bugün

entry'ler (17)

rhema literatür dağıtıcıları

facebook'ta denk geldim. internet üzerinden ücretsiz olarak hristiyanlık kitapları dağıtıyorlar, aynı zamanda e-kitap seçeneği de mevcut. yorumlara baktığımda çoğu insan bu işe misyonerlik diyor fakat bu size kalmış bir şey. ufkunu genişletmek isteyenlere duyurulur.

ezgi yaz

muhteşem bir insan. iyi bir öğretmen, iyi bir psikolog, iyi bir yazar ve çok iyi bir arkadaş.

(bkz: yazıyla terapi)

dumur olaylar

sene... geçen sene. esenyurt sanayisinde dükkanı olan babamın yanına gidiyorum. dükkana bir blok kala önüme sarı renkli çok tatlı bir sokak köpeği geldi, durdu. bir süre bana baktı, içimden de 'acaba saldıracak mı lan?' diye geçirirken bana arkasını dönüp, kafasını geriye doğru çevirerek bana baktı. yürümeye devam ettim, yanından geçtim gittim. bikaç adım atmıştım ki köpek yanımdan geçti, ileride durdu, arkası bana dönük şekilde beni bekledi. yazık dedim, sevgiye muhtaç heralde diye sevmeye başladım bunu ama elimi nereye atsam çekilip bana götünü dönüyor. anlam veremedim öylece yürümeye devam ettim

babamın dükkanında birkaç saat oturdum, muhabbet ettik, ona yardım ettim falan sonra bir ara işler duruldu. babam, babamın arkadaşı ve ben, oturduk dükkanın önüne hafif soğuk havada çay içiyoruz. bi baktım sarı tüylü köpek geldi dükkanın önüne, durdu, sonra arkasını döndü. tam dönüp de babama söyleyecektim ki gelirken yaşadığım olayı, babamın arkadaşı,

- 'şerefsiz orospu çocukları, hayvanı da alıştırmışlar.' dedi.

soran gözlerle dönüp adama baktım, beni dumur eden o cümleyi kurdu:

- 'geceleri kayıyolar buna.'

sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

umut sarıkayanın evinin kapısını çalacakken kapı açılır, içeriden fırat budacı çıkar.

en iyi kitap giriş cümleleri

Bir sihir ve bir trajediyle beraber yaşadığımı hissediyordum. Ve canım şu anda o kadar çok herhangi bir şey yapmak istemiyordu ki, alıp verdiğim her nefeste, ölümüme kaç soluk kaldığını düşünüyordum.

eli ayağı titreten durumlar

sevgiliye yeni bir spotify hesabı açılacaktır, bunun için de bir hotmail hesabı gerekmektedir. şahsımın bilgisayarından gerekli siteye girilir, girişteki barda kendisinin gmail hesabının adresi yazmaktadır. alt kısımda 'yeni hesap aç' yerine tıklanılır, açılan pencerede hesap oluştur yazısının altındaki barlar doludur. şifre kısmında sadece '*****' şeklinde bir bilinmezlik olsa da, hotmail kısmında 'ghostvepene' yazmaktadır. olaylar gelişir, bir soru patlar, 'o ne?'

gıcık olunan kelimeler

(bkz: naçizane)

(bkz: hatun)

tdk'da yok ama (bkz: merabayın)

dumur anlar

kdd yoğun geçen bir fizik dersinden sonra eve gelir, bir saat kestirmek için yatağa yatar, 17 saat sonra uyanır, onu uyandıran ise uykusunun bitmesi değil, susamış olmasıdır.

öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

benzinin, dünyaya göre oldukça pahalıya satıldığı ülkemizde, oksijenli suyun benzinden neredeyse 20 kat daha pahalı olması.

hatırlandığında iç burkan anılar

çok küçükken babasını kaybetmiş olan bir arkadaşımla yaşadığım anımdır.

liseye giderken içerisinde bulunduğum arkadaş grubunda şöyle bir olay vardı; birisi komik olmayan bir espri yaptığında veya espri yapmaya çalıştığında, haliyle kimse gülmezdi. yaşanan sessiz saniyeler ise, bir başkasının hemen aynı espriyi yapmasıyla son bulur, bu sefer aynı espriye herkes gülerdi. böylece az önce mizah yapmaya çalışan kişiye küfretmeden söverdik. bir vakit sonra bu iş öyle bir raddeye geldi ki, çok komik olan esprilerde bile herkes kendini tutar, aynı işlemi gerçekleştirirdi.

lise hayatımız bizim için bu randımanda giderken, günün birisinde aklıma bir fikir geldi. birisini yanımıza çağıracak, ona komik bir olayını anlattıracak, hikayenin sonunda gülmeyecektik ve bir başkası aynı hikayeyi anlatmaya başladığında hepimiz yerlere yatarak, dizlerimize vurarak gülecektik. yazının başında da bahsettiğim arkadaşın da içerisinde bulunduğu 3 kişilik bir grup olarak ilk kurbanımızı seçtik, hikayesini dinledik, kimse gülmedi ve aynı hikayeyi ben anlattım, herkes güldü. sonra 'o' arkadaşıma döndüm ve dedim ki, sıra sende. kabul etti, kurbanımızı seçtik. kurbana, 'heey x, gelsene bi' dedim, yanıma geldi. 'hadi komik bir hikaye anlat bize, sende vardır bir şeyler' dedim, hemen önümdeki sıraya oturdu, sonra bana döndü ve ilk cümlesini kurdu:

'bir gün babamla sahildeyim...'

ilginç wifi isimleri

irfan

evet, sadece irfan. ilkokula giderken okulda bizden yaşça büyük, metal gözlüklü, yarma bi tip vardı. pazartesi sabahları merdivenlerin tam ortasına oturur, sıra halinde okula girmeye çalışan sınıf öğrencilerine yol vermezdi. deliydi ve adı irfandı, herkes ona deli irfan derdi. sırıttığında sarı dişleri meydana çıkar, dişlerinin şekilsizliği küçüklere korku verirdi. sonra sildi herkes kafasından onu, o gidince okuldan. bir tek ben unutamadım galiba. ne zaman irfan yazısı görsem, ne zaman irfan tanısam burnuma beslenme çantası kokusu gelir. havasız kalmış ekmek arası çikolata gelir. ilkokul öğretmenim gelir. küçük bezelyeler, renkli tebeşirler, şimdilerde ışid militanı gibi gezen arkadaşlarımın parlak ve aptal suratları gelir. ah irfan ah, üç kere art arda söylenince en anlamsızlaşan sensin.

edit: imla

düşün ki o bunu okuyor

yüzündeki şaşkınlığı hiçbir zaman göremeyeceğim ama bir gün seni inan ki şaşırtacağım.

sevgili kişisi

genellikle ayrıldıktan 1 yıl sonra sadece içtikten sonra hatırlanır.

yıllar sonra gelen edit: ve hatırlayış bir rutine döner...

kestane kabuğunu ezmek

Kestanenin tadını çıkartırken bir yandan da soyduğu kabukları yere atıp ayağıyla ezerek 'çıtırt' sesini duymadan yapamayan insan eylemi.

yazın bittiğini anlamak

Akşamları içtiğiniz çay sizi terletmiyor, klozetin kapağına oturduğunuzda g.tünüz donuyorsa bilin ki yaz bitmiştir geçmiş olsun.

ben de özledim

Cengiz Bozkurt'un dizide sadece ilk bölümde konuk oyuncu olarak oynayacağını ve daha sonra diziden ayrılıp sevdalum diye diziden devam edeceği haberi çıkmıştır.

ağzı bükerek poz vermek

Kurban pozunu verip fotoğraf çekilmesini beklerken hızlıca parmaklarınızla birleştirip saatte ortalama 60 km/h ile attığınız Osmanlı tokadı işinizi görecektir.