsun? Nasıl komik oluyorum?
Henry: Bilirsin, hikayeyi anlatışın...
Tommy: Hayır, bilmiyorum. Sen söyledin. Ben ne bileyim? Komiksin diyen sendin. Nasıl oluyor da komik oluyorum? Benim nerem bu kadar komikmiş? Komik olan şey ne, söylesene!
Henry: (Birden gülmeye başlayarak) Hadi oradan Tommy.
Tommy: Aşağılık herif! Neredeyse kafalıyordum! Neredeyse. Kekeleyip durdu salak. Frankie, titriyor muydu? Bazen senin hakkında endişeleniyorum Henry. Sorgulamada ötebilrsin. (Herkes gülmekten kırılmaktadır)
--spoiler--
burhan çaçan tarafından keşfedilmiştir.
Adaletsizliklerin en büyüğü, adil olmayip, adil gibi görünmektir.
"dost, hep önden vurur"
Hz. Ali
Hz. Ali
(bkz: bok mu var)
Kaptan: kamil dün gece yemek yedik mi ?
kamil: yedik kaptan..
Kaptan: ben çok yedim mi kamil ?
kamil: yedin kaptan..
Kamil: şu silahı da bi yağlasan diyorum..
kaptan: ne yapıcam lan yağlayıp götüme mi sokucam ?
(bkz: gemide)
kamil: yedik kaptan..
Kaptan: ben çok yedim mi kamil ?
kamil: yedin kaptan..
Kamil: şu silahı da bi yağlasan diyorum..
kaptan: ne yapıcam lan yağlayıp götüme mi sokucam ?
(bkz: gemide)
-Ben suçsuzum..
-Burda kimsenin suçu yok evlat.. burda herkes suçsuzdur!
(bkz: the shawshank redemption)
-Burda kimsenin suçu yok evlat.. burda herkes suçsuzdur!
(bkz: the shawshank redemption)
Bir zamanlar yasallığı tartışmalı kanalların birinde her sabah program sunucusu Metin Uca balık resmi eşliğinde yüzümüze vururdu unutkanlığımızı.
Her gün bıkıp usanmadan hatırlatırdı unuttuklarımızı.
Bilmem içinizde neler hatırlatıldığınızı hatırlayan var mı?
Öyle ya da böyle unutkan bir toplum olmuştuk. Zira kafalar hangi oğlanla hangi kız evlenecek, hangi gelin hangi kaynanayla takışacak, hangi ses pop star olacak diye kafa yorarken, Yasemince ölümler, Sedaca botoxlar ile uğraşıp durduk.
ibrahim'le "Asena"laştık, göbek dersleri aldık ya da kurşun seslerinde "Polat"laştık.
Hükümetleri eleştirdik, havada uçan "Anayasa" masalları ile fakirleştik, seçimler yaptık, örtülere taktık.
Gitgide zayıflayan vitaminsiz beyinlerimize bize faydası olmayan ne varsa doldurmayı adeta vazife bilerek okumaktan, irdelemekten, incelemekten uzaklaştıkça uzaklaştık.
iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini mutfak programlarındaki blenderlerde karıştırdıkça gitgide daha unutkanlaştık.
Yollarda canavarlaştıkça, trafik canavarı resimlerini panolarda aramaya lüzum kalmamıştı zaten. Her sabah yüzümüzü yıkadığımız aynalar yeter de artardı çoğumuza.
O canavar yanımız değil midir ki dövmeyi marifet sanan ve "kodum mu oturturum" sloganıyla gaza getiren bizi?
Kendimizi eleştirmeden eleştirmeyi marifet sandık hep. Hangimiz "ben olsam daha iyi yapardım" demedik ve demiyoruz?
Bir gecede hükümetler kurup, ülke sorunlarını bir hafta, bilemedin beş yüz günde halledebilecek iddialara sahip bizler değil miydik ?
Olmayan anahtarların verileceğine inanan, gidip gelişlerinde kerametler aradığımız babalardan medet uman, demokrasi, insan hakları çığlıkları atarken askere davetiye çıkaran, asarım edebiyatından beslerim ki oysun gözümü faslına yumuşak geçişler yapan, her şehidin ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" feryatları ederken, vatanı yüceltmeyi sadece nutuklarla sınırlayıp vergiler kaçıran, kaçak işçiler çalıştıran, emeğin karşılığını hak edene vermekten imtina ederken en lüks, son model yabancı marka ciplere binmeyi marifet sanan, sonra da aslanlar kesilip, mahkeme önlerinde yumurtalar fırlatan bizler değil miyiz?
