bugün

entry'ler (216)

şehirler arası yolculukta çile çekmek

zira bu konuda en çok acı çeken şahsiyet Yılmaz Erdoğan'dır. Öyle çok acı çekmiştir ki başıma şair olmuştur.

din hocalarini cildirtacak sorular

şöyle örneklendirilebilir: hocam şimdi cennetin kapısında yılanlar bekçi ya, kapının altında da küçük bir delik var. şeytan gelip yılanı kandırıyor ve yılanın ağzına saklanıp cennete giriyor ya, hah işte tam burda aklıma şu sorular takılıyor: şimdi bu şeytan yılanın ağzına girebilecek kadar ufalabiliyorsa neden cennete yılanın ağzında giriyor kendi kendine giremiyor mu,
şeytan yılanı ne söyleyerek kandırıyor, yılanların özel güvenlik eğitimleri falan yok mu?
cennetin kapısının altında neden küçük bir delik var? kim yapmış, niye tamir edilmiyor?
bi de niye cennetin kapısında yılanlar bekçi oluyor? eli yok kolu yok, girmek isteyeni ısırarak mı engelliyor? zebaniler falan daha iyi güvenlik sağlamaz mı?
Şunuda hiç anlamıyorum ki şeytan nasıl elini kolunu sallayarak cennetin kapısına gelip yılanla muhabbete giriyor? aralarında eski bir ahbaplık mı var?
cennetin güvenlik sistemi bu kadar zayıfsa biz niye cennete gitmeye çalışıyoruz?
şeytan salak mı, yılan tarafından ısırılma, ağız kokusu, bide iki büklüm eciş bücüş oluyor, başka bir yol bulamaz mı?
son olarak cennete gitmek isteyen biri olarak cennet kapısının altındaki delik tamir edilmiş midir? cennet kapısında hala yılanlar mı bekçi ben yılandan çok korkuyorum da?

ağlatan şarkılar

orhan gencebay'ın 'ya evde yoksan' şarkısıdır. iki sevgilinin sevişme isteği, hava durumu, sevgilinin en büyük korkusunun anlatıldığı içli bir şarkıdır. yağmur sevgilinin iliklerine işlemiştir, kimse sabah uyanmak ve işe gitmek istemiyordur, en kötü tarafıda eğer uğruna yağmur, kar demeden yollara düşülen sevgilinin evde olmama ihtimalidir. şarkının yazıldığı dönemde cep telefonun olmadığı da varsayılırsa şarkı feci halde güzeldir, gerçektir.

izmir de bakire kız mı kaldı

insana 'puhaaaa... baktınız mı lan teker teker' gibisinden tepkiler verdirten önermedir.

geceyle gunduzu karistirmak

genellikle medya çalışanlarının gerçekleştirdiği eylem. hatta biraz daha ileri giderek 'oha sümbül almışlar, arkadaşlar bahar mı geldi' gibisinden sorularda sorabilirler zaman zaman.

yan masada oturan insanin escinsel olmasi

insana 'ne var bunda kucağında otumuyor ki!' dedirten oladır.

şener şen replikleri

bele bele iki deste...

yaran diyaloglar

ayşe ile fatma msn'de konuşmaktadır:
-fatma ben aşık oldum.
-iii geçmiş olsun.
-??!!!

komik dükkan isimleri

maslakta bulunan tek köftecinin adı: mecburiyet köftecisi... ismi okuyunca zaten iştah miştah kalmıyor.

annelerden hep duyulan ilginç sözler

-anne sinemadan çıkınca yemek yer öyle geliriz
-sen dışarda yemek yeme.
-anne bütün sınıf ...'da hamburger yiyeceğiz.
-ben sana poğaça yapiim onu yersin.
-anne bütün sınıf, hepimiz yemek yicez.
-o zaman ben bütün sınıfa poğaça yaparım...

-senin telefonun neden kapalı.
-anne metrodaydım.
-onu biliyorum, senin telefonun neden kapalı ona cevap ver.
-anne metrodaydım, metroda telefon çekmiyo.
-olsun sen yinede telefonunu kapatma.

dünyayı kadınlar yönetse olabilecekler

regli tatili gibi bir tatil olurdu.

tüm restoranlar menulerini diyet yemeklerinden yapardı.

estetik operasyonların tümü sigorta kapsamına girerdi.

sevgilisinin doğum gününü, birlikteliğinin yıl dönümünü, sevgililer gününü ve buna benzer daha ne kadar gün varsa hatırlamayan erkekleri polis kovalardı.

iş yerindeki beş çayları çikolata ve kurabiye servisiyle yapılırdı.

kozmetik sanayii en güçlü sanayi olurdu.

her ay 15 gün geleneksel indirim günü ilan edilir, sevgilinin kolundan tutulup bu geleneksel günde çarşı pazar dolaşılır alışveriş yapılırdı.

heryıl romeo'yu anma haftası düzenlenir bu haftada tüm erkeklerin romeo olması zorunlu kılınırdı.

