bugün

şimdi daha önce yazdım zaten bu filmle ilgili bir şeyler. dün gittim bir daha izledim filmi. film izlerken sanki gerçekmiş gibi "kızım salak mısın sen? girme dur ay ayyyy bak işte dedim sana di mi?" diyen nine kıvamında izlemişim filmi bu sefer o kıvamda da bir entry oldu haliyle.

--yer yer spoiler--
ulan bir insan bu kadar küçük düşebilir ya. evet evet alper salağı işte. o tokayı gördükten sonra hüngür hüngür ağladın ama kıza ulaşmaya çalışmadın öyle mi? gurur falandır yaptığın şimdi senin. al işte filmin sonunda gördük gururu. "evet biri bekliyor" daha nasıl ezileceksin ulan? ada garibim suçu yok. aferin sana kız, yapamadığımı yapmış aramamış sormamış. lan mehmet dolaptan kolayı uzatsana susadım ya sabahtan beri. hadi bakayım git şimdi mutfağına en küçük bıçakla kendini acı vererek doğra alper bey. burdan dobra dobra yetkililerinden de özür diliyorum efendim(bu özür dileme furyası içinde kimseden özür dilemedi dedirtmen olm fırsatını bulmuşken dileyeyim)
--yer yer spoiler--

edit: asıl acı veren bu alper aptallarından gerçek hayatta da var olması.
küresel ekonomik krizle birlikte işşizler ordusuna katılan adamdır.
Babam ve oğlum filmi gibi, sakince ve şafşatasızca çıkmıştır piyasaya.
Ve yine babam ve oğlumdaki gibi en güzel reklamını filme gidenler yapmıştır.

Netice itibari ile çok güzel bir filme daha imza atmıştır sayın Çağan Irmak.
2.si çekilecek film. konusu ise şu şekilde olacaktır;

alper uslanmıştır ve artık düzenli bir birliktelik istemektedir. buna rağmen kendisini kaptırdığı kadın eski alper in kopyasıdır. bu aşk döngüsü içinde birbirlerinden çok şey götüreceklerdir.

filmin adı ıslı adam.**
(bkz: hissiz adam)

alper tunga nın maceralarını konu alan aşk filmi. lav, ekşın, edvençır, oltugedır.

filmimizde, koklamadık çiçek bırakmayan, her türlü cinsel fantaziyi affetmeyen alper tunga'nın ilk gecede vermeye meyilli bir kıza, aba'ya aşık olduğunu zannetmesi işlenir. hatta bir ara memleketten alper tunga'nın anası gelir. alper tunga, bir akşam annesine " çok zor be anne" der. annesi "nesi zor oğlum " diye sorar, alper tunga da "ülkeler coğrafyası" diye yanıtlar. yarın sınav var, 2 saattir çalışıyorum bir bok anlamadım der. annesi buna ters bir bakış atar. gel zaman git zaman alper tunga bunalır. bir akşam mutfakta sarmaları götüren aba'ya , 3-4 hafta taklip kızı kendine aşık ettikten sonra skt.r çeker. kendini dağa bayıra, sahile vurur.
alper tunga hissiz adamdır.
fonda bol bol 70'lerden plaklar verilir.
müziklerin doğru kullanılması ve oyuncuların tanınmış olmaması başarısında büyük rol oynamakta diye düşünüyorum. 2si eğlenen 2'si muğlak moda girmeye hazır dört arkadaşla gittiğim filmin sonunda eğlenen kesim zafer kazanmış ve gözünden 1 damla yaş gelen nispeten duygusal arkadaşı buna pişman etmişlerdir.
izlerken kulaklarımda soldier of fortune yankılanan film. şöyle ki;

sana sık sık hikayeler anlattım
bir serserinin hayatını nasıl yaşadığıma dair
elini tutup sana şarkılar söyleyeceğim günü bekleyerek
sonra belki bana
"gel yanıma uzan ve beni sev" diyecektin
ve ben tabii ki yanında kalacaktım

ama giderek yaşlandığımı hissediyorum
ve söylediğim şarkılar
uzaklarda yankılanıyor
tıpkı dönüp duran
bir yeldeğirmeninin sesi gibi
sanırım ben hep
bir ganimet avcısı olarak kalacağım

