bugün

entry'ler (12)

penguen

alpay ve ersin ayrıldılarsa kendini bana aldıramayacak dergidir. fakat ben hala bunun bir asparagas olduğundan çok eminim. içiniz rahat olsun.

edit: gerçekmiş. çok üzüldüm.

ankara da su kesintisi

birşeyin beni çocukluğuma döndürmesine hiç bu kadar kızmamıştım. malum kişi hakkında ne söylense az kalır.

parmak arası terlik

aynı tanga ve g string gibi, korkunç rahatsızlık verici, "biraz bekliyim belki alışırım" diye inat etsem de beş dakika bile katlanamadığım korkunç terlik çeşidi. bende mi bir gariplik var acaba anlamadım. seveni boldur çünkü. dur bir kez daha deneyeyim. hayır olmadı olmayacak.

death proof

rose mcgowan'ın dublör mike'la tanışması sırasında emin olamayıp barmen warren'a (tarantino) bu adamın kim olduğunu sorması ve uzaktan kısık sesle aldığı cevap bu muhteşem filmin bence en en en eğlenceli kısmıdır. beklentisizce izledim, inanılmaz keyif aldım.

o henry

(bkz: o henry s short stories)
(bkz: the gift of the magi)

ersin karabulut

benim için penguen'in üç olmazsa olmazından biridir ersin karabulut. burda genelde hakkında olumlu şeyler söylense de "msn'den beni erkek olduğum için engelledi, o halde ezik ve zavallıdır, artık sevmiyoruz" şeklinde haksızca eleştirildiğini gördüm çok şaşkınım. zira ben de bir vakit kendisiyle msn'de konuşmuştum. ne eziktir ne de zavallı. kendine güveni tam olan, karşısındaki herkesi dikkate alan okurlarını önemseyen biridir. üstelik konuştuktan sonra tatlı bi şekilde tanıştığına memnun olduğunu söyleyip beni listesinden silmiştir (ve ben erkek değilim)evet önce garip gelmişti ama sonra düşününce haklı buldum. konuştu işte adam daha ne yapsın... sözlük gibi herkesin kolayca okuyabildiği platformlarda insanları aptalca sebeplerden dolayı eleştirmek ne kadar da basit. msn listesinden silmiş, neden silmiş? "erkek diye" silmiş... oldu... adamın senden sıkılmaya hakkı yok yani... silmişse ancak kız olmadığın için silebilir değil mi?..biraz empati duygunuz gelişsin, insanları tanımadan haklarında bilgisayar önünde atıp tutmayın. bunca senedir ben dahil binlerce insanı her hafta mutlu etmeyi gülümsetmeyi ya da bazen hüzünlendirebilmeyi becerebiliyorsa sandığının içi emin olun ki ciddi anlamda doludur.

tanga

erkeklerin hayallerinin aksine, ben dahil büyük bir çoğunluğun giymeyi hiç de sevmediği rahatsiz giysi. mecbur kalmadıkça kullanılmasını anlamam.

levent kırca

ökkeş uyanık karakterini unutamadığım, çocukluğumdan beri delisi olduğum, fakat son zamanlardaki tavırlarını izledikçe kahrolduğum, soğumayı da kendime yediremediğim komedyen, oyuncu,mizahçı... uzaklardan biryerlerden akrabam oluyormuş ayrıca.

alpay erdem

yazılarında aslında komik olma iddiası gütmeyen penguen yazarı. zaman zaman yerlere yatırır o ayrı. fakat yatırmadığı zamanlar bile şahsıma her daim iyi hissettirmeyi günümü neşeli kılmayı becermiştir. sadece bazen neden yazısına sürekli kendi fotoğrafını koyduğunu anlamam. antipatik bulanları sevmeyenleri de boldur bu şahsın ama ne olursa olsun penguen'in benim için olmazsa olmaz üç yazarından biridir. iyi ki vardır.

nevizade

en çok akdeniz'in dip dibe sıkıştırılmış minik taburelerinde sarhoş olup nereden getirdiklerini bilmediğim o müthiş paçanga böreğine hasta olduğum, hatta gecenin şu vaktinde "istanbul'a gidiceeeeem!" diye çığlık atmama sebep olabilecek kadar özlediğim minicik ama heryeri hatıra dolu sokak.

iklimler

"erdem" üzerine çekilmiş, sahip olmak ve olmamak durumunu olabilecek en ürkütücü şekilde anlatan bir nuri bilge ceylan başyapıtı... uzak'tan bile daha gerçek, daha acımasız.

edith piaf

bana nedense hep annemi hatırlatır edith piaf. acı dolu yaşantısı bu yüzden daha da etkiler, gözlerimi yaşartır. pek yakında sinemalarda da ağlayacağız onu izleyip.