bugün

sevdiği entry'ler

maaşlı çalışırken aynı zamanda ticaretle uğraşmak

azcık da yaşamaya zaman ayırın amk.

sözlük yazarlarının itirafları

Kafamın karmakaraşık olduğu zamanları özlüyorum. Verilecek bir kararın, atılacak bir adımın, söylenecek bir sözün neden olacağı sonuçları ihtimaller değirmeninde öğütebildiğim zamanları özlüyorum. Yerli yersiz heyecanların, hataların, bilinmezliklerin karnımda ağrı yarattığı zamanları özlüyorum. Sevmeyi gerçekten becerebildiğim, iç çekerken göğüs kafesimdeki gerilmenin en yüksek değere ulaştığı, dışarı susup, içime dünyanın en acemi ama en samimi lirik şiirlerini okuduğum zamanları özlüyorum. Sevdiğim bir kadının evinin önünden geçerken sessizce mırıldanarak seranat yaptığım zamanları özlüyorum. Şarabın beni aşıklar diyarına çıkarabildiği arşın tepesinden, şarkıların vücudumu serbest düşüşe bıraktığı zamanları özlüyorum. Kısacası bu sıralar sadece özlüyorum. ileride bu özlemlerimi özleme ihtimalinden ise deli gibi korkuyorum. Özlemek güzel, özlüyorsam güzel. Güzel olmayan özlenmez ki. Düşünüyorum acaba şuan ileride özlemini hissedeceğim anılar biriktiriyor muyum herhangi bir boşlukta diye. Bu soruya evet cevabını vermek isterken, bunun için hiçbir şey yapmadığımın da farkındayım. Ne yapacağımı da zaten bilmiyorum. Ki arafım bile yok.Evren bana bir taraf seçme şansı, olanağını da tanımıyor. Doğru ya da yanlış arasında değilim, seçeneksizim, yolsuzum, nötrüm. Komik ama arasında kalabildiğim şeyler sadece yorganım ile yatağım. Alınmasın yorganım ve yatağım ama hamburger köftesine bile imreniyorum.

okuduğun bölümü söyleyince verilen tepkiler

Turizm de iyi para var işsiz kalmasın.
Nereye işsiz kalmazsın her yer işi bilmeyen yarım yamalak yapan Suriyelilerle dolu.

lise arkadaşları vs üniversite arkadaşları

liseyi de dört sene okudum, üniversiteyi de.

ikisini de çok deli dolu geçirdim. fakat şuan en çok vakit geçirdiğim, iletişim içinde olduğum lise arkadaşlarım.

tabi üniversiteyi farklı bir şehirde okumuş olmanın da etkisi var.

fakat samimiyet olarak lise arkadaşlıkları daha sahici.

üniversiteden sonra herkes çil yavrusu gibi dağıldı. kimi evlendi, kimi yurt dışına gitti. kısacası dağıldık.

lise arkadaşlıklarının daha kalıcı olmasının sebebi sanırım ergenliğin zirvesinde yaşanıyor oluşu.

çünkü insanın kişiliğinin oturmaya başladığı zaman kurulan arkadaşlıklar o oluşan kişiliğinizin bir parçası haline geliyor.

ve insanın yaşı ilerledikçe yeni arkadaş edinme olasılığı düşüyor.

kadınların erkeği yedekte tutma isteği

doğrudur bu. hatta cumartesi akşamı bizatihi tekrar tecrübe ettim.

rakı sofrasında otururken arkadaşım sürekli bir kızla mesajlaşıyordu. neyse dedim, adam yürüyor birilerine dokunmaya gerek yok diye ses etmedim. gecenin sonuna doğru kızı oturduğumuz mekana çağırdı. kız pijamalı olduğunu ve mekana gelmeyeceğini söylemiş bizim elemana. bunun üzerine aracını sahile çekip, bizi bekledi.

tanıştık, gülüştük, eğlendik. tabi bizim eleman boş durmuyor, bütün hatlarıyla kıza yürüme çabalarında. ben arkada göt gibi yanımıza yanaşan diğer arabanın içindeki çiftlerin yiyişini izliyorum. vay dedim amk, adaletini sikeyim...

