bugün

makedonyanın başkenti
türkten ziyade osmanlı bünyesinde yaşayan müslüman arnavutların çok az sayıdada türkün ve makedonların yaşadığı şehir
icinden vardar nehrinin gectigi sehir
buradaki müslümanlar da 1918'de toprakların kesin olarak kaybedilmesiyle türkiye'ye cagirilmistir
makedonya'nın başketidir.
osmanlı topraklarına katıldığı dönemde atalarımın türkiye'den gönderildiği...1950'li yıllarda dedemin sadece çocuklarını vatanlarında yaşatmak için herşeyini yok pahasına satıp ayrıldığı şehir... içlerinde akrabalarımın da bulunduğu türkler yaşar hala. ve benim gibi hiç görmemiş olsalar bile "nerelisin" sorusuna "üsküplüyüm" diye cevap verenler vardır.* * *
türkiye'nin gerçekten sevildiği, yunanistan'dan gerçekten nefret edilen bir ülke olan makedonya'nın başkenti.
şehrin tepesine diktikleri kocaman haçlarıyla övünen hristiyanlarıda barındıran müslüman şehri.
misketle oynanan bir oyun.
bir üçgen çizilir ve üçgenin köşelerine misketler yerleştirilir. gerisi hatırlamıyorum. birde, buna benzer, aynı şekilde mors diye bir oyun vardı.
resmi adi skopje dir. balkanlar da en fazla turk kokan sehir dir.
Kırklareline Bağlı bir bucak. Belediyesinde barındırdığı sıcak insanlarıyla gönlümde taht kurmuştur. Yarın üsküp'e gidiyorsun denildiğinde, amanın makedonya'ya mı gidiyorum lan dediğim, sonra işin aslını öğrenip bir oh çekerek rahatladığım, kağıt kebabı çok leziz olan bölge.
http://www.yenicaggazetes...r/haberdetay.php?hit=3784
elveda rumeli dizisi seyretme sebebi. 1. dünya savaşı gazisi büyük dedemin, sırplarla anlaşamadığı için terkettiği topraklardır.
çingenesi çok meşhurmuş. anneannemin pirlepe li olan babası esmer- sarışın her üsküp lünün az da olsa çingene kanı taşıdığını söylerdi. pirlepe - üsküp rekabeti olabilir sanırım.
büyük şair yahya kemalın doğduğu kahraman balkan şehri.
Makedonya'nın başkentidir. uluslararası skopje yazılır. şehirde çoğunluk makedon ve sonra arnavutlardan oluşur. onların arkasından türkler, romenler, sırplar ve boşnaklar gelir. ayrıca istanbul, üsküp'ün kardeş kentlerinden birisidir.
aynı isimde kırklareli nin de bir ilçesi vardır.
annemin doğduğu, tez vakitte ziyaret edeceğim şehirdir.
çok fazla türke rastlayabiliceğiniz, çok büyük olmayan, taş köprüsü ve kalesiyle meşhur olan makedonyanın başkenti.
Bir şehre gitmekle geçmişinize gitmek, aynada kendinize bakmak ve yolunuzu her zaman bulmak duygusunu hissettiren ender şehirlerden biri.

vardarın mahzun güzeli.
iki gundur icinde dort dondugum, insani tanidik, tasi, topragi tanidik sehir. hayatimda ilk kez geldigim bu sehirde yabancilik cekmeme sebep olan tek sey dildir efem. vardar'in kiyisindaki plaza de toros'ta saglam bir ziyafet cektikten sonra biraz ilerleyip irish pub'da kafayi cekmek, sonra da hostele donup uyuklamak, bu sehirde yapabileceginiz en guzel seylerden biri.

ayrica burada gecirdigim iki gunun ardindan sunu soyleyebilirim ki, buranin kizlari cok guzel arkadas! hani diyor ya vardar ovasi'nda da, al topuklu beyaz kizlar. ama ya ben acayip tipsizim ya da kimseye yuz vermiyorlar. bu durumda, ilk sik cok daha olasi gorunuyor.

neyse, gidilip gorulmesi gereken yerlerden biridir efem.

son not: sehir su anda bastan asagi tadilatta gibi gorunuyor. uc ay once sehir meydaninda bi yigin heykel dikmeye baslamislar. her taraf santiye gibi. eylul ayindan sonra giderseniz, sehrin butun guzelligini gorebilirsiniz.
Gittim, gördüm, geldim: şehir almış başını gitmiş: yeniden imar ediliyor...
üsküp'ün doğusunda müslümanlar var; batısında hıristiyanlar. ve şiirde denildiği gibi:
east is east; west is west! and never the twain shall meet! şehrin doğu'su ile batısı arasında öylesine büyük farklılık var ki!