çiçekçiler bayram ederdi.

bel altı esprilere erkeklerden önce gülen kız

espriyi önce anlayıp sonra üzerine fantazi kurarak zaman kaybetmeyen insan modeli.

yazar nicklerinden ölüm nedenlerini tayin etmek

kpax: geldiği gezegene geri dönmek isterken otobüsün altında kaldı. gezegenine gitmeye çalışırken nasıl otobüsün altnda kaldığı ise hala merak konusu.

yaran diyaloglar

-sen Ali'yi nerden tanıyosun?
-sevgilimin arkadaşı... sen nerden tanıyosun?
-arkadaşımın sevgilisi.

tiryakinin son sigarası

kat-i suretle dokunulmayacak, dokunulsa bile içme, kırma, düşürme gibi teşebbüslerde bulunmayacak, bulunulursa burna alınan kafa darbesi yüzünden şikayet edilmeyecek şeydir. kutsaldır, dokunulmazdır.

bir aşktan diğerine kaç saatte gidilir

yılmaz erdoğan'ın yine liseli aşıkları hedef alıp yazdığı incilerden bi kuple...
daha önce de;
-beslenme çantasındaki otlu peyniri babası sanmıştı,
-öpüşmek için gözlüklerini çıkarmayı akıl edememişti,
-kıçına batan otlara aşık olmuştu,
-kalp nakli olayında romantizm aramıştı,
-birinin kendini sevebilme ihtimalini sevip kendini acındırmıştı,
-kendini yeşil gevrek roka, kızınıda garson sanmıştı,
-yol bir yere gitmez deyip aydınlatmaya çalıştı bizleri,
-soğuk ve şehirlerarası otobüslerde çocuk olmaktan vazgeçip başımıza şair olmuştu. bir de 'göbekli spor yazarı istemiyoruz' diye polemik yaratıp ana haber bülteni için arkasında kocaman yeni kitabının afişini göstere göstere röportaj vermişti.

kimsenin bilmedigi bir yere gitmek

durum itibarı ile pek mümkün olmayan ütopyadır. kimse bilmiyosa sen nerden biliosunda gidiyosun oraya? türkçe bilmiyor musunda böle çelişik bi cümle kuruyosun? bunun adı kaybolmak olabilir ancak, onunda hiç romantize edilecek, altında manayı ehemmiyet aranacak bir durumu yoktur. kaybolduğunda korkarsın, ay yolu bulamayıp hep burda kaliim demezsin. kimsenin bilmediği bir yerin olduğunu kim söyledi? niye böyle bir yer olduğunu hayal ediyosun, lost'da adamların başına neler geldi, çoğu bok yoluna geberip gitti, haberin yok mu? gibisinden serzenişlerin sebebi olan başlık...

kuantum fiziği bilmeyen insan

su damlacıklarını düşünce gücüyle etkileyemeyen insan türüdür.

seri eksi oy veren güzel insan

seri eksi oy veren psikolojik deliyi yeni bir bakış açısı geliştirerek anlamaya çalışma çabasıdır. anlaşılacak bişi yok aslında, herif manyak.

sağ elle masturbasyon yapmanın günah olması

başlığın can alıcı açıklaması şudur ki; eğer solaksanız mastürbasyon serbest, yok eğer salaksanız yandınız.

bu başlığa şu şekilde sorular sorulabilir ancak:
seks ve seks dürtüleri sanırım sadece insanoğlu üresin diye verildi insana. seksle ilgili ne varsa ayıp, yasak, günah... o zaman şunu sormalı insan bu iş sadece üremek için yapılıyosa neden tüm hayvanların ve bitkilerin çiftleşme mevsimi varda insanın yok.
evet insan çiftleşme mevsimi olmayan 7/24 seks yapma yetisine sahip tek canlı.

bir de neden hormonlarımız bu kadar çok çalışıp bizi mastürbasyon yağmaya gark ediyo ve neden beynin sağ tarafının daha çok çalışmasının yansıması olan salak olma durumunda mastürbasyon yaparken günah oluyo. salak olmak neden dezavantajlı? soruları soruluyo.

solaklar dahamı şanslı?

günah olmasın diye solak mı olalım?

herkes eşitse solakların neden mastürbasyon konusunda ayrıcalığı varmış gibi geliyo bakınca?

insan organının ayrısı gayrısı mı olur, sol gözle porno izlemek sağ gözle izlemekten daha mı az günahtır?