ansızın bir ses;

-yaa sen niye konuşmuyorsun? ben gelince mi sıkıldın?

demesi üzerine;

-yok canım ne alakası var. siz muhabbeti ilerletince ben de sağa sola dalmışım öyle.

bizim arkadaşın ibneliği üstünde. meheee mehh meheee gülüyor yüzüme bakıp. içten içe kıvranıyorum. şu gece bitsin eve gidip uyuyayım diye yalvarıyorum. neyse bunların flörtleşmesi bir saat falan sürdü. o sıra kız arabada iki tane bira içti.

kız: "hadi kilyos'a gidelimmm.
arkadaş: yeaa kızım ne gerek var.
kız: ya k... kullanır arabayı işte. zaten sıkıldı arkada.

tabi ben bu duruma iyice uyuz oldum. sanki çocuk eğlendiriyor orospu. neyse dedim geç sağa kullanırım ben. arkadaşı haliyle arkaya şutladık. şarkı falan açıyorlar, gülüyorlar ama ben bildiğin sıkıntıdan ölüyorum. resmen bunlar birbirine yürüsün diye şoförlük yapıyorum, hizmet veriyorum. içimden sürekli kendimi telkinliyorum. hepsi geçecek, easy boyyy, abi metanetini koru gibi şeyler söylüyorum. neyse çektik kilyos'a. tabi şakalar falan gırla. bunların flörtü bitmiş olacak ki kız bana dönüp;

-eee sen neler yaparsın?

demesi üzerine

-şoförlük

demem..

bizim arkadaş bu sefer sırıtmadı, öğürdü amcık. taşşak geçiyor ibne benimle. kıza şoförlük dedikten sonra bana yakınlaşmaya başladı. hafiften kafası güzelleşmiş ama belli. kulağıma fısır fısır bir şeyler anlatıyor. bir ara dönüp, gözünün içine baktım. neyse dedim boşver. iki dakika sonra beni neden öpmüyorsun diye öfkelenmeye başladı. ben de durumu anlatıyorum kıza. arkadaş sana yürüyor nasıl öpeyim diye.. demeye kalmadan dudaklarıma atladı tabi. bizim hibinoyla göz göze geldim hala daha sırıtıyor. vay dedim arkadaş bu ne midesizliktir. neyse kız fena öpüşmüyor, bildiğin tahrik oluyorum. on dakika falan sürdü. bizim eleman kalkalım diye mırıldanmaya başladı.

direksiyona yine ben geçtim. dönüş yapıyoruz. kız sürekli bacağıma falan dokunuyor. mahrem yerlerime yakın temaslar yapmaya çalışıyor. ikinci bir vites topuzunu kurmamak için elini ittiriyorum sürekli. yok abi kız dayanamıyor. bizim eleman çakacak durumu. kızın yediği bokun farkında ama ben azdırıyormuşum algısı olmasından korkuyorum. o kadar engellememe rağmen çatt diye yapıştırdı eli bizim ufaklığa. bu sefer bileğinden tutup, biraz dikkatli ol diye tembihledim. arkadaşımın yürüdüğü kızın eline veremezdim çünkü. hele onun yanında hiç veremem.

kız dokunmayı falan bıraktı bana. ben yola kitlenmiş gidiyorum tabi. on dakika sonra şapırtılar, şupurtular gelmeye başladı. kafamı dönmemle, malum manzarayı görmem bir oldu. bunlar 16 yaşındaki ergenler gibi salya, sümük yiyişiyor.

velhasıl; kız bildiğin ikimizi de aynı gece yuvarladı ortada. kendimi yedek oyuncu gibi hissettim.

bir kadına memeni aç demenin kibarcası

Kibarca veya kabaca, neden diyosun bunu anlamadım?

mustafa kemal atatürk

bugünleri bir asır önceden görmüș gerçek lider, büyük türk.

şu an özgürsek bunu ona borçluyuz ve özgürlüğümüzü kaybetmek istemiyorsak yine onun izinden gitmeliyiz, hakkı asla ödenmez.

görsel