çok zamanlar bir yolcu oldum
yeni bir şeyler aradım
eskinin günlerinde
soğuk gecelerde
sensiz dolandım durdum
ama o günlerde
gözlerimin seni yanımda dururken gördüğünü düşündüm
körlük kafa karıştırsa da
senin orada olmadığını gösteriyor

artık giderek yaşlandığımı hissediyorum
ve söylediğim şarkılar
uzaklarda yankılanıyor
tıpkı dönüp duran
bir yeldeğirmeninin sesi gibi
sanırım ben hep
bir ganimet avcısı olarak kalacağım. *
yönetmen:iyi
alper:fena değil
ada:vasat
görüntü:iyi
sanatsal açıdan:iyi
çok abartılmayacak ancak sinemada izlenebilecek bir film. sanıldığının aksine buram buram cinsellikle alakalı sahnelerin olmadığı; aksine insan psikolojisinin anlatılmaya çalışılması çabalarının baskın çıktığı yapım. bu arada tarzıyla çağan ırmak' a başka bir pencereden bakabilmemizi sağlamıştır.
sex manyağı sübyancı ile angut prensesin maceralarını konu alan ve artık baygınlık getirmiş olan çağan ırmak'ın bir filmi daha. bu adam ne zaman aşacak ki kendini?
Issız... bir de işşiz ise ateşlerde yandığının resmidir.
'' ERKEKLERDE YANAR HEM DE NASIL YANAR''

Bir sanat dergisini karıştırırken Çağan Irmak'ın '' Bu filmde erkekler ağlayacak, kadınlar değil; kadınlar büyük bir rahatlama ile çıkacak bu filmden yazısını okumuştum. Bunun verdiği gaz ve bu sefer ne yapmış düşüncesiyle mendilimi falan ayarladım gittim filme ama çıt yok bende, sevgilisinin omzuna başını bırakmış kızlar zırıl zırıl ağlıyor. Hepiniz böylesiniz, hayvansınız fısıldamaları, salya sümük kızlar loş ortam da ucube gibi görünüyor.

Filmde alayına gider zihniyetiyle uçanı kaçanı sekssin her türlüsünü yaşarım arkama bile bakmam. Diyen Alper (ki bu arkadaşın çocukluğunda falan bir sorun yok istanbul bozuyor durumları) karakteri ile işimdeyim gücümdeyim ağabey diyen dünya tatlısı Ada'nın yaşandı bitti saygısızca tarzındaki hikâyelerini izleriz.

Semih Kaplan'ın ''Süt'' filminde ve yakında gösterime girecek olan ''Sonbahar'' filmlerinde mekan olarak kitapçı seçilmiş, yönetmenler ucundan tut be ağabey durumlarında '' şu kitap sevdasını yayalım der gibi neyse; bu filmde de mekan kitapçı, kızımız, Thomas Hardy'nin ''Çılgın Kalabalıktan Uzakta'' adlı romanını ararken( Bu romanı okuyanlar zaten filme gitmesin) eleman asılmanın yapışmanın her türlüsünü itina ile gerçekleştirir. Bu arada Hugh Grant'la Julia Roberts'ın başrollerini paylaştığı ''Nothing Hill'' filminde yine benzer bir durum teşkil eder ancak Cemal Hünel kurban olsun Hugh abisine, buradan yola çıkarak oyunculuklara bakacak olursak Cemal Hünel ve Melis Birkan'ın oyunculukları, biraz uzağım ben bu karaktere halinden sırıtıyor, eğreti duruyor, sallanıyor. Amaaaa Filmde anne rolündeki Yıldız Kültür'e on üzerinden yirmiyedi veriyorum.

