bugün

gelecek bölümü için ali kaptan mustafa'yı vurur mustafa'nın biberonu cemile'ye kalır diye düşündüren dizi.
küçük osman' ın yavaş büyümesi sorununun ağır ağır hissedildiği dizi. aradan bilmem kaç sene geçiyor, herkes, her şey değişiyor ama osman bir türlü büyümüyor, uzamıyor. uzasa da az uzuyor, yetmiyor.
yoğun ve bitmek bilmez çalışma saatleri ile tüm düzenimizi bozup zamanımızı alarak sinir harbi yaşamama sebebiyet veren yapım. nefret ediyorum!
gitti güzelim soner aşkı ardından yastayız olmadı . muratı yaşatacağım derken güzelim aşkı harcadın
murat takıntısı senariste pahalıya mal olur izlenmez bu böyle
hakanı harcama burdan metiyeler düzelim bu çocuğa
bu yil hakan yılı .
berrinin şöyle saçını başını yolasım var .
ya bu osman sahneleri baydı ay şöyle sevimli bla , bla ya hu çoçuk dizisi mi izliyoruz bu böyle izlenmez seni
gaza getiriyorlar kanma sen azalt valla sıktı .
aliye acımıyorum cemile umrum değil soner aylin derken oda yitti gitti .
sövmeye doyamadığım, bu konudaki nambır vanım;

murat gerizekalısı, "aylin ölmesin allahım noooluuaaarrr!!" diye höykürürken bile, "allahım onun canını alma benimkini al" demedin ya haysiyetsiz. aylin ölse gram vicdan azabı duymazsın sen. "benim yüzümden öldü, kendimi intihar edicem" demezsin. geberesice.

berrin, sana kötü bir haberim var canım: beynin mukoza sıvısı tarafından komple ele geçirilmiş senin.
hakan ile aranızdaki evlilik muhabbetini bu kadar ciddiye alıp tipik ev kadını oluşuna hala "hakan'ın rüyası zaar" gözüyle bakarken ben, sen tutmuş kendisini pencere kenarında beklerken uyumuş kalmışsın. sevmediğim biri beni esas sevdiğim adamı kurtarma karşılığında evlenmeye zorlayacak, ben kabul edeceğim, sonra o sevmediğim adamdan çocuk yapacağım, okulumu işimi gücümü bırakacağım, sonunda da tutup o adamın gece eve gelişlerini pencere kenarlarında iki büklüm olarak bekleyeceğim. oha! "sen nasıl bir insansın, beni zorla evlenmeye mecbur ettin, seni sevmiyorum" diye bir çemkirseydin hiç olmazsa. aylin'den öğreneceğin çok şey var berrin.

jale, kuzum deyip durma gözünü seveyim; o kirpiklerinden filan yeteri kadar anlaşılıyor hangi zamanda yaşadığınız. bir de ben böyle hanım hanımcık kızlara böğüren kadın karakterlere çok pis kinleniyorum. inci'ye benzemesen mete'den karşılık bulamazsın ya şükret sen. yelloz. hazır mete demişken, canım sen şimdi bu kadının iç yüzünü göremeyeceksin, bu jale sana böyle güzeller güzeli, inci'ye benzeyen, güzel sesli, avrupai filan biriymiş gibi gelecek ama mete lütfen, geçen sezon senin inci manyaklığından kusayazdım, bu sezon aklını başını topla bari.

osman'ın pencereyi kırması, bunun üzerine okul müdürünün cemile'yi çağırması ve "şimdi de osman yüzünden çağırıcam sizi anlaşılan" demesine karşılık teyzemden gelen "çağırırsın çağırırsın tabi, bulmuşsun güzel kadını" yorumuyla durup şöyle bir alıcı gözüyle baktım da, cemile hakikaten çok güzelleşmiş. kilo vermeler, saç-baş yapılı gezmeler, kılık kıyafet değişimi, makyaj filan... çokoş olmuş.

caroline'in çektiği sefaletten bile aylin-soner yakınlaşmalarından aldığım hazzı alamıyorum. soner'in o çırpınışları, doktorla olan diyaloğu, aylin'in gözlerinin içine bakışı... o murat damperi iyi ki de vurmuş aylin'i. yoksa bu güzel ikiliyi beraber görmek için murat'ın cenazesini bekleyemeyecektim. zira kendisi ölmek bilmiyor zaten.

süleyman- aylin hanım yok mete, murat beyle bıdı bıdı vik vik..
mistletoe- ben senin bıyıklarına kurban olurum!

