bugün

entry'ler (37)

kadınları anlamak

çok kolaydır, sadece birazcık çaba gösterip ufacık ayrıntılara dikkat etmek gerekmektedir. yoksa kadını ve ne demek istediğini anlamak çok kolaydır.

Sema Maraşlı'nın "Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz"
kitabından...

BÜKÇE=KADIN DiLi

Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir
baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde
yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin
vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. iş
yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini
dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz
kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.
Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben.
Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar.
Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten
sonra konuya giriyorum.

Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı
konularda yol yordam göstermem gerekiyor.

Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden
bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!

-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri
biliyorum artık.

-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok
bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim.
Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.

Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi.
Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.

-Kaç dil biliyorsun oğlum sen?

-ingilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil
oluyor.

-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin
adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna
"kadın dili" de diyebilirsin.

Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi
küçük bir gamzesi var, o ortaya çıkıyor.

-Kadınların ayrı bir dili mi var?

-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla
yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili
bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu
olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.

iyi de niye Bükçe?

-Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri
sözü net söylemezler. Eğip bükerler; onun için dilin
adını "Bükçe" koydum.

-"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu
gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin,
biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu
dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek
bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu
anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan
zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli
Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın
hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni
seviyorum" un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince
seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence
kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar,
söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar?

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları
için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından
sözlerini de dolaylı söylüyorlar. ikincisi, kadınlar
dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için
onların iletişim yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler.
Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun
bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen
anlıyorlar. işin kötüsü kendileri leb demeden
leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri
gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta
bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar.
"Niye leb demek zorunda kalıyorum da o
düşünmüyor?" diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz.
"Niye düşünmedin?" diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince
düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler
gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi
düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi
değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz
böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun
için buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz
erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu,
Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken
sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise
aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün bir elbise
aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı
çıktığı -ndan başlar, kaç mağazaya gittiğinden,
almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda
gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı
pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla,
"Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes."
demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir.
ister öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de.
iki durumda da "seni sevmiyorum" demiş
olacaksın.

-Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle
"kısa anlat" demenin?

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman
sevilmediklerini düşünürler.

-Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir.
Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz
erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve
gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye
çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek
gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.

-Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem
gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de
"Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir
kaç saat surat astı. ";Neyin var?" diye sordum.
"Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata
yaptım?

-"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini
orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır.
"Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin
ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili,
giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru
soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza
eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün
"Hayatım sen zaten Çok güzelsin, kilo vermeye falan
bence ihtiyacın yok." deseydin, günün zehir
olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır
mıyım?" derse sakın ;Evet, biraz" falan deme
"Hayır" de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her
giydiği yakışır ve her kadının annesi bir
hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa
yapsınlar.

-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin.
Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi
eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu
kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için "Biraz
cimri." demiştim. Hala "Sen benim annemi
sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında
gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini
çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi
imaları anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek
istiyorsun?" diye asla yüzüne vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli
etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni
iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?"
Diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime
batırmışım gibi yapacağım.

-Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni
aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu.
Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk
yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben
hemen anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel,
yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım
ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.

-Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine
çıkmıştık.

-Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir
kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü
diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor
olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan
"Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir
şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir
yiyelim" demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını
rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. illa Bükçe
anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de
anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama
istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne
dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever
biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner
yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu
düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette,
düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.

-Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın
konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun
var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun,
"Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok."
diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az
sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya
başlar.

-Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek
";Çok şey var, benimle ilgilen." demek oluyor, o
zaman.

-Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak ya
gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek
istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda
konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de
konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak
gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki
anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten
anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne
varıp bunaltmayacaksın tabii.

-Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.'
demesi tehlikelidir" demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir
'peki', 'olur', 'tamam' her zaman
tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum
ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir.
Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin
yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir
hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. ilk
başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen
hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe
bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bükçe konuşman
gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana
öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini
söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz
erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar;
fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz
zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı
çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma,
canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif
etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni
suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye
gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım
haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda
gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da
sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm."
diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya da
kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere
Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk
kavrayabilirdik belki.

-Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç
kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.

-Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not
alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi
aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük
"Fark etmez." dir. "Fark etmez" i
kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap."
diye anlarlar.

-En değerli sözcük nedir?

-Sen bil bakalım.

-"Seni seviyorum." herhalde.

-Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık
sık duymak isterler. Biz erkekler "; Söylemiştim,
zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de
davranış dili var gibi geliyor bana.

-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum.
Davranışlar da çok önemli tabii. Kadınlar küçük
şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon
izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düşündüğünü
ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder,
küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım
et, salata yap, çay demle.

