bugün

çocuk aklıyla yapılacak olanlardır.

balkonda sigara içen babanın şortunu indirmek.*
boncuklu tabanca ile apartmanlardaki tuvalet camlarına ateş etmek. sıçan adamın kafasına pıtır pıtır boncuk yağması.
evin balkonundan arabalara mandal,şeker vb şeyler fırlatıp hemen saklanmak.sonrasında annemin ne bu mandallar azalmış diyerek bana girişmesi.

okul servisinde camdan mahalleliyi kışkırtacak sözler söylenmesi ve muavin tarafından azar işitmek.
Komşunun tavugunu kaçırıp kesmek. sonrada içinden çıkan bir avuç eti 6 kişi mangal yapıp yemek. *
ilkokul bire giderken ablamı sinirimi bozduğu zamanlarda ki çoğu zaman eften püften sebeplerden beni çok seven sınıf öğretmenime şikayet ederdim.şaka mı gerçek mi bilemiyordum o zamanlar tabi ama ablamın kulağını çeker bir de tokat atardı.ablam bana kötü kötü bakınca da numaradan ağlardım.o zaman iyice bir azarlardı öğretmenim.annem bile inanmazdı ya bana ah işte.sağolsun müzeyyen öğretmenim .napıyordur şimdi kim bilir
Telefon bile yok tabi o zamanlar, 6 bilemedin 7 yaşındayım.
Anam dedi ki git bak bakalım Aylin teyzenler evde mi bu akşam, evdelerse oturmaya gidelim.
Aylin teyzemin bir kızı var serap hastasıydım keratanın.
Vardım gittim Aylin teyze dedim evde misiniz bu akşam gelelim.
Yok oğlum dedi, mehmet amcanın iş arkadaşlarına gideceğiz. Arkasında da serabım. Bana bakıyor eşşek gözleriyle, eridim...
Tamam dedim, anlaşıldı.
Vardım eve, dedim anne evdelermiş Aylin teyzem dedi ki erkenden gelin.
Akşam oldu, babam geldi, yemek yendi, giyinildi süslenildi, seraplara geçildi...
Hiçbirşey olmamış gibi serabımın yanına gittim oturdum. karşımızda da mehmet amcamla babam...
Anamla gözgöze geldim salondan, aylin teyze anlattıkça gözleri daha da bir büyüyor..
Seslendi bana, en kibarından kiiing, gel oğlum buraya..
Dedim yok gelmem..
Dedi gel gel bişey yapmam.
Peki dedim geleyim.
Gittim, gitmez olaydım...
Terlikle dövdü serabımın yanında...
25 yıl geçti neredeyse, serabım karım, mehmet amcam kayınpeder, aylin teyzemde kaynanam...
dama çıkıp milletin kafasına taş atmak. tek saçma tüfekle atış yapmak. bilmediğimiz bir yere kuş lastiğiyle atış yapıp, taşın çinko çatıya düştüğünde çıkan sesi dinleyip ''ooo bayağ uzağa gitti lan'' demek.
bakkaldan lolipop, turbo sakız, minumum şekerinden çalmak.
elektrik tellerine cisim fırlatmak.
hasta ve yaşlı teyzenin balkonunun önünde alabildiğine top oynamak.
taksi çağırma cihazlarına basıp ''abi saat kaç demek''
köpeğin kuyruğuna şişe bağlayıp, şişenin içine torpil atıp patlatmak
Asansördeki tüm düğmelere basmak.
ortaokulda bir arkadaşım vardı. çocuk hastaydı ve hep balgam çıkartıyordu. hemde ne balgam. yemyeşil. ders esnasında öğretmen izin vermediği için sırasından kalkamazdı. onun için kağıttan küllah yapar içine tükürürdü. bir gün dedikki ''olum bukadar balgam üretiyon, bi piçlik yapalım'' o saatten sonra (biz sabahçıydık) arkadaş balgamlarını küllaha değilde düz kağıda tükürmeye başladı. kağıdın kenarlarını da hafif kaldırmıştıki balgam dışarı çıkmasın. son ders zili çaldı, biz yavaş yavaş toplanıyoruz numarası yaptık. herkes çıkınca o balgamlı kağıdı başka bir arkadaşımızın sırası nın altına, hani o kitapları koyduğumuz kısım varya, oraya koyduk. böylece hiç kimse bizim yaptığımızı anlamayacaktı. bu arada hademe gelip ''boşaaalt boşaaalt'' diye bağırıyordu. yakalanma korkusu acayip adrenalin salgılıyordu şerefsizm. sınıf boşalmış, öğlenciler dışarıda andımızı okuyodu. işimiz bitince hemen kaçtık. artık hergün bunu tekrarlıyorduk. alışkanlık olmuştu bizde. hatta bazen daha fazla adrenalin için, öğlenciler derse girince kapının arasından gözetliyorduk. o balgamın çocuğun eline kitaplarına banışı çok komik oluyodu. balgam o gün kızların sırasına denk gelmişse ''ayy iğreeeeençç'' diyorlardı. kapının arasından bakarken gülmekten altımıza işiyoduk. ama öğretmenede o şekilde yakalanmamak lazımdı. çok geçmeden yine böyle birgün balgamı hazırlamışız. son ders zili çaldı öğretmen sınıfı terkeder etmez ''bu sırada kim oturuyor lan'' diyerek kapıdan içeri 4 kişi girdi. tabi biz mevzuyu hemen çaktık. o çocuklar büyük ihtimalle dünkü balgama batmış talihlilerdi. sorgusuz sualsiz sıralarına gittiler ve ordaki arkadaşlarımızdan hesap sordular. ondan sonra çok küçük bi itiş kakış oldu.
''-kimsin lan sen''
''-sen kimsin lan''
''lan olum sen kimsin lan.''
''-lan çıkışta gel lan''
''-lan olum adam çağırmak yok. çıkışta gel olum'' tarzında kılasik bir diyalog geçti.
tabi sınıf arkadaşlarımızı korumak gerekirdi. başka sınıftan gelip bizim sınıfta adam dövdürtmek olmazdı. öyle bi toplumsal iç güdümüz vardı. bir müddet olayı geriden izleyip altımıza edene kadar güldükten sonra, gayet ciddi bir şekilde olay yerine yaklaşıp ''hoop! beyler ayıp oluyo ama! yakışıyomu size'' dedik. onları ayırdık ve zaten arkadaşımda iyileşti. dahada balgam çıkartıp kimsenin sırası nın altına koymadık. zira tadında bırakmak en doğru hareketdi.
Başka insanların(öğretmenler olmak üzere)arabalarını çizmek. Yaramazlık yapmak. çocukken yapılan şerefsizlikler
Kartopunun içine kocaman taş koyup arabaya atmam ve arabanın camı kırılmasıyla birlikte duyulan 'Gel lan buraya siktim belanı!' diye bir söz. Gerçekten sağlam dayak yemiştim.
eve sürekli gelen komşunun kocasını arayıp " karın seni aldatıyor " demek .
kediye yapılan şerefsizliklerdir. kuyruğundan tutup duvara fırlattıktan sersemlemesini izlemek bunu da bir bok zannetmek. şimdi minik bir kedim var ellerimi ısırıp tırnaklayarak atalarının intikamını alıyor. hakettim bunu.
balkondan milletin kafasına tükürmek en popülerlerindendir.*
telefonda baya vardı vukuatımız.arardık bi numarayı köfteci,piyazcı mehmetden arıyoruz der, 10 porsiyon köfte sipariş etmişsiniz ama adresi alamadık derdik. adamın endişeli komuşmalarından sonra tamam tamam şakaydı der kapatırdık.
karınca sinek arı üçlüsünü aynı kapta bütünleştirmek.
(bkz: komsunun camlarını indirmek)**
kardeşin içeceği suya bir ağız dolusu tükürüp öyle vermek
çocukken apartman yöneticine acayip uyuz oluyordum arkadaş.