Filmde öykü ve diyaloglar, istiklal cad. yayınlarından çıkma halleri içinde çok bayağı ama Çağan Irmak '' ben bu öyküden deli film yaparım'' hırsı ve azmi içerisinde kıvrandırıyor. Filmde sıkıştık daraldık offf hallerinde patlat bir kır beşlik bunlar her zaman tutar kardeşim pozisyonları ama hemen geçemeyeceğim bir durum var. Filmdeki Fransızca şarkı harika olmuş ''Michel Fugain'' amcamız '' Une Belle Histoire'' şarkısını çığırırken beni alıp götürdü. Fransa'nın Gökhan Güney'i ayarında ki bu insan evladı sevenleri kim ayırdı derken dalgalandım da duruldum yani...

Hikaye yine tıs tıs giderken Alper (Cemal Hünel) yaşananların ve ayrılığın ardından bir toka bulur ve küçük bir toka zıçtı ağzıma der ve ekler; tatlı tatlı yemenin acı acı... neyse yinede sonbaharda gidilesi, izlenesi yanımızdakinin kıymeti bilinesi durumunda bir film


Not: Son James Bond filmine sırf bu sefer ki kızı görelim zihniyeti ile gidecek arkadaşlara duyurulur; Kız çok vasat lakin sarı oğlanın vücut harika olmuş, ha bir de altı hata var bulun gelin...
öncelikle çağan ırmak'ı böyle bir eseri meydana getirdiği için tebrik etmelidir. birkaç eseri ile nasıl bir anda bu millet yücelttiyse, aynı şekilde yerin dibine de sokabilir. gelişmekte olan bir tarzı var, destek verilmeli, köstek olunmamalı.
toplumun bazı sorunlarını * duygusal bir şekilde insanlara gösterdiğini düşünüyorum. velev ki o insanlar film içinde kendilerini görsün, bulsun, hatalarını anlasın ve dersini alsın.
inanıyorum ki, birçok kalbi pis, kanında mikrop taşıyan, yalnız ve ıssız adamlar var memlekette. bunun sebebi ne? tamamen kalplerinde sevgiyi öldürmeleri. ve sonrasında kimseyi sevememeleri.önüne gelenle yatan kalkan birçok serseri var.zenginmiş, ahçıymış, içine kapanıkmış değil mesele.onlar filmi dolduran ayrıntılar.mesele sefilleşmiş ve sefihleşmiş bir ruhun artık kimseyi sevememesi.kızı bırakın, annesini bile.çağan ırmak toplumda, aile yapısını yine babam ve oğlumdaki gibi çok derinden yaralayan bir sorun bulmuştur ve çözümü de kendi tarzında bize sunmuştur.
filme biraz daha psikolojik bir film olarak bakılmalı, herkesin beğenmesinin zaten mümkün olmayacağı bilinmeli.
ne kadar kararmış olsa da ruhun, sevgilinin temiz kalbi aydınlatmaya yeter seni * *
çağan ırmak'ın bir kez daha çıtasını yükselttiği film olmuştur.
filmde çağan ırmak'ın alper aracılığıyla cahit'e (Birol Ünel) oradanda Fatih akın'a selamlar gönderdiği izlenimi oluştu bende..
insanlığa zerre kadar faydası olmayan bir ziyanın öyküsünü anlatan film.
sadece türk dizi müptelalarına hitab eden ucuz sinema filmi. sinemada komşumuz iran'ın tırnağı olamadığımızı bir defa daha gördüm. olmuyor olmuyor olmuyor. üzücü..
ilk sahneleri fransız filmi gibi olmuş. ilk izlenim o şekildeydi. sonraki sahnelerde alman-italyan filmlerine benzettim. sonuna yaklaştıkça türk filmi olduğu kendini belli ediyordu. öyle ah uleyn alper yaktın beni filmi falan değil kesinlikle ama izleyen herkesin hangisi olduğunu tahmin ettiği bir sahne var ki adamın ağzına sıçıyor sözlük. resmen gözüme toz kaçtı sinemada, resmen daha sıkı tutmaya başladım arkadaşımın elini. elim telefona gitti bir sms gönderip göndermenin tereddütüyle. göndermedim tabi. öküzüm, odunum, fangorn'um ben o bakımdan.

anlamayanlar için bahse konu sahne geliyor. izlemeyen okumasın.