-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor
ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler
değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın
sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu
küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla
büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken
niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama
eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden
patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük
verirler.

-Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.

Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu
çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak
için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra
geldi.

-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya
başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk
olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?"
dedi. Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki
bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda
değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii
canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine
güveniyorum, sen seç istersen." dedim, çok mutlu
oldu. Kendi seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa
yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o
seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların
ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay
sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç
unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin halimi
düşünmek bile istemiyorum.

Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu.
Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen
yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de
öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki
yüzleri gülsün.

bayram sekeri icin gelen cocuga toz seker tutmak

çocuğu hayal kırıklığına uğratıp çok üzmektir.

ust kattan yatak gicirtisinin gelmesi

yaklaşık 9 ay sonra üst kattan bir bebek ağlaması geleceğinin belirtileridir.
zira ben ders çalışırken üst kat komşumuzun oğlunun ilk ana rahmine düştüğü gecenin seslerini duymuştum.

sözlükteki bütün kızların güzel olması

kesinlikle olası bir önermedir.
(bkz: çirkin kadın yoktur az votka vardır)
(bkz: çirkin kadın yoktur bakımsız kadın vardır)

sevgiliyle tek kişilik yatakta uyumak

rahat bir uyku olmayacağı kesindir. sadece kaşık modeli yatınca sığılabilir. gecenin ilerleyen saatlerinde bir çok defa uyanılacaktır. ama çift kişilik yatak yoksa ayrı yataklarda yatmaktansa ilk ve son tercihtir.

litchi

Tayland, Malezya, Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinin yanı sıra, Madagaskar ve Güney Afrika da üretilmektedir.

ihtiva ettiği besin ve mineraller itibariyle iskelet sisteminin ve kemiklerin gelişimine faydalı bir meyvedir. Dişlerin sağlıklı gelişimine yardımcı olur, hemoglobin oluşumunda etkilidir.
C, Kalsiyum,Demir, Fosfor ve Karbonhidrat ihtiva eder. Bu yönleri ile aslında metabolizmayı hızlandırıcı bir özelliğe de sahip olduğu söylenebilir.

Çok lezzetli bu meyve; salatalarınıza, tatlılarınıza, dondurmalarınıza rahatlatıcı egzotik bir aroma ve lezzet katacaktır.

http://www.verita.com.tr/lychees.asp
http://www.dipsizkuyu.net...-meyve-sebze-dunyasi.html

musluk

gecenin bir yarısı damlatmaya başladıysa, tamir edilinceye kadar her bir damlayı beyninizin içinde hissedebileceğiniz ve uykunuzun kaçmasına sebebiyet veren alet.

ben sana demistim

dostuna söylerken; iyi bir durum için söyleniyorsa keyif veren ama kötü bir gelişme için söyleniyor ise aynı zamanda içini burkan cümledir.

biz askerde eksi 273 dereceyi gördük

bugün seni 1 milyon defa aradım cümlesi gibi bir cümledir.

herkes yalan soyler

perşembe akşamları saat 20:00 de TNT de yayınlanan House Md dizisindeki; hastaları ile mecbur kalmadıkça asla konuşmayan, hastane yönetimi ile sürekli ters düşen, ukala, aksi ve inatçı Dr. Gregory House un ağzından düşmeyen cümledir.

anlamadım

sen ne dediğinin farkında mısın? cümlesinin tek kelimelik halidir. öyle bir vurgu ile söylersiniz ki; aslında ne söylendiği gayet net anlaşılmıştır, ancak karşınızdakine söylediğini bir kez daha düşünüp, gözden geçirip, düzelterek tekrar söylemesi için verilen zamandır.

ikisi bir arada güzel olmayan şeyler

sarı ve kırmızı.

cinderella

saat tam 00:00 da, merdivende camdan ayakkabısını unutan, arabasının balkabağına ve atların da farelere dönüştüğü masal kahramanı.

yabancı kızların türk erkeklerini beğenmesi

(bkz: her satıcının bir alıcısı vardır)

hiç sevişmemiş yazarın aşk hakkında entry girmesi

hiç sevişmemiş yazarın sevişmek hakkında entry girmesinden çok daha normal ve doğal olan durumdur.

kadin dogum doktoru olma sorunsali

işini evine, evini işine yansıtmaması gereken insan.

missme

aranıza katılmaktan mutluluk duyan 6 ıncı nesil yazar.

jungle

kenzo'nun üretimden kaldırdığı, eski bir parfümü.

güzellik yarışması klişeleri

dünya barışı diliyorum.

missme

Miss Me aynı zamanda bayanlar için; farklı tarzlarda olan yaratıcı çizgileriyle hem gece hem de günlük kullanıma uyumlu, kendinizi çok rahat hissettiren tasarımları olan bir Los Angeles markasıdır.