bugün
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar18
- albay kemal15
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması10
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması15
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi12
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- icardi190514
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- anın görüntüsü10
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi16
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak22
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı16
- tek eşliliğin çok güzel bir şey olması10
- 4 haziran 2024 anayasa mahkemesi kararları16
- trt de memesi gözüken kadın38
- bulunduğunuz yerin hava durumu27
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi13
- bedenini hunharca teşhir eden türk kızı9
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar11
- sinemaya gitmeme sebepleri8
- israil'deki orman yangınına sevinen araptaparlar9
- galatasaray'a verilen komik faul10
- sözlük erkeklerinin birbirini kıskandığı gerçeği8
- devletin imanı arttıkça aklı azalır11
- 4 haziran 2024 istanbul sıcağı9
- türbanlı porn starlar9
- jose mourinho34
- türkiye de intihar vakalarının artması9
- albay kemalin sözlükteki yeri10
entry'ler (114)
yahu şu adamı savunan fenerbahçeliyi zerre anlamıyorum. ustalar, ben fenerbahçe'nin kalesinde engin'i izlerken, ödüm kopardı adama bir şey olacak diye, onun gibi kaleci gelmez diye... sonra ondan sonra rüştü çıktı, aynı duyguları, korkuları yine besledim, ama yeni gelen adam daha bir efsaneydi... sonra onun da vazgeçilmez olmadığını anladık... ne volkan'mış abi... futboldan tiksindirdi adam... hele ondan önce saydığım 2 adama bakın fenerbahçeli nasıl olur anlarsınız... sizin fenerbahçeliliğiniz bitmiş.
1940 yapımı şeker gibi bir film. bizde, başrollerini türkan şoray ve bülent kayabaş'ın paylaştığı 'acele koca aranıyor' filmi bundan bildiğin araktır...
galerideki fotosuna hasta olduğum imamdır. jet imam dedikleri bu mu yoksa?
boş beleş, anlamsız bir sürü bunlar. ölü de bile seçicilik yapar, sorsan hümanist. ateş düşmemiş ki ocağına. ama entelektüel görünecek ya, yazamaz 'o askerlerimizin günahı neydi' diye. yazıklar olsun onlara.
'mr. deeds goes to town' filminden araktır konusu.
copy paste marifetiyle filmin konusunu aktarayım:
'küçük bir kasabada yaşayan longfellow deeds'in (gary cooper) hayatı, tanımadığı bir dayısından 20 milyon dolarlık bir servet kalmasıyla birdenbire değişir. mirası almak için gittiği new york'un onun gibi naif bir genç için oldukça acımasız olan koşullarına uyum sağlamakta zorlanır; zira bankacılardan gazetecilere, miras için hak iddia edenlerden sanatçılara kadar herkesin bir anda ilgi odağı oluverir.
herkesin merak ettiği bu taşralı gencin hikâyesinin peşinde olan bir gazete, deeds'in peşine en becerikli gazetecilerinden biri olan babe' i (jean arthur)'i takar.bu toy delikanlıyi kolayca etkileyen babe, onunla vakit geçiriken bir yandan da bulduğu ilginç her şeyi gazetesine rapor etmektedir.
jean arthur "babe" rolünde
babe bu yolla deed'e "cidrella man" lakabını takar ve yaptığı haberlerle deeds'i görgüsüz bi mirasyedi olarak gösterip onun ülke çapında alay konusu olmasına yol açar.
deeds ise durumdan habersiz bir şekilde bu genç kıza âşık olur.
babe zaman içinde dürüstlüğüne ve iyi kalpliliğine hayran olduğu deeds'e oynadığı oyundan pişman olur ve gazeteden istifa eder. ancak o her şeyi itiraf etmeye niyetlenmişken deed gerçeği bir başkasından öğrenir. güvendiği son kişinin de onu aldattığını anayınca an bir kararla tüm parasını topraksız köylü ve işçilere dağıtmaya karar verir. ancak mirasın peşinde olan bir grp tarafında akıl sağlığının yerinde olmadığı bahanesiyle tutuklattırılır.
mahkemede düştüğü hayal kırıklığı nedeniyle kendini savunmayı reddetse de sonunda gerçeekleri açıklar ve mahkemeyi kazanır ve kendisini gerçekten sevdiğini anladığı babe'i affeder.'
tanıdık geldi mi konu?
copy paste marifetiyle filmin konusunu aktarayım:
'küçük bir kasabada yaşayan longfellow deeds'in (gary cooper) hayatı, tanımadığı bir dayısından 20 milyon dolarlık bir servet kalmasıyla birdenbire değişir. mirası almak için gittiği new york'un onun gibi naif bir genç için oldukça acımasız olan koşullarına uyum sağlamakta zorlanır; zira bankacılardan gazetecilere, miras için hak iddia edenlerden sanatçılara kadar herkesin bir anda ilgi odağı oluverir.