- banka extrelerini, kredi kartlarını alıp yırtardım.
- özene bezene yazdığı adiat bildirisin altına, en güzel küfürlerimi geçirirdim
- apartman temizlikçisi gittiği an girip asansöre işerdim.
- kapılarının önündeki ayakkabıyı alıp çöpe atardım.

''kısacası ben çok şerefsiz bir çocuktum.''
gece horul horul uyuyan babanın sigaralarını kırmak.
tanınmayan insanların oturduğu arka sokaktaki bir apartmana giriş kapısının altından torpil atmak,kaçıp bir köşeye sığınarak olacakları izlemek,ambulans gelmesi gibi aksiyon dolu bir gece yaşamak.**
gezmeden gelindiğinde arabada uyuyor numarası yaparak babanın kucağında 5 kat çıkmaktır ve eve girildiğinde çocuğun aniden uyanması.
annem, babam doktor efenim küçükken de evde şu iğneler için ampuller olur ya ucu kırılır şırıngaya çekilir filan onlardan vardı. onların da son kullanma tarihi geçmiş atmak için çıkarmışlar. ben de aldım onları karşı ki pencereden içeri sokmaya çalışarak hepsini oraya attım. onlarda orda kırılmış tabi, adam da camı kapatmak için oraya geldiğinde basmış. ayağı kesilmiş ve içine ilaç girmiş. ayakları şişmiş. sonra geldiler tabi siz doktorsunuz böle böle oldu nerden geldi anlayamadık diye. annemler de çaktı tabi hemen. gidip defalarca özür diledim komşudan hala o utançla yaşıyorum efenim.
son süratle koşan arkadaşınıza çelme takmak.
-komşunun oğlunu kandırıp çocuğa 50 taso verip karşılığında yeni bisikletini almak. tabii sonra çocuğun annesi kapımıza dayandı aldı güzelim bisikleti.

-ablanın seni kızdırması sonucu gidip, sigara içtiğini babaya ispiyonlamak. *