Ermeniler Türkleri kesmiş zamanında ne gam ? Birilerinin bugün kestiği racon önemli.
Hrant Dink "Ben Türkleri kastetmedim, Kürtler kesti Ermenileri" demiş kime ne dert?
Göbeği açık kızların, kadınların TV ekranlarında her birinin birer Asena olması kimin umurunda? Öğrenciler öğretmeni dövmüş, yüklen Milli eğitime, at suçu birilerinin üzerine ne olur ki? Cari açık varmış bize ne, Maliye Bakanı hallediversin ama Kültür Bakanı uyursa o büyük olay.
Politikacılar her gün bir şeyler söyler benim ülkemde.
Her siyasiyi şak şaklamak ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" demek görenek, Atatürk'ün doğum veya ölüm tarihlerini bile bilmemeyi uzatılan mikrofondan duyulan heyecana bağlamak adet, düğünlerde tabanca ile insanları vurmak marifet, güçsüzü öldürüp namus temizlemek iffet, on bir ay dini, başörtüsünü yerden yere vurup Ramazan ayında aniden Müslümanlaşmak gelenek, kısa yoldan köşe dönüp, banka hortumlayıp, devleti dolandırıp sonra da üç beş fakire gösteriş yemekleri vermek bereket, olumlu ne yapılırsa yapılsın görmeyerek, reddetmek ve birçok şeyin üstüne konup kerameti kendinden görmek hikmet, önce yurtdışına kara paraları kaçırıp sonra da kendini zavallı gösterip yine yurt dışına kaçmak hicret,
Bunca marifetimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de Nobel sahibi olduk.
Bayılırız ak ve kara demeye. Hemen bölünüverdik.
Kimimiz sevindi, kimimiz efelendi, kimimiz ödül geri verilsin dedi.
Kıskananlar çatladı, alamayanlar patladı, alan ise şoka uğramış görüntüsü ile şaşkın bakışlarla biraz mahçup, biraz ürkek katılacağı Ermeni konferansını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa'nın kararını da kınadı.
Gazeteler yazdı, çizerler çizdi, TV'ler ana haber yaptı.
Sonra???
Ramazan bayramı, malum canavarın ölümlü trafik kazaları, Cumhuriyetin 83.yıl kutlamaları;
Balık hafızalı insanların ülkesinde gündem hemen değişiverdi, patlayacak yeni bir kabak bulundu adına YiMPAŞ kondu ve Pamuk da unutuldu.
Tebessüm mü ettiniz.
Eh bu da normaldir.
Güleriz ağlanacak halimize..
alıntıdır.
Her gün bıkıp usanmadan hatırlatırdı unuttuklarımızı.
Bilmem içinizde neler hatırlatıldığınızı hatırlayan var mı?
Öyle ya da böyle unutkan bir toplum olmuştuk. Zira kafalar hangi oğlanla hangi kız evlenecek, hangi gelin hangi kaynanayla takışacak, hangi ses pop star olacak diye kafa yorarken, Yasemince ölümler, Sedaca botoxlar ile uğraşıp durduk.
ibrahim'le "Asena"laştık, göbek dersleri aldık ya da kurşun seslerinde "Polat"laştık.
Hükümetleri eleştirdik, havada uçan "Anayasa" masalları ile fakirleştik, seçimler yaptık, örtülere taktık.
Gitgide zayıflayan vitaminsiz beyinlerimize bize faydası olmayan ne varsa doldurmayı adeta vazife bilerek okumaktan, irdelemekten, incelemekten uzaklaştıkça uzaklaştık.
iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini mutfak programlarındaki blenderlerde karıştırdıkça gitgide daha unutkanlaştık.
Yollarda canavarlaştıkça, trafik canavarı resimlerini panolarda aramaya lüzum kalmamıştı zaten. Her sabah yüzümüzü yıkadığımız aynalar yeter de artardı çoğumuza.