--spoiler---

sinemadaki sarılma sahnesi.

--spoiler--
bu filme gidip de "ayy ıssız adam aynı ben valla" demek başta kızların olduğu arkadaş ortamı olmak üzere bütün yurtta yasaklanmış.
Çok güzel bir soundtrack' e sahip film.
izlemeyen bir insan için büyük geyik muhabbetlerine malzeme olabilecek filmdir.

- mesela ıssız adam 31 ci olsa. filmin afişinde sağ elini gösterip sırıtan bir adam olsa.
- ıssız adamın günlüğünde bugün yine emanuel yazsa.
- ıssız adam değilim oğlum işsizim dese.
- lisedeki ezik tip olsa filmin konusu.
- ...

(bkz: abi türksün dimi) *
spoiler

filmin sonunda gösterilen kızın resmi, ada'nın arkadaşının kızının da olabilir, pekala alper ile ada'nın kızı da olabilir. ne bileyim bu geldi aklıma gece vakti. yazayım dedim.

spoiler

genel olarak film hakkında da bir şeyler söylemek istiyorum. ısınamadım ben filme, neredeyse 2 buçuk saat boyunca ısınamadım. hiçbirimizden farklı değildi ki bu anlatılanlar. hepimiz yaşadık bırakıp gitmeleri, terkedilmeleri. bu yüzden mi tanıdık geldi, ee ne var ki bunda diye tepki verdim bilmiyorum. oysa böyle miydi ulak? böyle miydi mehmet ile yurdanur'un aşkı? etkilemedi beni o yüzden çok da, abartılıp yerlere göklere sığdırılamadığı kadar...

çağan ırmak şunu mu düşünemedi acaba; terketmek, sonradan acı çekmek ve unutmak günümüzün en çok kullanılan davranışı artık!
kevaşelerle geçirdiği günübirlik ilişkilere "özgürlük" adını takıp, özgürlüğüne(!) karşılık sevdiğini(!) terketmeyi seçen adamın hikayesi.

sevdiğini; her an her yerde paralı ya da parasız yatabileceğin, amacı sadece seks olan, (tabi kafesleyebilirse adını sormadan yattığı adama ben namusluyum geçinerek aşık olduğunu iddia eden yaltak kadınlar da var onlarda buna dahil) kadınlara değişmek.. komik.. sevgi veya aşk yoktur bu filmde kanımca, ya da günümüzde adına rahatlıkla aşk, sevgi denen geçici heveslerden vardır. ne bileyim.

bir yazı okudum yazmak isterim;

"sevmek 'ısıız adam' işi değil, erkek adam işidir."

budur.
filmi izlerken ağlayan tiplerden biriydim ben de. ama işin aslı şu ki; filme değil, kendine ağlıyor insanlar bu filmde. hepimizden birşeyler var sanki filmde. hikaye gerçek, hepimizin hayatından bir parça taşıyor sanki. inandırıcılığı, ağlatması da bu yüzden.
normal de bir filmi senaryosu, çekimleri, ses kalitesi, oyunculuk vs. pek çok yönüyle tartarım ama bu filmi "gerçek kesit" gibi izledim ve sadece "senaryo çok gerçek hala etkisindeyim" diyebiliyorum.
alper'in güzelim kızı mundar etmesini anlatan film-i kevaşe.
pasif agresif ve narsissistik kişilik bozukluğu nedeniyle, acilen bir psikoloğa danışması gereken bir adamın aşk hikayesi.