bugün

"eksilme halidir.
kavusmalarda tam hissetmek de bundandir."
Hangi rüzgarlı havada yürüsem aynı imgeler aynı sesler..
içimde patlayan bir volkan misali umutsuz düşünceler..
Gün geçtikçe dünyanın sorunlarında kaybolan zihnim..
Ve bunun neticesinde geçmişe, dünyayı güzel görebildiğim günlere dönebilme isteği..
Çocukluğuma olan özlem..
Çok başka bir duygudur ancak yaşayan bilir.
bir çok şeyi özleriz aslında sadece hatırlamayız, ama hatıra getiren bir şey çıkarsa karşımıza dalıp boğulma ihtimalimiz bile var.

özlemek... en çok geçen zamanı özleriz.
(bkz: Ölüm gibi olup öldürmeyen şey)
Beklemekle eş değerdir.
insani bir eylem.
Hayatımda vitamin eksikliği hissettiğim gıdayı yemek gibi konumlandırıyorum.
Bir ihtiyaç oluyor bu bende.
Özleyecek birini icat ediyorum. ihtiyacım sona erince normalleşiyorum.
Muazzam bir duygu.
Duyguların en çaresiz bırakanıdır. O an öyle bir boşlukta olursun ki ne yapsan dolmaz.
Uyku tutmuyor gözüm. Anılar sıraya girdi. Özledim...
Sessizliktir. Sessiz haykırıştır. Geceyi beklemektir. Lütfen rüyama girsin diye diye uykuya dalmaktır. Olur da gelirse rüyanıza ve tam uyanmak uzereyken rüyada olduğunuzu fark ederseniz uyanmamak için direnmektir.
herşeyde ondan bişe bulmaktır. hiçbirşeyin o şeyin yerini tutmamasıdır. şey gibi yani. şey

cemre gibi cemre.
cemreeeeeee diye haykırmak istersin.

ama sesin kesilir, nutkun tutulur.

önceden ben kimseyi özlemem sevmem diye konusan haline bakıp küfredersin.

cemre dir herşeyin cem re.

geri alacaksındır. en azından öyle umuyorsun.

edit: babayı aldı. kimseyi sevmeyiniz. sonu hep aynı bok
hiç göremediğin birini özlemekten daha kötüsü yoktur. Kokusunu, yüzünü, saçlarını özlersin; hiç görmediğin, koklayamadığın, dokunamadığın tenini özlersin de bir türlü canlandıramazsın o duyguları kafanda, kalbinde... ama özlersin. sanki yıllardır görmediğin birini özler gibi özlersin. kavuşma isteğiyle, tutkusuyla özlersin.
Dokunmadan sevmek ve ne zamandır sesini duyup yüzünü göremediğin, dolayısıyla konuşmadığın birini özlemek... Bu ikisi, işte bu ikisiyle sevmek...

Şimdi ben böyle konuşuyorum kendi kendime, rabbimden başka duyan yok gören zaten yok... Bunlar kalbime yük benim.
özlemeyin. mümkünse kimseyi sevmeyin. güvenmeyin de, güvenir gibi yapıp güvenmeyin. sever gibi yapıp sevmeyin
başkasını sevdiğini bildiğin halde özlemek daha bi koyuyor insana.
Öylece bakakaldım giderken ardından.
Hiç bu kadar kalmamıştı boğazımda hıçkırık.
Hani sevmek diyorlar sevmek ve ya sevmemek.
ikisinin arasında kaldım çıkışı olmayan yol misali...
"Siz hiç çok özlediniz mi?
Ben özledim mesela..
Çok demek de yetersiz.
Her gün özledim, her gece özledim.
Hiç sıkılmadan, hiç usanmadan özledim.
Özlemekten bıkmadım hiç.
Sabah gördüm, akşam özledim.
Ve sevdim ben..
Hem sevdim hem özledim..."

görsel

Özlem.. bir gün kavuşma ihtimali yoksa insanı mahveden, eğer Sonunda sıcacık bir sarılma var ise insanın içini kıpır kıpır eden duygu.
birine, bir şeye, bir yere duyulan hasret sonucu midenin içinde kelebek havalandıran, burun sızlatan duygu yoğunluğu.
Bütün insanlar aşık oldukları zaman aynı acıyımı yaşıyorlar? Bence acılar aynı sadece yaşama biçimleri kullandıkları kelimeler cümleler farklı bi keresinde bi filmde izlemiştim, fransızca da ‘’özlemek’’ yerine eksik bırakmak fiili var. Mesela ‘’onu özlüyorum’’ değil de, ‘’o beni eksik bıraktı’’ diyorsun. Bence fazla anlamlı..
Tuhaf değil mi ? Onu özlemek ile eksik kalmak arasında ince bi çizgi var aslında.
Gece zaten onu düşünerek uyursun sabah kalkarsın elin ilk telefona gider bi haber var mı diye. Ve olmayınca da iliklerine kadar bi özlem çöker.
şiddetine göre bünyeye yaptığı etkisi değişen his. yerden yere de attırabilir sizi ağlaya ağlaya... durup sadece bir sigara da yaktırabilir...
sikecem aşk acınızı artık he. boşa geçen zamana yazık.. özleme kardeşim deymez. yanında olsaydın.. yanında olsaydı.

*
özlem kelimesinin mastar halidir.
Karşılık buluyorsa tatlıdır, karşılık bulmuyorsa acıtır.
annemi çok özledim.
özlem , dilektir diyor oruç aruoba.

"Lütfen bu gece üşümesin....."
"lütfen bu gece acılanmasın......"
"lütfen bu gece rahat uyusun......"