selma'nın sevgilisi evlilik teklifi ederken kullandığı kafam boyutlarında taşlara sahip yüzüğü nerden buldu ben bunu merak ediyorum. hadi ben olsam çarşamba pazarından alınan hürrem yüzüğünü bile gerçek sanabilirim zira taşların orijinalliğini anlama bilgim ve kabiliyetim sıfır, ama bu para içinde yüzen selma hanımı kandırmak zor olmalı. e adam fasfakir, gerçek pırlanta yüzüğü nasıl alacak? selma'nın antika vazolarından birini mi arakladı ne yaptı anlayamadım.

ali, yaşadığın şu sefil günlerin bende bıraktığı mutluluk etkisinin aynısını bir de hürrem gülşah'ı boğazlarsa yaşayacağım sanırım. oturup birbirlerine dizi anlatan komşu teyzelerin durmadan "eden buluuur, beter olsun kart zampara" yorumlarından nasıl memnun oluyorum anlatamam. caroline için de "yuva yıkanın yuvası olmaz işte" demeleri aynı hesap.

yalnız biraz ağır ilerliyor dizi. bir sezon boyunca berrin ve hakan'ın iğrenç evliliği, osman'ın kuriş bir kıza hava atmaya çalışmaları, ali'nin küflenmiş buzdolabı ve örümceklerin istila ettiği evi filan nereye kadar götürür bilemem. bir an önce olaylı, tempolu, entrikalı günlerine geri dönsün pliiz.
osman'ın annesine isyan ettiği, daha doğrusu bir kızdan hoşlandığını söylediği sahne büyülemiştir.

insanın aşık olası geliyor yahu...
carolinin uşağı eşek kadar olmuş, osman hala çöp kadar, dolanıyor ortalıkta. osman'ın diziye izlenme rekorı kırdırtması, bu sezondaki bu büyük mantık hatasını yenmiş tevekkeli.
geçen bölüm, beni kahkahalara boğan dizi.
+ iki küçük kız
- osman