kavruk insanlar, ucuza karın doyurmak, dar sokaklar, derme çatma evler, 3 paraya sıcak çay, 5 kuruşa bürek, 4 kuruşa küfte doğu'da...

zenginlik, güzel kadınlar, modern binalar, gösterişli iş ve alışveriş merkezleri, pahalı otomobiller, üsküp'ün batı'sında...

makedonya'nın yüzde 65'i saymaca hıristiyan, yüzde 35'i müslüman: üsküp'ün doğusunda fatih çarşamba'daki kadar çok türbanlı var.

ancak makedonya'nın hıristiyan nüfusu da 'dinsiz' yugoslav deneyiminden sonra hıristiyanlığı yeni keşfetmiş.

yani her iki tarafta, hem doğu'da hem batı'da din yükselişte: 1963'te 9 büyüklüğünde bir deprem üsküp'ü yerle bir etmiş.

şimdi hıristiyan makedonlar, tüm yıkıntı kiliselerini sifirdan, yeniden yapıyorlar. gıcır gıcır, bol cemaatli kiliseler egemen artık şehre.

hatta, camilerin yükselen - hepsi osmanlı'dan kalmış - ninarelerine nazire, üsküp'ün 1066 metre yüksekliğindeki vodno tepesine, 66 metre yüksekliğinde dünyanin en büyük haçini dikmişler. öyle böyle değil, şehrin her yerinden görünüyor!

özellikle dağılan yugoslavya'nın hıristiyanlarında, böyle bir kompleks var: haç dikmenin bir benzerini bosna'da mostar'da görmüştüm.

yani yükselen sadece islami 'fanatizm' değil, aynısının tıpkısı hıristiyanlarda da var.

3 tam günümü üsküp'ün dört bir yanını gezerek, insanlarla söyleşerek geçirdim.

tepeye diktikleri dev haç'ı, geceleri de işiklandiriyorlar. heryerden ışıl ışıl görünüyor. ama öyle bir havada ki...

sanki ku klux klan, bir kaç müslümanı yakıp üstlerine de haç dikmiş gibi: valla geceleri ışıklandırılınca ku klux klan üsküp'ü basmış hissi veriyor insana.

rte de (geçtiğimiz hafta bir osmanlı camisini tamir etmişti türkiye), onun açılışını yaptı biliyorsunuz.

bir de dedi ki: siz makedonlar bizden önce avrupa birliği'ne girersiniz, bak buraya yazıyorum.

valla bu haliyle üsküp'ün doğusundaki müslüman mahallesini ab'ye almaz, kapsam dışında bırakırlar.

makedon hükümeti makedonya müslümanlarını, onların kutsallarını ve onların mahallerini allah'a havale etmiş.

Ama gıcır gıcır kiliseler yapmışlar; orta çağda orada bir kilise varmış da osmanlı yıkmış.

ilk kez tika'ya, bu kadar sempati duydum: makedonya bana tika denilen 'türkiye'nin dostlarına yardım' kuruluşunu sevdirdi.

eskiden fazla milliyetçi, casusluk yapan bir türkiye organizasyonu diye sempatim yoktu tika'ya...

rte'nin açtığı camiyi de tika onarmış: umarım sadece camii onarmakla yetinmez...
makedonlar, euro'yu sabitlemişler: 1 euro = 61 makedon dinarı. (md) ama alışverişinizi euro ile yaparsanın 60'dan sayıyorlar ve para üstünü de euro olarak m. dinar'ı olarak veriyorlar.

1 lira = 24 makedon dinarı ama; alım gücü euro bazında türkiye ile hemen hemen aynı.

mesela bir şişe su bizde de onlarda da 75 kuruş civarında.

bir porsiyon köfte (onların porsiyonunda 10 tane, bizimkinde 6 tane var) 7.5 lira civarında.
bir simitleri var, ama istanbul simidinden farklı: bizdeki gibi bir gevrek versiyonu var bir de pastane versiyonu.

istanbul simidi gibi pekmeze bandırıp fırına vermiyorlar: daha az susamı var, daha büyük boyutlu ama lezzetli: ben sevdim.

yahudi simidi (new york'ta meşhurdur) bagel'a benziyor biraz. içine peynir filan marine etseler bagel gibi, valla harika bir dünya yiyeceği olur.
Üsküp: ironi nedir? sorusunun cevabını bünyesinde taşıyan bir şehir.
http://www.on5yirmi5.com/...ize-memleket-5-bolum.html
(bkz: üsküp sevda şarkısı)
(bkz: taşaklı ülkücülük)