O canavar yanımız değil midir ki dövmeyi marifet sanan ve "kodum mu oturturum" sloganıyla gaza getiren bizi?
Kendimizi eleştirmeden eleştirmeyi marifet sandık hep. Hangimiz "ben olsam daha iyi yapardım" demedik ve demiyoruz?
Bir gecede hükümetler kurup, ülke sorunlarını bir hafta, bilemedin beş yüz günde halledebilecek iddialara sahip bizler değil miydik ?
Olmayan anahtarların verileceğine inanan, gidip gelişlerinde kerametler aradığımız babalardan medet uman, demokrasi, insan hakları çığlıkları atarken askere davetiye çıkaran, asarım edebiyatından beslerim ki oysun gözümü faslına yumuşak geçişler yapan, her şehidin ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" feryatları ederken, vatanı yüceltmeyi sadece nutuklarla sınırlayıp vergiler kaçıran, kaçak işçiler çalıştıran, emeğin karşılığını hak edene vermekten imtina ederken en lüks, son model yabancı marka ciplere binmeyi marifet sanan, sonra da aslanlar kesilip, mahkeme önlerinde yumurtalar fırlatan bizler değil miyiz?
Ermeniler Türkleri kesmiş zamanında ne gam ? Birilerinin bugün kestiği racon önemli.
Hrant Dink "Ben Türkleri kastetmedim, Kürtler kesti Ermenileri" demiş kime ne dert?
Göbeği açık kızların, kadınların TV ekranlarında her birinin birer Asena olması kimin umurunda? Öğrenciler öğretmeni dövmüş, yüklen Milli eğitime, at suçu birilerinin üzerine ne olur ki? Cari açık varmış bize ne, Maliye Bakanı hallediversin ama Kültür Bakanı uyursa o büyük olay.
Politikacılar her gün bir şeyler söyler benim ülkemde.
Her siyasiyi şak şaklamak ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" demek görenek, Atatürk'ün doğum veya ölüm tarihlerini bile bilmemeyi uzatılan mikrofondan duyulan heyecana bağlamak adet, düğünlerde tabanca ile insanları vurmak marifet, güçsüzü öldürüp namus temizlemek iffet, on bir ay dini, başörtüsünü yerden yere vurup Ramazan ayında aniden Müslümanlaşmak gelenek, kısa yoldan köşe dönüp, banka hortumlayıp, devleti dolandırıp sonra da üç beş fakire gösteriş yemekleri vermek bereket, olumlu ne yapılırsa yapılsın görmeyerek, reddetmek ve birçok şeyin üstüne konup kerameti kendinden görmek hikmet, önce yurtdışına kara paraları kaçırıp sonra da kendini zavallı gösterip yine yurt dışına kaçmak hicret,
Bunca marifetimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de Nobel sahibi olduk.
Bayılırız ak ve kara demeye. Hemen bölünüverdik.
Kimimiz sevindi, kimimiz efelendi, kimimiz ödül geri verilsin dedi.
Kıskananlar çatladı, alamayanlar patladı, alan ise şoka uğramış görüntüsü ile şaşkın bakışlarla biraz mahçup, biraz ürkek katılacağı Ermeni konferansını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa'nın kararını da kınadı.
Gazeteler yazdı, çizerler çizdi, TV'ler ana haber yaptı.
Sonra???
Ramazan bayramı, malum canavarın ölümlü trafik kazaları, Cumhuriyetin 83.yıl kutlamaları;
Balık hafızalı insanların ülkesinde gündem hemen değişiverdi, patlayacak yeni bir kabak bulundu adına YiMPAŞ kondu ve Pamuk da unutuldu.
Tebessüm mü ettiniz.
Eh bu da normaldir.
Güleriz ağlanacak halimize..
alıntıdır.
Ahmet kayanın mezarının taşınmasına gerek yok.. Ahmet kaya ölmedi ki, bıraktığı onca eseri ve şarkılarıyla hala yaşıyor. Hayattadır. Ölüm öleni son tanıyanın da ölmesiyle gerçek ölüm olur.
Ölüdür artık o sizin için, ne arkadaş olur ne dost ne köy ne de kasaba. bi yerlerde yaşadığını bilmek ve hayattan zevk aldığını düşünmek çıldırtır insanı..