+ osman ne oldu? neden ağlıyorsun?
- size ne be zilliler işiniz yok mu sizin ühüüü
boktan bir dizi. kanal d de yayınlandığı için izleniyor.
buzların çözülmeye başladığı bölüm olmuştur. minik mustafayı abisi ve ablalarının sevmediğinin nedeni belli oldu. yine hasefe ve yine merhametiyle karşılaştık bu bölümde de. neriman yavşağının aradan geçen senelere rağmen olanlardan hiç ders almamış olması beni nedense şaşırtmadı sözlük. başına gelecek olmalı onun yani. o biir şerefsiz, o biir adi karı, o biir yuva yıkan, yıkıntının üstüne yuva kurmaya çalışan gerizekalı. nolduuu neden bıraktın minik bebeni. zor mu geldi. lan adi. madem işe geç gidiyon da ne diye sarhoş gidiyosun pis ayyaş. yine buldun layığını, ekberini. cemile ve süleymanın karakteristik yapıları birbirine benziyor sanki sözlük. ikisi de babacan ikisi de kötü gün insanı. kuzum kuzum diye konuşup duran kadının kirpikleri böğrüme ok gibi saplandı adeta. ben inci hocayı özledim. osmanın anneeğm diye sarılışı tüm kötülükleri aldı götürdü ama sözlük. afferim keleş. selmadan bahsetmek bile istemiyorum. genç insanlar gibi aşk yaşamaları beni öldürüyor. hani sen oğlunu kaybetmiştin, kafayı yemiştin ne çabuk iyileştin. bir bölüm daha geçip giderken kötülerin bedbahtlaşıp, iyilerin hakettiği yerlere gelmeleri beni sevince boğuyor kuzum...
osmanın ağlamaları ve aşk hayatı sayesinde renklenmiş dizi.
baygın bakış bay mete sana bir çift sözüm var iyi dinle bebeğim; hoş, yakışıklı, efendi çocuksun artık ünlüsünde mis gibi de araban var oluuummm. unutamadın mı inci hocayı anlarım öyle kadın unutulmaz tabii ama yavrucuğum ona benzer hatun arayışlarına girme zira o kız seni üzecek. onun yerine o garsonu keşfetmeye çalış lütfen. zaten ali kaptan'la caroline'nin hain anneliğine maruz kalmış olan mustafa ile uğraşıyoruz, berrin'in kendini kaybetmesiyle kahroluyoruz bir de aylin vuruldu neyse ki deniz yıldızı soner geldi. başımızda bu kadar dert varken mete.. bebeğim.. sende başımıza dert açma yavrucum ya sen git beste yap söyle.
dizinin babaannesi sanırım botoks yaptırmış. o yaşta alnında tek kırışık yok.
bu sezon kendisine bir kısmet çıkmazsa zuhal topal'a müracaat etmesinde fayda var.
ilk bölümleri izlemedğim için, "bu hakan nasıl bir adam ya" denilesi bir bölümdü. sarhoşken yatakta ki sahneleri çok fenaydı çok...içim parçalandı sözlük.
(sahi neydi hakan ın suçu. tamam berrin ahmet i seviyordu biliyorum ama hakan a resmen düşman gibi davranıyor. hoş ondan çocuk yapması da büyük bir çelişki gerçi ama neyse...)
mustafa da bir durum olduğu belliydi. o çocuk büyüsün bak carolin neler yapar onlara. ayrıca osman okul öncesi çocukken o mahallede bir tek arkadaşı yoktu. bahçede tek başına penaltı atıp dururdu. şimdi o kadar birinci sınıf çocuğu nereden çıktı birden bire.
osmanın arkadaşlarının sırayla "günaydın mete abi" demesi beni kırıp geçirmiştir. eşşek sıpaları.
süleyman gibi sağ kolun olsun, yüz milyon borcun olsun dedim yeniden. adamsın süleyman.
yeni sezonunda en çok hakan'a acıdığım dizi. neymiş bu otistik berrin'e olan aşk, adamı yedi bitirdi ya. berrin de ahmet'ini alıp defolup gitse keşke.
deniz yıldızı soner in geri döndüğü, murat ın ölümcül olan hastalığının onu bir türlü öldüremediği, soner in evin kapısında 3 adamı dövüp eve girmesinin çok hoşuma gittiği*, mete nin inci ye benzettiği kadının aslında karakter bakımından carolin in resmen 2. şubesi olduğu *, bu yüzden mete nin garson kıza biraz ilgi gösterip onu tanıması gerektiği. ekber in carolin i kurtardığı sahnenin de ayrı bi olay olduğu; hele ki o iyiliksever suratı ve sesiyle; "ne öylece bıraktın mı çocuğu? " diye sormasının beni çok duygulandırdığı, ahmet in gelmesiyle dünyanın hakan ın başına yıkılacağı, ama ahmet te onları evlenmiş ve bir çocuk sahibi görünce aynısının onun da başına geleceği dizidir efenim.
Bu mal Berrin aradan o kadar zaman geçmesine rağmen mallığından hiç birşey kaybetmemiş maaşallah. Önceleri sinir olduğum Hakan artık onun ağzına da çok gözüne de. Ahmet gene piyasaya çıktı. Tam da Berrin Hakanın sarhoş olduğu gün biraz adam olmaya başlamştı. Bundan sonra Berrini kimsa tutamaz. Metenin ağzını ayırarak baktığı kadın çirkefin teki. Yelpaze gibi kirpiklerini sallayıp kuzum kuzum deyip duruyor, sinir oldum. Belli ki silik ve platonik takılan garson esas kız olacak ilerde ama o çirkeften çekeceği var. ilk bölümde Mustafayı kimsenin sevmemesinden tecavüz ürünü olduğundan diye düşünmüştük çocuğun, ama Carolindenmiş meğer. Sönük başlayan dizide bir parçada olsa şaşırdık. Murat giderek insan taklidi yapan canavara dönüşüyor. Aylin ölmesin diye zırlarken tüm dişlerini gördük, iğrençti. Osman artık eskisi kadar sevimli gelmiyor gözüme. Bunda böğürerek ağlamasının ve artık yaşına gitmeyen eğreti bakışlarının da payı büyük tabi. Bir de o omuz silkmelerinden vazgeçsin lütfen, çok itici oluyor. Sülümanın dediği sağlık işlerinin halledildiği bina sağlık merkezi mübarek. Yoğun bakım falan hak getire, Aylin bir günde ayıldı, hem de gözünü açmadan tanıdı Soner'i. Anlamadığım bir tüp kan bile verilmedi, serum bile takılmadı, pekmez verdiler galiba kan yapsın diye. Neyse bundan sonra Soner gitmez, biz de rahat ederiz. Cemilenin Ali'ye karşı sabırlı tavırları nedense ilerde birleşecekleri gibi bir his uyandırdı bende. Selma da sevgilisinden bariz bir kazık yiyecek. Adamın maddi durumu iyi değil yaşadığı yere bakılırsa ve o ekrana gelen fotoğraftan eskiye dayanan bir hesabı olduğunu tahmin ediyorum. En iyi sürpriz Ekber nerelerde derken cüneyt arkın gibi ortaya çıkması oldu. Zilli Carolin'in yaptıklarına o bile şaşırdı.
en olmadık zamanlarda bile kısık sesle dinlenince insana huzur veren şarkı.
evet, aylin ve soner'le ilgili sitem dolu yorumumdan sonra kafamı toparladım ve doğru düzgün bir yorum yapmak için tekrar geldim.