herkesin merak ettiği bu taşralı gencin hikâyesinin peşinde olan bir gazete, deeds'in peşine en becerikli gazetecilerinden biri olan babe' i (jean arthur)'i takar.bu toy delikanlıyi kolayca etkileyen babe, onunla vakit geçiriken bir yandan da bulduğu ilginç her şeyi gazetesine rapor etmektedir.
jean arthur "babe" rolünde
babe bu yolla deed'e "cidrella man" lakabını takar ve yaptığı haberlerle deeds'i görgüsüz bi mirasyedi olarak gösterip onun ülke çapında alay konusu olmasına yol açar.
deeds ise durumdan habersiz bir şekilde bu genç kıza âşık olur.
babe zaman içinde dürüstlüğüne ve iyi kalpliliğine hayran olduğu deeds'e oynadığı oyundan pişman olur ve gazeteden istifa eder. ancak o her şeyi itiraf etmeye niyetlenmişken deed gerçeği bir başkasından öğrenir. güvendiği son kişinin de onu aldattığını anayınca an bir kararla tüm parasını topraksız köylü ve işçilere dağıtmaya karar verir. ancak mirasın peşinde olan bir grp tarafında akıl sağlığının yerinde olmadığı bahanesiyle tutuklattırılır.
mahkemede düştüğü hayal kırıklığı nedeniyle kendini savunmayı reddetse de sonunda gerçeekleri açıklar ve mahkemeyi kazanır ve kendisini gerçekten sevdiğini anladığı babe'i affeder.'
tanıdık geldi mi konu?
cenazesine katılıp, 'son şakası da güldürmedi' demek istediğimdir.
neredeyse her sahnesi, yabancı bir komedi filminin adaptasyonu olan film.
boklamak gibi algılanmasın diye örnekleyeyim.
will ferrell'in oynadığı the campaign filminde, zirvedeki bir siyasetçi dibi görsün diye ona türlü tuzaklar kurulur. will ferrell bir bebeğe yumruk bile atacak olur yanlışlıkla. bu sahne hatta bu durum tanıdık geldi mi? çağlar çorumlu'nun çevirdiği kariyer bitirme sahnelerini düşünün. her sahnede böyle tonla şey var.
çok sıcak film öyle mi, çok zeki adam falan, tabii tabii.. üzücü bunca şey kendisi adına. keşke yapmasa
not: ben hayatta böyle şuursuz fanlar görmedim. körü körüne boklama değil diyorsun, örnek veriyorsun, sonra da eksi yağmuru. ne güzel kafalar yahu, pırıl pırıl.
boklamak gibi algılanmasın diye örnekleyeyim.
will ferrell'in oynadığı the campaign filminde, zirvedeki bir siyasetçi dibi görsün diye ona türlü tuzaklar kurulur. will ferrell bir bebeğe yumruk bile atacak olur yanlışlıkla. bu sahne hatta bu durum tanıdık geldi mi? çağlar çorumlu'nun çevirdiği kariyer bitirme sahnelerini düşünün. her sahnede böyle tonla şey var.
çok sıcak film öyle mi, çok zeki adam falan, tabii tabii.. üzücü bunca şey kendisi adına. keşke yapmasa
not: ben hayatta böyle şuursuz fanlar görmedim. körü körüne boklama değil diyorsun, örnek veriyorsun, sonra da eksi yağmuru. ne güzel kafalar yahu, pırıl pırıl.
karadeniz filmi. fragmanı çıkmış. bir ahmet kural gördüm sanki.
sanırım 320.000 nüfuslu bir ülkeyle oynadığımızı bir ben bilmiyordum. kabul, herhangi bir twitter fenomeninin takipçi sayısı izlanda nüfusundan çoktur, eyvallah bilgi küpüsünüz. bir de şu istatistiğe bakın isterim: http://jakubmarian.com/av...in-europe-by-country-map/ türkiye'de ortalama iq:89, izlanda'da 99.
doksan dakika ezik oynamak. örneğin: izlanda karşısındaki türiye a milli futbol takımı.
artık şaşırtmayacak olandır.
bilirkişi.
ardında asla iz bırakmaz.
-niye devlet kuramıyorsunuz?
-çünkü dövlit bize yardım etmiir!
-çünkü dövlit bize yardım etmiir!
bayram zamanı istihbaratı.
recep tayyip erdoğan'ın, abdullah gül'ün cumhurbaşkanlık yaptığı dönemde, ona bakınca gördüğü şey budur: 'şezlonga bıraktığım havlu'
rüzgarla birlikte yuvarlanan topak, kaktüs.
ayaklı solaryum reklamı. güzel iş.
yağdı yağmur çaktı şimşek;
içer miyiz birer milkşeyk?
- ismini vermek istemeyen şair -
içer miyiz birer milkşeyk?
- ismini vermek istemeyen şair -
nasıl, yılmaz özdil'e 'enter kullanma kotası' getirmek gerekiyorsa, bu kadına da 'sevişmek'sözcüğünü kullanma kotası' getirmek lazım. orantısız kullanıyor.