reytingler geçen haftaya göre yüksek gelmiş. mustafa'nın caroline'in bebeği olduğunun ortaya çıkmasından almıştır bu reytingi kesin. zaten başka bir olay yoktu dün akşamki bölümde. sıkıcı, sıkıcı ve sıkıcı. osman'ın leblebiciden para almaya çalışması, bakkaldan laklak aldığı sahneler, selma ve sevgilisinin romantik (!) akşam yemeği, ali'nin anlam veremediğim rüyası... bu sahneler o kadar yavaş, o kadar ağır ilerliyordu ki artık zor tahammül ediyordum. dizinin adını öyle bir geçmez zaman ki diye değiştirseler daha iyi olurdu.

geçen sezonun son bölümlerine doğru diziyle ilgili olumsuz eleştiriler iyice fazlalaşmıştı. artık o "bizden" havasını kaybettiği yazılıp çiziliyordu. nitekim ben de aynı fikirdeydim. ali'nin inatla cemile'nin hayatına karışması + tecavüz etmesi, mesude'nin soner ve aylin'in kâbusu hâline gelmesi, berrin'in gittikçe sorumsuzlaşması ve hayatı ahmet'e bağlıymış gibi yaşaması bu havayı süpürmüştü. ama yeni sezonun şu ilk iki bölümüne bakıyorum da, durum ilk sezonu özletecek kadar vahim. resmen ilk sezonu özlüyorum. bütün bu saçmalıklara rağmen ilk sezon bana daha inandırıcı geliyor. çünkü senaryo bu kadar zorlama değildi.

murat'ın bu sezon ölmesi gerekmiyor muydu? evet. neden ölmedi? en fazla 1 yıl yaşar denilen adam turp gibi olmuş, senden benden sağlıklı. emirler yağdırıyor, her şeye muhalefet. hasta adama bakın! nedeni çok belli. murat - aylin - soner üçgeni çok tuttu, senarist bunu bozmak istemiyor belli ki. ama maalesef bozuyor, hem de öyle bir bozuyor ki artık o reellik kalmadı dizinin en izlenilebilir hikâyesinde. murat'ın hâlâ yaşaması, aylin'in hâlâ yok yere murat'la kalması çok zorlama oluyor. her şey ortada artık, hem de tüm çıplaklığıyla. soner de yok? aylin'in çekineceği hiçbir şey yok artık, gidebilir. ama yok, aylin başını alıp giderse, murat ölürse imkânsız aşk olur mu? soner ve aylin kavuşamasınlar diye zorla murat'ı yaşatıyorlar. ama ben eski imkânsızlığı göremiyorum. görememem de normal, güya murat ölecekti, onu üzmemeleri gerekiyordu vs. ama ortada ölen yok. murat'ın inatla yaşaması da bana imkânsızlık duygusunu veremez maalesef. oysa bu sezon aylin için ne hâyâllerim vardı. murat ölecekti, soner aylin'i istemeye istemeye bırakmak zorunda kalacaktı. ve bu sırada tam aylin'in yaşlarında, yakışıklı, dürüst, güvenilir, aylin'e sırılsıklam aşık biri çıkacaktı aylin'in karşısına. soner bu durumdan rahatsız olacaktı ve kıskançlıktan kuduracaktı. ama artık aylin değişmişti, bu sefer peşinden koşma sırası soner'deydi. evet, böyle bir senaryo daha mantıklı ve güzel olmaz mıydı?

gelelim diğer bir zorlama senaryoya; berrin'in hayatı. berrin iyice kendini kaybetmiş, mahvolmuş. ilk sezonun sonlarına doğru zaten aklı bir karış havadaydı kendisinin. ilk sezonun başlarındaki berrin çok farklıydı. şöyle ki; sürekli annesinin yanındaydı, tüm kardeşleri babasına saygıda kusur etmemeye çalışırken kendisi babasının gerçek yüzünü biliyordu ve annesini de babasıyla mücadele etme konusunda güçlendiriyordu. kardeşlerine yeri geldiği zaman annelik etmesi de cabası. ama birden berrin'e bir haller oldu. ahmet'le tanıştıktan sonra ondan hiç beklenmeyecek hareketler yapmaya başladı. sırf sevgilisi solcu diye solcu kılığına bürünüp eylemlere gitti, ahmet'le yattıktan sonra annesine yakalandığı hâlde ona baş kaldırdı. annesi bu kadar zor zamanlar yaşarken, o ahmet peşinde koşturdu. berrin'in tamamen kişiliği değişti. şimdiki berrin'in durumu çok daha vahim. hukuk okuyordu bu kız, ne oldu da okumayı bıraktı? hakan'ın bu bölümlerde izlediğimiz tavrı gayet nazik, kibar. eğer hakan berrin'e karşı her zaman böyle olduysa berrin neden o çocuğu doğurmak zorunda kaldı? madem hakan berrin'e bu kadar iyi davranıyordu, berrin de ona birlikte olmak istemediğini söylese tecavüze uğramazdı heralde. son bölüm berrin için olumlu gelişmeler oldu ama. ben ki hiç hazzetmediğim bu karakteri yapıcılığından dolayı tebrik ettim, berrin'e kanım ısındı. sanki o ilk zamanlardaki hâline geri dönmüş gibiydi. umarım ahmet geldiği zaman yine tüm dünyayı unutup saçma sapan davranmaya başlamaz. bundan sonra berrin için tahmini senaryom şöyle; berrin yavaş yavaş hakan'a aşık olmaya başlar. ahmet'in ortaya çıkmasıyla kafası karışır. ama hakan bu sefer berrin'i serbest bırakır. yani kimi istiyorsan ona gidebilirsin mânâsında. berrin de büyük ihtimalle hakan'ı seçer. evet, bu tahmini bir senaryom ama kesin haksız çıkarım. berrin ahmet'e koşar, ben de bunları yazdığımla kalırım.

zorlama olan diğer bir konu da osman. 39. bölümde radyodan dinledikleri haberlere bakılırsa 1974 yılındalar. yanlış hatırlamıyorsam osman 1961 doğumlu. o zaman osman şu an 13 yaşında ama çocukta hiçbir değişiklik yok! osman üniversite çağına geldiğinde de emir berke oynar artık bu karakteri, ne de olsa reyting getiriyor. insanlar sevimli buluyor ne de olsa...

bu arada mete horozoğlu aylin ve soner'le ilgili bir tüyo vermiş. soner aşkına sahip çıkacakmış, murat'la düşman gibi olacakmış falan. soner'in murat için aylin'i perişan etmesine oldum olası sinirim. o yüzden bu tüyo beni sevindirdi. artık ezik bir soner izlemekten bıkmıştım.

bu diziyi aylin ve soner için izlemeye devam edeceğim. umarım tüm bu olumsuzluklara rağmen hikâye orijinalliğini yitirmez, biz de güzel güzel izleriz.
yaşanmışlıkları yüzünüze pare pare edip vuran, başınız döndüğüne aldırmadan sizi süründüren, erkin babanın muhteşem vokali ile tüylerinizi ürperten bir klasik. Daha iyi bir tanım bulamadığım için özür diliyorum sizlerden ve erkin babadan. Af buyurun.
evet, 41. bölüm fragmanları çıkmış. bu dizi benim için bitmiştir. aylin ve soner'li bölümleri (varsa tabii) internetten takip etmeye karar verdim. dizi o kadar iğrenç ilerliyor ki, o fragmanlar hakkında tek yorum yapamıyorum. cemile gidip evini görmüş, duygulanmış. osman televizyonla tanışmış vs. gibi. yine dolu gereksiz sahnenin bizi beklediğini haber veriyor fragmanlar. hayır yani, bence bütün oyuncuları diziden atalım, osman'ı izleyelim. ver osman'ı, al reytingi. sen bana aylin'imle soner'imi vermezsen ben de dizini boykot ederim coşkun ırmak. bu diziyi bırakıyorum artık, izlemeye devam edenlere de sabır diliyorum.
osmanın geçmeyen zamanları dizisi oldu yahu kimsenin taktığı yok bu çoçuğu
sen biyk , biyk yazanlara ne bakıp harcıyon güzelim diziyi
gözün yermi sonercileri kaybetmeyi yemez biz bu dizinin temel taşıyız
eninde de bizim dediğimiz oluçek sonunda da sonerciler çekerse hodri meydanı
mumla arasın izleyiçiyi kızdırmayın kankamı .
ali kaptan'ın cemile'ye tecavüz ettiği anda kimliğini ve güzelliğini kaybeden dizi.